Hepinize tek tek sarılıp bunların sonsuza kadar sürmeyeceğini ve rüzgârı saçınızda hissedince ‘Ben başardım!’ diyeceğinizi söylemek istiyorum.

Bu bir başarı metnidir!

O kadar kıskanırdım ki bu platformda hikayelerine bu cümleyle başlayan güçlü kadınları… Bir gün bunu benim yazacağım ihtimali çok uzak gelirdi gözüme. Nasıl başlayacağımı, ne anlatacağımı bile bilmiyorum ama ben sizden çok güç aldım, belki yazdıklarım da birine dokunur diye umuyorum. Aslında dışarı ilk defa saçım açık çıkmamın üstünden 1 aydan fazla zaman geçti ama hâlâ her gün saçımı savurarak yürüyebileceğime mutlu olarak dışarı çıkıyorum.

Ben ortaokulda, bana göre çok küçük bir yaşta kapandım. Kimse beni zorlamamıştı ama bir çocuğun çevresi nasıl olursa çocuk da öyle şekil alır. O yaşta kapandığıma çok ağlardım, çok pişman olurdum fakat artık değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem ve asıl elimde olan kaderimin kalemini kontrol etmem gerektiğinin bilincine vardım. Her neyse, devam edeyim…

Ben önce anneme açılmak istediğimi söyledim ve açıkçası müthiş bir tepkiyle beraber ertesi gün her şeyin istediğim gibi olacağını sanıyordum. Annem çok ağladı; onun tanıdığı kızın bu olmadığını, kafamın karışmış olduğunu, arkadaşlarıma özendiğimi, derslere çok vakit harcadığımdan dini boşlamamla bu isteğimin ilgisi olduğunu, babamın çok üzüleceğini, beni bile bile ateşe atamayacağını ve çok daha fazlasını söyledi. En azından babamın iyi bir tepki vermesini beklerken o da 18 yaşımdan önce böyle bir şeyi asla yapamayacağımdan, benden sorumlu olduğundan ve tahmin edebileceğiniz bir ton saçmalıktan bahsetti. İşte benim beklentilerim bu kadar yüksekken kelimenin tam anlamıyla bir hayal kırıklığını yaşadım. Hiçbir şey yiyemiyor, uyuyamıyor hatta bazen kısa süreliğine nefes bile alamıyordum. Çok kısa sürede çok kilo verdim, evden çıkmadım, beni hayata bağlayacak hiçbir şey yapmadım, her gün odamın penceresiyle bakışıp sonra atlayacak kadar cesur olmadığımı yüzüme vurdum. Bu konuyu her gündeme getirdiğimde “Biz vazgeçtin sanıyorduk” deyip aynı tepkileri verdiler. Hiç sonu yok gibi görünüyordu ve tüm yazım bu aptal sorunlarla geçti, ki devamında da hiçbir şey bitmemişti.

Okulun açılmasına yakın bir günde bu konu tekrar açıldı ve babam, “Tamam” dedi ve ben sevinçten geberiyordum. Güzel güzel kombinler yaptım ancak yine bir sorun çıkarttılar ve babam “Orada sitemle söyledim, gerçekten izin verdiğime mi inandın?” dedi ve ben her gün o lanet olası şalı takmaya ve mantıklı bile bulmadığım bir dini sembolize etmeye devam ettim. Her şey gittikçe daha da kötüleşiyordu ve bir gün ben açlıktan bayıldım, başka bir gün kriz geçirip her yerim kanayana kadar kendimi parçaladım ve bunun gibi dahası… Bir gün annem yine bu konuyla ilgili ağlıyordu ve babam ona “Neden ağlıyorsun ki? En fazla okula gitmez, oturur evinde, bir markete çıkarsa da kim görecek zaten” dedi. Lise 2. sınıfta, şehrin en iyi lisesindeyim ve babamın beni okuldan almak gibi bir şey yapamayacağına eminim ama bunu söylemesi hatta düşünmesi o kadar yaralayıcı, o kadar berbat ötesi ki… Hâlâ beynimde çınlar, beni ağlatmaya yeter. Neyse. Annem ve babamla hiç konuşmamaya başlamış ve kararlı olduğumu görmelerini sağlamıştım fakat konuşmalar, bu konuyu açmak, kendimi anlatmaya çalışmak hiç kolay şeyler değil. En sonunda annemin kapanıp açılmış bir arkadaşıyla konuştum; sanırım o annemi, annem de babamı biraz ikna etti ve en sonunda “Ne yaparsan yap” diyebildiler, şükürler olsun.

Evet, bu eksiğiyle benim hikayemdi, çok uzun anlattıysam kusura bakmayın. Lütfen kendinize çok fazla yüklenmeyin, belki de benim yaşadıklarımdan çok daha fazlasını yaşıyorsunuz ama direnmek ve her birine başardığımızı göstermek zorundayız. Onlara rağmen kendimizi sevmek, kucaklamak, kendimizle gurur duymak zorundayız. Hepinize tek tek sarılıp bunların sonsuza kadar sürmeyeceğini, bir gün hepsinin geçeceğini ve rüzgârı saçınızda hissedince ‘Ben başardım!’ diyeceğinizi söylemek istiyorum. Hayatımın bir donemi bomboş geçmiş ve bunun için çok üzülüyorum. Hayattan kendimizi izole etmemeli, daha fazla görünmeli, daha fazla bağırmalıyız. Hepinizi çok seviyorum.

(Görsel: Edvard Munch)

Comments (2)

  1. Biliyor musun benim hikayem seninkiyle aynı ve mektubunu okurken ağlamamak için kendimi zor tutuyorum…ben de ortaokulda (5. sınıf) kendi isteğimle kapanmışım. ama hatırlamıyorum bile. 10 yaşındaki bir çocuğun bu kararı vermesi acımasızca bir şey…neyse ben 9. sınıfta açılmaya yeltendim ve tıpatıp senin ailenle aynı tepkileri aldım ve hiç beklemiyordum… şuan 10. sınıftayım ve artık kendimden emin bir şekilde tekrar karşılarına çıkacağım. ve bir gün gelip buraya kendi hikayemi yazacağım… unutmayın kimseye istemediği bir şeyi yaptıramazsınız…eninde sonunda patlak verir :’)

  2. Aferin kuzum umarım hikayen bir çok kadınımıza ilham olur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir