Merhaba, ben 20 yaşındayım ve üniversite 2. sınıf öğrencisiyim. Ben de 6. sınıfta kapandım. Etrafımda herkes kapalıydı; ben de buna heves etmiştim, o yüzden kapanmıştım. 1 yıl sonra çok pişman olmuştum çünkü bana göre değildi. Bunu fark ettiğimde ailemle paylaştım, tabii ki kabul etmediler, “Git, diğer odada ağla” dediler. 4-5 kere bunun konusunu açmıştım ama asla kabul etmediler. Neyse, deyip bu konuyu arka planlara atmıştım. 12. sınıfta artık beni zorlamaya başladı. Gitgide başörtüden iğrenmeye başladım. Aynaya, arabaya düşen yansımama bile bakmak istemiyordum. Kendimden iğreniyordum, durum psikolojik bir boyut almaya başlamıştı. Açılmak istediğimi anneme söyledim, “Ben onaylarım da baban kabul etmez” dedi ve babam cezaevinde. Birkaç kere konusu açıldı, annem benim ısrarcı olduğumu görünce rol yapmayı bırakıp “Biz kabul etmeyiz, 20 yaşına geldin, bu saatten sonra açılamazsın, zaten baban izin vermez” dedi, “Senden utanır” dedi. Sonra aramızda baya şiddetli bir kavga geçti. “Açılınca sıkıntı ortadan kalkacak mı?” dedi, “Evet” dedim; “Tamam, açıl” dedi. Telefon görüşünde babama sorduk, o da “18 yaşını geçti, kendi bilir” dedi ve onayladı.
2021 yılının mayıs ayında açıldım. 9 aydır açığım. Artık biraz da olsa kendime geldim. İlk zamanlar kendime geldiğimi daha da çok hissediyordum çünkü uzun bir depresyon sürecinden geçtim. O zamanlar bir sevgilim vardı, o beni açık sanıyordu çünkü yanına gittiğimde açılıyordum. Kapalı olduğumu bilmiyordu ama ailemin ne kadar baskıcı olduğunu biliyordu. Ancak 2 haftada bir, yaklaşık 4 saat görüşebiliyorduk. Bu durum ona çok tuhaf geliyordu; “Dışarı çıkmak gerçekten bu kadar mı zor?” diyordu. Eğer bizimkiler gibi ailelere sahip olursanız evet, dışarı çıkmak aşırı zor, istediğin kıyafeti giymek çok zor, kendi görüşlerini savunmak çok zor; seni sen yapan her şey aşırı zor.
Açıldım, evet ama hâlâ kısa kollu giymem yasak, dar pantolon giymem yasak, dar şeyler yasak. Köprücük kemiğim görününce “Sen iyice kudurdun” laflarını duyuyorum. Bize bunları yaşattıkları için, hevesimizi kursağımızda bıraktıkları için onları asla ama asla affetmiyorum. Etrafıma bakıyorum, benden 6 yaş küçük kızlar bile akşam 10’a 11’e kadar dışarıda istedikleri kıyafetlerle oturabilirken; ben 21 yaşıma gireceğim ve bu zamana kadar en fazla akşam 7’ye kadar dışarıda durdum -o da stajım olduğu için-. En büyük hayalim şehir dışında tek başıma bir yerde yaşamak. Bu, çoğu insanın yaşantısıyken bizler için hayal. Bu hayalim işe atanırsam ya da evlenirsem gerçek olabilir. Sevdiğim biriyle evlenmek istiyorum çünkü ailemin bulduğu biriyle evlenirsem hayatımın şu anki bir yaşantımdan farkı olmayacağını biliyorum. Annem daha biraz önce bana “Bizim bulduğumuz biriyle evlenebilirsin, sen gidip züppenin birini bulursun” dedi. Anlayacağınız her şeyimiz üzerinde hakimiyet kuruyorlar. Evet, açılmak benim için yeni bir adım oldu ama unutmayın, daha çabalamamız gereken o kadar konu var ki… Yine de benim uğraşacak takatim yok. 20 yaşında olup hâlâ eve en geç 5:30 civarı gelmek zorunda kalmaktan, insanlar sorunca “Annem çağırıyor” demekten iğrendim. Onların istediği kıyafetleri giymekten iğrendim. Annemin üzerimde öyle bir psikolojik baskısı var ki eve azıcık geç kalsam apartman merdiveninden çıkarken hiç gerilmediğim kadar geriliyorum. Herkes “Biraz asi davran, korkma” diyor ama demesi kolay… Bana sadece bağırdığında, ters ters baktığında ya da iğrenç mimikler yaptığında bile tüm vücudum gerim gerim geriliyor. Maalesef annemi sevdiğimi hissetmiyorum hatta sevmediğimi biliyorum. Bana bir şey söylemek için dokunduğunda bile midem bulanıyor, güldüğünde bile itiliyorum çünkü kafamda öyle yer etti. İnsanlar annelerini sevdiğini anlatınca çok tuhafıma gidiyor çünkü ben böyle bir şeyi hiç hissetmedim.
Daha anlatılacak çok şey var ama yeterince uzun oldu. Keşke hepinize sarılabilsem… Umarım hepimiz bu zulümden kurtuluruz. Hiçbirinizi tanımıyorum ama hepinizi çok seviyorum.
(Görsel: Anastasiya Dashevskaya)