Benim hikayem buraya yazılı olanların çoğundan farklı. Benim ailem oldukça dinine bağlıdır. Beş vakit namaz kılar, oruç tutar, bütün ibadetleri yerine getirmeye çalışırlar, fakat ailemde hiçbir kadın başörtüsü takmaz. Hacca gitmiş olan babaannem dahil. Ömrümde ne akranlarımdan ne de ailemden kapanmaya dair bir baskı gördüm. Hatta baskıyı geç, bir söz dahi işitmedim başörtüsüyle ilgili. Ancak ne zaman 16 yaşına girdim, bende anlamlandıramadığım bazı takıntılar baş gösterdi. Bunlardan biri de bu başörtüsü mevzusuydu elbette. Sürekli sorguluyordum, “Neden saçlarımı örtmek zorundayım?”, “Allah neden bunu zorunlu kıldı?” şeklinde ve bu süreçte o kadar acı çektim ki… Günlerce ağladım, ömrümden 10 yıl eksilmiştir. Sayısız krizler geçirdim, “Bunu yapmak zorunda mıyım?” diye. Yaşadığım üzüntüyü ne kadar açıklamaya çalışsam eksik kalır. Ben kapanmak, saçlarımı örtmek istemiyordum, fakat Allah bunu farz kılmıştı ve bunda zorlanıyor, yapmak istemiyor olmak beni kötü hissettiriyordu. “Bu kadar kadın kapanıyor, sen neden yapamıyorsun?” diyerek üzüyordum kendimi. Saçım açık geziyor olmanın bana günah yazdığı düşüncesi beni mahvediyordu. “Böyle depresif kalmaya devam edemem.” dedim kendime ve bu başörtüsü mevzusunu etraflıca araştırmaya karar verdim. Sonuç olarak kapanmanın farz olmadığına kanaat getirdim. O ayet oldukça ucu açık ve kesin hüküm belirten bir ayet değil. Sadece tahrik edici giyinmemeyi ve göğüs bölgesinin örtülmesini net bir şekilde ifade ediyor. Bundan sadece el ve yüzün gözükmesi gerektiğini çıkarmak bence abes kaçıyor. Bunu söylerken kesinlikle Kur’an-ı Kerim’in başörtüsüne karşı olduğunu da iddia etmiyorum fakat zorunlu olmadığını belirtiyorum. Yani İslam’da cinsel istek uyandıracak şekilde giyinmediğin sürece sorun yok. Saçını örtüp örtmemek sana kalmış. Ben ceket ve pantolon giyerken (yani sadece elim yüzüm ve saçım görünürken) bir erkek benim görünüşümden tahrik oluyorsa kusura bakmasın ama kendine hâkim olsun bir zahmet… Ben daha kapatamam kendimi. Bana pek de mantıklı gelmiyor.
(Görsel: Odilon Redon)