Başımdaki o örtüyü, giydiğim uzun tunikleri, geniş pantolonları sevmeyi çok denedim.

Henüz 15 yaşında yaşama isteği elinden alınmış, aşırı dindar bir ailenin kız çocuğuyum. Ben büyüdükçe ailem örtünmem için daha fazla baskı yapıyordu. Sürekli istemediğimi söylüyordum ve kavga ediyorduk. Fakat asıl baskı, ben regl olunca başladı. Bu sefer hiçbir şansım yoktu. 8. sınıfın ilk günüydü ve annemin kurduğu cümle şuydu: “Ya bu örtüyü takarsın başına ya da bu okula gitmezsin”. Mecburen o şalı başıma taktım. Ben okuyup başarılı bir iş kadını olmak istiyordum. Hayalimdi bu benim. Taktım ve okula gittim. Gittiğim gibi insanların bana olan bakışları anında gözlerimi doldurdu. 4 ders sonra öğle arasına girdik ve eve gittim. Başımdaki örtüyü ağlayarak çıkardım ve “Ben örtünmek istemiyorum” dedim. Annem evin kapısını kilitledi, “Öyleyse gidemezsin bu okula” dedi. Yatağımın içinde hıçkırarak ağlamak dışında elimden bir şey gelmedi. Sonra yanıma ablam geldi ve üstümdeki yorganı kaldırıp “Sen git, ben konuşacağım anneyle” dedi. Hemen hazırlanıp okula gittim. Çok mutlu oldum, ta ki tekrar eve dönene kadar. Annem sanki karşısında öz evladı değil de düşmanı varmış gibi bakıyordu. Çok bağırdı. Sustum. 1 hafta boyunca açık kaldım ama o 1 hafta cehennem gibiydi. Ne annem ne babam bana yemek veriyordu, ne okul gruplarına gelen mesajlara bakmam için telefonlarını veriyor -o zamanlar telefonum yoktu- ne de suratıma bakıyorlardı. Düşmanlarıymışım gibi davranıyorlardı. Çok kırıldım, çok ağladım. Ben böyle yapamazdım. Ben çok kırılgan ve ilgiyi seven bir çocuktum, böyle dayanamazdım. Tekrar kapandım. O günden itibaren zorla kapalıyım. Çok denedim. Başımdaki o örtüyü, giydiğim o uzun tunikleri, geniş pantolonları sevmeyi çok denedim. Olmadı.

Dinimi sorgulamaya başladım. Kafamdaki sorular asla bitmedi. Zamanla agnostik olduğumu anladım. Yine de ailemin karşısında dört dörtlük Müslümanmış gibi davranmaktan başka çarem yok. Artık dayanamıyorum. Onlara açılmak istediğimi sadece bir kez söyleyebildim ve o zaman bile kıyamet koptu. Bırakın açılmayı, annem dizimin altına kadar gelen uzun bir şey giymeden dışarı çıkarsam beni gebertir. Nasıl açılabilirim ki ben? Nasıl dayanabilirim? Çok İstiyorum, yemin ederim, saçlarına rüzgâr değen ve uzun şeyler giymek zorunda kalmayan insanları o kadar kıskanıyorum ki… Yapamıyorum, ben artık dayanamıyorum. Şalımı her yaptığımda aynadaki halime bakıp ağlamak istemiyorum. “Üniversiteye geç, açılırsın” diyorlar. Ben lise okumayı bile zar zor başardım, çok uğraştım, çok inat ettim ve ancak öyle gidebildim. Abim, annemleri hep dolduruşa getirdi, “Kız çocukları okul mu okurmuş, bırakın otursun, evde kendine hafız olsun” dedi. Ama ben bunu başardım. Liseye geçtim ve şu an 10. sınıfım. Diz üstü bir şey giymeye kalktığımda veya sözlerinden çıktığımda beni okuldan almakla tehdit eden bir ailenin içinde nasıl üniversitede açılma hayalleri kurabilirim ki? Ben sadece çok yoruldum. İntihar düşünceleri beynime yayıldı. Her geçen gün umudum tükeniyor. Ben sadece açılmak istiyorum. Eğer bunu başaramazsam benim hikayem de mutsuz bir şekilde sonlanacak.

(Görsel: Pierre Bonnard)

“Başımdaki o örtüyü, giydiğim uzun tunikleri, geniş pantolonları sevmeyi çok denedim.” için 3 yanıt

  1. 11 yasimdayken “kapanmayi biraz ertelesem” dedigimde annem gozlerini kocaman acip bakmisti, o kadar korkunctu ki baska hicbi sey demesine gerek kalmamisti. Yazlari yolladiklari yatili kuran kurslarina gitmek istemedigim ve agladigimda temel ihtiyaclarimdan beni mahrum birakan ailem artik yalnizca ben telefonu acarsam konustugumuz birileri. Su an 25 yasinda ortusuz, agnostik ve aileden uzak kendi evinde yasayan biri olarak yaziyorum bunu. Oku, iyi bir meslek sahibi ol ve kimseye el acmak zorunda olmadigin zamanlara gelince hayati sonuna kadar yasa. Mumkunse seni o zamana kadar ayakta tutabilecek psikolojik bir destek al, ilac ve/veya terapi. Kalbindeki umut hic sonmesin. ❤️

  2. Bir erkek olarak, yaşadığın şeyler çok üzücü. Canan Tan’ın “Yusuf ve Pembe” romanını okuyorum. Sinirden ve ağlamaktan duramıyorum. Bu ülkede, ve daha birçok ülkede de var, kadınlara karşı baskı, üzerinde otorite kurma var. Lütfen intihar etme. Ben de 4 sene imam hatip okumak zorunda kaldım. Zorla gönderildim. Ben ve kardeşim, bu arada o da kız. Ama liseye geçiş zamanı, buna dur dedim. En azından benim ailem o kadar dindar değil. Senin aienle işin daha zor ama ne diyebilirim, lütfen intihar etme, bu en kolay seçenek olur. Lütfen güçlü dur, ağlamak istiyorsan, ağla, içinde kalmasın. Benimki de tavsiye vermek işte, ne gelebilir ki elimizden. Güçlü durman gerekiyor, kendin için, eninde sonun hayallerini, isteklerini yaşayabileceğin o hayatı düşün. Esenlikle kal.

  3. Sakın. Denemeden ölemezsin ve öyle pisi pisine ölmezdim ben olsam. Anladın mı? O kadar korkusuz ol ki senden korksunlar. Hak verilmez alınır. Hiçbir şey de yapamazlar. Zihnindeki zincirlerinden kurtul. Ailen seni çoktan terk etti. Onları üzüyorum diye de vicdan yapıyorsundur ama inan değmezler. Nihan Kaya oku. Yapılan deneylere göre anneler kendinden mahrum edince öleceğimizi zannediyormuşuz oysa bebekliğimize dair bir içgüdüymüş. Nihan Kaya insta @nihanka7

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir