Evden uzak kuytu köşelerde başörtümü çıkarıp saçımı rüzgarda savuruyordum

Ben M. 17 yaşındayım. Bence doğduğum günden beri üzerimde bir hüzün var. Varoluşsal bir memnuniyetsizlik sürüp gidiyor. Kendimi tanımaya ve özgür olmaya çalışıyorum, bunun bedelini öderken kendimle gurur duydum. Tamamlanmamış hikayemden bahsederken de gurur duymaya devam edeceğim. Sizler de kendinizle gurur duyun, yaşadıklarınızın basit olduğunu söyleyen insanları dinlemeyin. Kendimi fark etmeye başladığım zamanlar 15 yaşlarındaydım. İmam hatip ortaokuluna aile baskısıyla gittim ve aile baskısıyla hafızlığı ve okulu bir arada yürütmeyi denedim. Başarılı olamadım ve iki senelik bir baskının ardından dayak yiyerek hafızlık sınıfından ayrıldım. Tüm özgüvenim zedelenmişti ve ortaokulda son seneme geldiğimde derslere katılamayacak kadar korkak birine dönüştüm. Üstelik çocuk olmamıza rağmen okulda erkek öğrencilerle eğitim gördüğümüz katı ayırdılar. Öğretmenlerimizle konuşmak için bile erkek katına indiğimizde azarlandık. Korkaklığım ve erkeklerin yanında kendimi ifade edemeyişim beni endişelendirince ailemin itirazlarına rağmen anadolu lisesine gittim. Sanırım bu işe yaramadı çünkü lisede dördüncü yılıma başlarken bile hala yeterli özgüvene sahip değilim.

Çocukluk arkadaşımın tanıdığı biriyle flört ederken bir kadınla tanışıp aşık oldum. Evet birine aşık oldum ve o bir kız. Ne korkunç değil mi? O zamanlar ailemin isteyeceği ve ruhumun isteyeceği arasında sıkışmıştım ama uzun sürmeden flört ettiğim kişiyi engelledim. Bu dönem çoğu şeyi kabullendiğim dönem oldu. Ailemin istekleri hiçbir zaman tatmin olmayacaktı. Onların kuklası değildim, gençliklerinde yapamadıkları kadar başarılı olamadıkları kadar dindar olmak, onları tatmin etmek için çabalamak zorunda değildim. Ben böyleydim ve olduğum kişi için savaşacaktım. Annem babam çalıştığı için bu kolay oldu. Başlarda evden uzak kuytu köşelerde başörtümü çıkarıp saçımı rüzgarda savuruyordum. Ablam bir kıza olan aşkımı da, başörtümü çıkarma isteğimi de destekledi. Akrabaların, ailemin yanında, okulda kapalıydı, ama böyle çok zordu.

Dışarıdayken başörtümü çıkarınca acaba annem görüntülü arar mı, acaba beni gören olacak mı diye yüzlerce endişe zamanla beni çok yıprattı. Ama ailemi tanıyordum. Annem kesinlikle karşı çıkacaktı. Bu korkuyla mental sağlığım ve sosyal hayatım korkunç bir hal aldı. İstediğim gibi toplumda yer alamıyorsam birey olmamın kendi aklım, iki bacağım, iki kolum ve iradem olmasının ne anlamı vardı? Geceleri sancılar içinde düşünüyordum. Giden zaman gençliğimden gidiyordu. En sonunda annem kötü bir depresyon geçirdiğimi ve sebebini sordu. Ona açıkladığımda benimle saatlerce konuştu. Bunu Allah’tan değil, senden korktuğum için yapınca bir anlamı kalmıyor, dedim. Ama dinini evladının mutluluğuna tercih edecek birine konuşuyordum. Asla işlemedi.

Yine de ertesi sabah kalkıp okula başörtüsüyle gitmeyi reddettim. Annem kapıyı kilitledi ve “düzgünce” örtümü örtmeden çıkamayacağımı söyledi. Direttim. Babam sesleri duyup geldi. O da konuştu benimle. Hiçbir şekilde ikna olmayacağını fark edince ne yapacaklarını bilemediler. Başkasının aklıma girdiğini, bunun ben olmadığımı söylediler. Neyi isteyip istemediğimi bilmeyecek kadar bana yabancı insanlar. Aynı evde yaşıyoruz birbirimize yabancıyız. Bunu yüzlerine vurduğumda kaldıramadılar. El alem ne derdi, M. kimin umurundaydı? Saçlarımı yoldular, küpelerini mi göstermek istiyorsun millete, dediler. Hala küpe takamam. Küpe görünce ellerim titrer. Oysa ne çok severdim küçükken. Eve kilitleyip birkaç gün çıkmama izin vermediler. Annem sürekli dalga geçti. Evlendiğimde kocam izin verirse açılabilirmişim.

