Artık içime atıp gün geçtikçe psikolojik olarak kötü hissetmeye başladıkça bayağıdır takip ettiğim bu platforma içimi dökmeye karar verdim. İlk olarak ülkemizin yoğun Arap kültürü etkisine girmesiyle birlikte özellikle şu an bulunan iktidar sayesinde muhafazakar ailelerin baskısının arttığını belirtmek isterim. Benim ailem, annem imam hatip mezunu ve babamın normal lise mezunu olmasının yanında ablam 4. Sınıf ilahiyat öğrencisi. Görüldüğü üzere muhafazakar bir aile bireyiyim kısaca.
Başlarda ailem gibi olmak zorunda olduğum (?) hissettirilerek büyüdüm. Mesela ilkokul, ortaokul yıllarımda kısa bir süre kapanıp açıldığım zamanlar olmuştu ve kendime göre liseye başladığımda kapanmak zorundaydım, kendimi buna şartlandırmıştım ve anne-baba kararıyla imam hatip okuluna gittim. O zamanlar anneme ağlayarak “Okulda eğer yapamazsam başka liseye gideyim.” dediğimi hatırlıyorum. Böylece annemin beni baskılamasıyla, ya da geçiştirmesiyle diyelim, okuluma devam ettim.
Zaman ilerledikçe okuluma alıştım. Derslere uyum sağlamaya başladım tabii ki ve liseme uygun örnek bir öğrenci olmak zorunda olduğum için 9. sınıf 2. döneminden itibaren düzenli namaz kılmaya başladım. Ve bunu da allah rızasını düşündüğüm için ya da günah yazılmasın diye değil de bir zorunluluk uğruna devam ettirdim. 4 yılım başarılı ve bazı derneklerle etkileşim kurarak geçti. En sonunda mezuna kaldım, bu yılın ardından iyi bir üniversiteye yerleştim derece yaparak.
Hazırlık senemde yine ibadet görevlerimi yerine getirmeye çalışırken nail art konseptine takılmıştım, sürekli videolar izleyip kendimi tatmin ediyordum ve o sırada oje sürmenin müslüman bir kıza yakışmayacağını düşünüyordum. Belli bir süre sonra tersini düşünmeye başladım ve gitgide düşüncelerim değişti. Renkli ortamlara girdikçe kendimi daha iyi tanımaya başladım.
Ne kadar kendimi üniversitenin ilk günü açılacağım konusunda şartlandırsam da, bahar dönemiyle birlikte arkadaşlarımla dışarıya açık çıkmaya başladım. O gün ilk defa dışarıya öyle çıkınca kendimi daha mutlu ve kendim hissetmeye başladım ve verdiğim kararın kesinlikle doğru olduğunu düşündüm. Baskılanmayan o “ben”i gördüm. Arkadaşlarım da enerji değişimini fark ediyordu.
Bu, okula kapalı ve arkadaşlarımla dışarıya açık çıkma şeklinde devam etti, fakat bu isteğimi artık derslerime odaklanamamayla birlikte yoğun mutsuzluk üzerine anneme önceden açıkladığımda kesin bir red yemiştim. Bu durum onların bencilce “Bana borcun var, benim istediğim şekilde yaşamalısın.” yorumlarıyla devam etti. Bu saatten sonra ikili hayat yaşamaya karar verdim. Bu durum ister istemez yoğun mutsuzluk, kendinizi eksik hissetme ve yeterince özgüvensizlik kazandırsa da sizi yeteri kadar önemsemeyen ailenize çok takılmamanız gerektirdiğini fark ettiriyor…
Umarım herkes istediği yaşamı yaşar, değişmek ve kendini bulmak kötü bir şey değil. Nasıl hissediyorsanız öyle yaşayın, CESARETLİ olun.