Kıyafetlere bakıp hayal kurma zamanı bitti.

Herkese merhaba dert ortaklarım… Öncelikle biraz hayatımdan bahsedeyim. Doğduğun ev kaderindir, derler ya, gerçekten öyleymiş. Ne hayatlar var, hata üstüne hata yapıp affedilenler ve bir de bizim gibi bahtsızlar.

Annem, dünyanın en tatlı, en iyi niyetli, en anlayışlı annesidir. O kadar şanslıyım ki onun bir parçası olduğum için, hayatımda bulunduğu için. Böylesine iyi niyetli, kimseyi kırmak istemeyen, merhametli bir annem olduğu için…

Baba konusunda ise bir o kadar şanssızım. Sadece kendi fikirlerini önemseyen, egoist, dinle uzaktan yakından alakası olmayan ama kızının yaptığı tüm hareketlere karışan cahil bir babaya sahibim. Babam derken o ‘m’ harfini söylemek canımı o kadar acıtıyor ki… Kendimden iğreniyorum. Yüzüne her baktığımda içimdeki nefreti kusmamak için zor tutuyorum kendimi. Ama ne yazık ki onun parasıyla yaşadığım için söylediği ve istediği her şeyi yapmak zorundayım. Anneme yaşattığı iğrenç hayattan ötürü zaten ondan nefret ediyorken benim özgürlüğümü kısıtlaması benim için bardağı taşıran son nokta olmuştu. 7 yıldır tesettürlüyüm -lafta-. Babamın isteğiyle. Ortaokulda pek takılmamıştım bu konuya. İmam Hatip okumamdan kaynaklı olarak çevremdekiler hep tesettürlüydü. Ama liseye geçtiğim zaman rahatsız olmaya hatta nefret etmeye başlamıştım.

Babamın çalıştığı yerle okulum aynı yerdeydi. Okul çıkışlarında sadece arkadaş olduğum erkeklerle yan yana yürüyemezdim. Korkardım çünkü. Ya babam görürse, yanlış anlar da beni okuldan alırsa diye. Çünkü bir keresinde annemle konuşmalarını duymuştum. Aynen şöyle demişti: “Söyle o kızına, kafede bir erkekle görürsem onu, önce seni öldürürüm, sonra onu öldürürüm”. Bir baba böyle şey yapmayı geçin, söyleyebilir mi sizce?

Velhasıl lise yıllarımı yaşayamadan korkarak bir çırpıda geçirdim. 1 yıl mezuna kaldım ve bununla hayatımın hatasını yaptım desem yeridir. Tesettürlü geçen bir yıl daha… İğrenç bir şey. Şu an üniversite sınavına hazırlanıyorum ve şehir dışı kazanıp açılmayı planlıyorum. Tepkiler ne olur, bilmiyorum ama inanın, korkmuyorum da. Ne olacaksa olsun… Böyle yaşamaktansa evlatlıktan reddedilmeyi yeğlerim.

İçime oturan bir başka konu… Çevremdekilere bahsettim. Böyle yaşamak istemediğimden, bu şekilde hayatıma devam edemeyeceğimden bahsettim. Kimsenin umurunda olmadı. Herkes kendini o kadar çok düşünüyor ki arada bir hâl hatır sorup yanımda olmalarını beklediğim insanların umurunda bile değilim. Herkese kırgınım. Tamam, babam böyle ve bana bu hayatı yaşatıyor. Ama lafta çok yakınımsınız ya, iki güzel söz söyleyip yanımda olduğunu hissettirmek bu kadar mı zor?

Sizlere söylüyorum kızlarım. Olabildiğince az kişiye anlatın. Sonra hayatınızdan çıktıklarında size acıyarak bakmasınlar. Yapacağımız tek şey, çalışıp çabalayıp kendi paramızı kazanmak. Ondan sonra isterse kralı gelsin, bize kimse karışamaz. Kıyafetlere bakıp hayal kurma zamanı bitti. İçinde bulunduğumuz duruma sabredip onları giyebileceğimiz zamana hemen ulaşmak dileğiyle… Unutma, yalnız değilsin…

(Görsel: Maria Berrio)

Comments (2)

  1. Bana ulaş mutlaka instagram cemile_adgzl_

  2. öncelikle merhaba bu yazıyı yazanla kişi eğer senle aynı durumu yaşayan birileriyle konuşmak istiyorsan intagramdan bana mesaj atabilirsin. instagramım: @akrabalar_giremez

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir