Merhaba. Yine yazıyorum. Buradaki mektupları okurken kendimi şanslı hissediyorum, en azından başımda inanmadığım bir şeye ait bir simge taşımıyorum. Peki ama neden hâlâ bu baskıyı hissediyorum? Neredeyse 4 yıldır Müslüman taklidi yapıyorum. Başımda örtü yok, zor olmasa gerek. Ama yapmak istemiyorum. Neden babamın, amcamın, babannem ve onun ikonaları olduğu fotoğrafı göstererek Hristiyan aileden geliyorum ve Hristiyan değilim demiyorum. Zaten Türk de değilim Türke de benzemiyorum, kolay olsa gerek. Ama değil.
Annem Türk değil ama o da Müslüman aileden geliyor. Yıllarca Kur’an kurslarına gittim. İmam hatipi aratmayacak lisede okudum. Kur’an’ı tecvitli okuyabiliyorum, namaz sureleri ezberimde ve sonuç ne? Dinsiz. Kur’an’ı birden fazla kez okudum, hayır bu ailemin öğrettiği din değildi. Neyse, sadece İslam dinini bıraktım diye arkadaşlarımı kaybettim. Hakarete uğradım, hatta dahası en hakiki Müslüman erkekler beni kolay yatağa atılacak kız olarak görmeye başladı, aslında onları da suçlamıyorum.
İslam Müslüman olmayan kadınların cariye olarak kullanılmasına izin veriyor. Bu cümleyi yazarken bile iğrendim. Sadece kiliseye gittiğim için yemediğim hakaret kalmadı ki ayine katılmadım, sadece kiliseler bana spirütüel geliyor. İncil’i de okudum ve bir kez daha farkına vardım ailemin bana öğrettiği şey İslam değildi. Peki neden yıllarca Kur’an kursuna gittim? Önceki mektuplardan birinde kendi isteğim demiştim, peki gerçekten benim isteğim miydi? Neyse. Anneme ve babama söyledim, daha doğrusu söylemek zorunda kaldım. Sizin bana öğrettiğiniz din İslam değil Hristiyanlık diye. Yıllarca Hristiyanlar Yahudiler bizim düşmanımız cümlelerini Kur’an kurslarında duyduktan sonra bunu farketmek cidden travmatikti.
Ailemden aldığım cevaplardan biri: “İstersen Hristiyan olabilirsin, bu gayet normal fakat bizden başka kimse bilmeyecek.” Ne dedim ben? Zaten başka bir dine geçmek istemiyorum ki. Sadece artık Müslüman taklidi yapmaktan yoruldum. Üstümde crop şort, elimde bira ve ben Müslümanım demek absürt geliyor. (Aslında balkanlardaki Müslümanların neredeyse hepsi böyle ama ben inanmıyorum.) Nerede doğdun? Türkiye. Nerede büyüdün? Türkiye. Hmm Müslümansın dimi? Duymak istemiyorum. Ve daha da sinir bozucu olan şey “Ben Müslümanım.” demek zorundayım, çünkü ismim Türkiye’de kullanılan bir isim, doğum yerim Türkiye. Eğer ben İslam’a inanmıyorum dersem biri bana zarar verebilir. Ne de olsa İslam’da dinden çıkmanın cezası malum, ölüm.
Bir keresinde bir şey denedim. Türkiye’ye dönüyorum, sınır kapısında pasaport kontrolü. Boynumda haç kolyesi var, tepki merak için taktım. Gümrük memuru bir pasaportumdaki adıma, doğum yerime vs. baktı, bir boynumdaki haça. Birkaç defa baktı. En son soru soracak sandım. O kadar çok kez baktı ki gerçekten gerildim. Bu arada Türk pasaportum yok Bulgar pasaportum var ama doğum yeri Türkiye. O an orasını sildirebilmek istedim, sadece doğum yerim bile insanlara Müslüman olmam gerektiğini söylüyor gibi.
Normalde doğduğum yer, memleketim Türkiye diyen ben o an nefret ettim. Türkiye’de bir çok insan da zaten Müslüman olmadığımı anlayınca: “Zaten senden ne beklenir ki?” Bu nasıl cümle ya. Ya da Tanrı’nın varlığından bahseden nutuklar. Zaten ben Tanrı’ya inanıyorum benim Tanrı’ya inanmak ile sorunum yok. Ben taklit yapmaktan yoruldum, kendimi yalancı gibi hissediyorum ki zaten yalancıyım. 4 senedir yalan söylüyorum. Artık Türkçe bile düşünmüyorum. Sanki Müslüman değilim diye Türkçeye ihanet ediyormuş gibi hissediyorum.
Bu mektubu bile İngilizce düşünüp Türkçeye kendim çevirerek yazdım. Önce İngilizce yazdım. Şimdi diyen olacak Almanya’ya falan gitsene. Peki oraya gidince ne olacak? Türkler ile takılıp daha çok yalan söyleyeceğim. Ve oradakiler anlarsa daha büyük sorunlar olur. Sanırım sıfırdan başlamam gerek yeni isim yeni imaj ama doğum yeri aynı. Bazen diyorum: “Tanrım neden İslam’dan ayrılmak bu kadar zor?” Neden yani. Tanrı’ya inanıyorum, ölümden sonraki yaşama inanıyorum, ama cennet cehennem şeklinde değil. Ben de bilmiyorum nasıl olacak ama inanıyorum ve artık Müslüman taklidi yapmak istemiyorum.