Niye ben 30 küsur yaşımda kötü geçen çocukluğuma yanıyorum? Aldığım onca terapiye rağmen niye ailemi affedemiyorum? Niye çocukluğuma dair iyi bir anı hatırlamıyorum? Varsa yoksa başörtüsü, başörtüsü, başörtüsü…
Çocukluğum başörtüsü üzerine kurulu. Benim suçum değil. Yaşamadık ki başka bir şey. Nerden bilebilirim, mutlu geçirilen kahkaha dolu bir çocukluk nasıl oluyor? O el alem yok mu? Sevgili ailem! O el alemi gözünüzde o kadar büyütmüşsünüz ki.. Keşke korkmasaydınız bu kadar onlardan. Keşke “el alem ne düşünür? den” çok “kızımız ne düşünür?” diye düşünseydiniz. Ben ne düşündüm biliyor musunuz? Ailem beni sevmiyor önemsemiyor, ya da başımda örtü varken seviyor. Yokken sevmiyor yani koşullu seviyor beni. Örtüsüz insan yerine koymuyor. Okuldan almakla tehdit ediyor, ne kadar utanç verici bir şey. Ailem başımı kapatmıyorum diye eğitim hakkımı elimden almakla tehdit ediyor. Bu hayatta en çok bana yazık… En acınası insan benim… Başka ailelerin kızları, anne babalarının yanlarında saçları açık gezerken… Demek ki bir kız çocuğu, saçını kapatmasa da ailesinin yanında gezebiliyorlarmış diye düşünürdüm. Normal olan o ailelermiş, bizde bi anormallik varmış geç fark ettim.
Bana kendi isteğiyle kapandı falan diyorsunuz ya nah kendi isteğimle kapandım. Bana başka seçenek mi sundunuz? Benden pısırık, özgüvensiz, iki kelimeyi bir araya getiremeyen bir insan yarattınız. Dayılarıma da kızgınım. Kendi kızlarınız açıkken, anne babama niye destek çıktınız? Ki ben şort nedir bilmem sıfır kol ne bilmem, açık saçık giyinme derdim yoktu ki. Birinizin aklına gelmedi mi? Bu kıza çok baskı yapıyorsunuz, yarın bir gün kötü şeyler olabilir niye demediniz? Benim bu asi karakterimde anne babam başta olmak üzere hepinizin payı var. Babam evde başımı kapattırırdı sonra çarşıya giderdi, o eve geldiğinde ben uyuma numarası yapardım, niye biliyor musunuz? Saçımı açmış olurdum (evde). Bana iki dakika saçını kapatıp duramıyor musun diyor diye.
Bi akrabamız şapka işine girmişti, bize hediye birkaç tane yollamış. Çocuk aklı ya da bi hevesle komşularımız görsün diye takıp bahçeye onların yanına indiğimde evde bana demediğini bırakmadın baba. Şapka takıp komşumuz x teyze görsün istedim. Çok yakışmış desin, nerden aldın desin, iki dakika mutlu olayım ya. İki dakika ne olursun. Çok görme ne olursun… İnstagram’da baba kız videoları gördüğümde inanır mısınız ağlıyorum, niye benim böyle bi ilişkim olmadı babamla… Arkadaşlarım kafeye gideceklermiş bana haber vermediler, “Niye söylemediniz?” diyorum. “Senin annen zaten izin vermezdi!” diyorlar. Çok utanç verici. Sizi benden iyi çözmüşler. Kütüphaneye giderken peşime erkek kardeşimi taktınız bak bakalım nereye gidiyor diye. Allah belamı versin kütüphaneye gidiyordum. Ben zaten sizin başınızı öne eğecek bir şey yapmadım ki. Ne oldu da bana güvenmiyorsunuz…
Sizin sevginizle değil korkunuzla büyüdüm. Ortaokulda dahi altıma kaçırıyordum sizden ölesiye korkuyordum. Benim ağlamam sızlamam asla umurunuzda olmadı. Tabi ya el alem bir şey demesin de, kızımız varsın ağlasın. Ağlar ağlar susar. Şu an ise bazı şeyleri kabullenmiş olsanız dahi, bu müthiş korku sevgiye dönüşemiyor. Bir çocuk annem babam ölse keşke diye dua eder mi ya? Bu çocuktan sağlıklı bir birey olur mu? Sağlıklı arkadaşlıklar kurabilir mi? Sağlıklı evlilik yapabilir mi? Daha kendisini, ailesini sevememiş ki başkasını sevsin. Biz öyle gördük ile sıyrılamazsınız işin içinden. Ya da en azından ben sizi o kadar kolay sıyıramıyorum. Onlar da öyle görmüş öyle bilmiş bana o şekil davranmış.. Bu benim için yeterli ve gerçekçi bir gerekçe değil. Bana daha sağlam gerekçelerle gelin. Arada kaynayan ben oldum. Bazen diyorum ki baştan yaratılsam. Başka biri olsam. Sevginin dolup taştığı bir ev. Mutlu çocuklar, çocukluklar…
En kötüsü ne biliyor musunuz? Ölünceye dek bunları hafızamda taşıyacak olmak. Silinmeyecek olması. Nereye gidersem gideyim benimle gelecek olması. Siz bana ne yaptınız böyle? Bu arada size kötü bi haberim var: Ben başımı kapatınca cenneti garantilemediniz. Babamın altıma kaçırdığım bir gece beni dövmesini mesela asla ve asla affetmeyeceğim. Altıma kaçırmamın sebebi de sizdiniz ki… Çünkü okumak için başka bir ile gittiğimde bu problem doktorsuz, hastanesiz kendiliğinden düzeldi. Benim problemim sizdiniz, siz bana iyi gelmiyordunuz. Ne zamanki sizden uzaklaştım içim ferahladı. Bakın sizden ayrıldım kötü yola düşmedim, onun bunun altına girmedim, sizden ayrıldım alkol kullanmadım, sizden ayrıldım evde kılmadığım namazları okuduğum ilde kaçırmadım. Problem dinde değildi, problem sizdeydi. Biz senin ahiretini düşündük safsataları ile gelmeyin bana. Ahiretim böyle düşünülmez, bu şekil değil asla değil!
Sizden ayrıldım nefes aldım, sizden ayrıldım huzur buldum. O evin her köşesi huzursuzluk kokuyor, korku kokuyor, babamın beni dövdüğü o köşe nefretim kokuyor. Orası bana ait değil. Tatillerde geldiğimde bile farkında değilsiniz ama tahammül edemiyorum. Her bir odanın ayrı kötü anısı var, siz zaten başlı başına kötü anısınız. Her şeye rağmen diyorum ki; onlar benim ailemdir, keşke affedebilsem…