Merhabalar, ben 18 yaşında ve 3 ay önce başını açmış birisiyim. Muhafazakâr bir ailede, 2 ablamın da küçüklükten kapalı olduğu bir ortamda büyüdüm. Kapanmam için ufaktan başlayan ısrarlar, 8. sınıfa başladığım döneme denk geliyor. Annemin “Ablaların kapalı, seni ise yanımda bir yerlere götürmeye utanıyorum.” dediğini hiç unutmuyorum. Annemin gönlünü hoş edeyim diye tesettürü benimsemeye çalıştım. Artık bitsin istedim. Kapanayım, kurtulayım ve bitsin. Daha küçük bir çocukken tişört ve dar pantolon giymek çok uzaktı bana. Markete tişörtle gittiğimde annem balkondan görüp abime söylemişti. Belki beni ahlaksız gibi hissettirmeseler, yaşıtlarımda görüp giyemediğim tişörtlere, eteklere uzaktan baktırıp içimde bıraktırmasalardı tesettürü sevebilirdim. Çok sevdiğim saçlarımın açık oluşunu ‘etrafa şehvet saçmak’ olarak görmeselerdi açıldığımda dinden çıkmışım gibi tepki de vermezlerdi.
3 ay önce içimdekileri açıklayarak anneme açılmak istediğimi söyledim. “Daha iyi bir insan olmak istiyorum, her şey tesettüre bağlı değil, sen de gıybetin günah olduğunu bilerek yapıyorsun.” dedim. “Allah aşkına para vereyim, git mini etek al, giy de rahatla.” dedi. Benim tesettürle mutlu olmadığımı ve her gün içimde verdiğim savaşı hiç anlamak istemedi. Hatta öyle ki özel ders aldığım hocamın eşi açık diye ona özendiğimi düşündü. Çünkü benim kendi aklım ve kendi düşüncelerim olamaz. Mutlaka birinden görüp etkilenmem lazım. Bu hocamın eşi gibi uzak ve saçma bir ihtimal de olsa kesin bir şekilde birinden etkilenmişimdir…
Birkaç gün aramız bozuk geçti. 18. yaş günümde ilk kez saçımı açıp dışarı çıktığımda havanın ciğerlerime dolduğunu hissettim. O an çalan şarkıyı bile unutmadım ve bu sefer daha anlamlı geldi: Coldplay – Hymn for the Weekend. Hem o anın hem de kendimi buluşumun şarkısı oldu. Artık daha sakin, daha ılımlı ve eskisi gibi neşe doluyum. Bir Müslüman olarak ve dinin gereklerini bilen biri olarak size açılmanızı söyleyemem, ama tesettürü Allah için giyinin. Eksik ve kusurlu oluşu hiç önemli değil. Bunu anneniz için, adağınıza karşılık olarak veyahut da başka bir sebepten ötürü değil, içinizden geldiği için yapın. Artık bir eziyete dönüşmüşse bir bez parçasından farkı yoktur. Mutlu olacağınız yolu seçin ve emin olun ki o yolda yalnız yürümeyeceksiniz. Hepinize tek tek sarılıyorum. Kucak dolusu sevgilerle…
(Görsel: Andrea Kowch)