Şimdi ailemin eşyasıyım, evlenince kocamın eşyası olacağım. Kendi üzerimde kendim hariç herkesin söz hakkı var. Böyle olduğunu gördükten sonra aileme karşı içimde hiçbir sıcaklık kalmadı. Açın kapıyı gideyim, dedim. O an sokakta yatmak daha iyi bir tercih gibi göründü. Gidecektim ve bir daha gelmeyecektim. Tabii ki açmadılar. Telefonuma el koydular. Okuldan aradıklarında hasta, dediler. Bir fırsatını bulup sosyal hizmetleri aradım. Hemen gelirler, ben de saçlarımdaki yolukları gösteririm, yardım isterim, diye düşündüm. Gelmediler. Okulumu kaybetmek istemedim. Her şeye rağmen başörtümü takıp okuluma gittim. Bir hafta sonra sosyal hizmetlerden arayıp çağırdılar. Olanları anlattığımda karşılaştığım tepki “Biz burada çocukları sokaktan topluyoruz, senin evin var karnın tok, sana yardım edemeyiz.” gibi bir şeydi. Olayları anlattığımda hafife alıp alaylar bir ses tonuyla konuştu sosyal hizmet görevlisi. Kısaca karnın tok sırtın pekken seni o evde öldürseler de bir şey yapamam, dendi. Ailemi de çağırdılar. Babam gitmek istemedi, bana hakaretler etti, ama annemin ısrarıyla gidip görüştüler. Annem kadına arkadaşlarımdan etkilendiğimi, olayları çok abarttığımı söyledi.

Yapabileceğimiz bir şey yok deyip dosyamı kapattılar. Fiziksel ve psikolojik şiddet görmem, eve kilitlenmem, telefonuma el konması önemli değildi, çünkü karnım toktu. O gün kendime bir söz verdim. Ne olursa olsun kimseye ihtiyacım kalmadan kendi ayaklarım üzerinde duracaktım. Bazen annem bana sarılıyor ve ona geri sarılmamı istiyor. Neden bu kadar yapmacık ve soğuk davrandığımı soruyor. Kendisinin mükemmel bir anne olduğunu sanıyor. Bense ayaklarımın üzerinde durmak için gece gündüz ders çalışıyorum. Aşık olduğum kızı kaybetmedim ve beni yargılamayan güzel arkadaşlara, dünyanın en iyi ablasına sahibim. Hikayemle gurur duyuyorum. İstediğim gibi olmak uğruna elimden gelen her şeyi denedim. Artık insanlara bundan bahsederken utanmıyorum. Daha çok çalışacağım ve bir gün dinini mutluluğumdan daha çok önemseyen ama dininin çeyreğini bile doğru yaşamayan ailemin yanlış dindarlığının mutluluğuma gölge etmesine izin vermeden yaşayacağım. Ben aileme inat ayakta olacağım. Bu hikayemin küçük bir kısmı ve devamında ne olursa olsun sadece kendim olmaktan vazgeçmezsem pişman olmayacağım. Teşekkür ederim.

“Evden uzak kuytu köşelerde başörtümü çıkarıp saçımı rüzgarda savuruyordum” için 3 yanıt

  1. M, cesaretin için sana minnettarım. Tüm bu anlattıkların, kendin için yaptıkların, mücadelen o kadar önemli ki sana anlatamam. Hak ettiğin hayata, seni anlayan güzel insanlara kavuşman dileğiyle❤️

  2. merhaba, çok tebrik ederim farkındalık düzeyi yüksek ve akıllı birisin. kendi ayaklarının üzerinde durup, kendi paranı kazandığından herkesten bağımsız yeni bir hayat kurabilirsin. giyim tercihlerimiz kimsenin görüşüne göre şekillenmemeli. umarım istediğin gibi giyineceğin, istediğin gibi süslenip istediğin gibi ilişkilerinin olacağı bir hayata kavuşursun. özgürlük ve bağımsızlık için direnmeye devam! evlenip koca eline bakıp bi de o izin verirse açılmak falan? çok çağ dışı… hayret ettim. sen doğruyu yanlışı görüyorsun ya bu yeterli. harikasın

  3. Sevgili M. , okurken elbette empati yapıyorum fakat din ailemize ,çevremize rağmen kendi icinde çok tutarlı ve kıymetli. insanların elinde ve kalbinde kıymet kaybedecek birşey asla değil .Bence doğru kaynaklardan beslenerek ,çevredekilerin nasıl yaşadığını umursamadan bazı şeyleri yeniden gözden geçirmek lazım .atalarımızın dinini değil Allah’ın dinini yaşamamız lazım . Tüm sancılarınin bitmesini ne çok dilerim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir