“Kocanın evinde açıl!”

Merhaba.

Bu, buraya ikinci yazışım olacak. İlkinde ne yazdığımı bile unuttum. Ben, 13 yaşında kuzenine özendirilerek kapanan bir çocuktum. Annem, benden iki yaş küçük kuzenimin kapandığını söyleyip benimle dalga geçince ve o dönem; bir imam hatip ortaokulunda okuyup belirli bir çevreye sahip olunca, kapanmak benim için dünyanın en basit şeyi gibi görünmüştü. Değilmiş. Lisede, imam hatibe gitmek istemediğimi söylemek ve namaz kılmamak benim o zamanlar ilk başkaldırışlarımmış meğer. Bir şekilde ailemi ikisine de ikna ettim ve bir fen lisesini kazandım. Ortaokuldan hocalarımın ve ailemin tüm zorbalığına karşı istediğim okula gittim. Liseye geçtiğim yaz, eşi açık olan öğretmen dayımla son kez görüştüğümüzde bana “Kimseye özenip o okulda açılmayı falan düşünme!” demişti. Ben, o zamanlar böyle bir seçeneğimiz olduğunu bile yeni öğrenmiştim. Ama onlar bir çocuğun kapanmasının sonucunun bu tarz şeyler olabileceğini hep biliyorlarmış.

Lisenin ilk yılı, 4 yıl sonra imam hatipten çıktığım için ilk başta tuhaf geldi ve pek rahat edemedim ama açılmayı da hiç düşünmedim. Ve bunun nedenini sonradan fark ettim. Ben açılmayı değil, gelecekte kendimi nerede görmek istediğimi düşünüp duruyordum. O hayallerin hiçbirisinde zaten kapalı değildim, aslında kafamın içinde zaten açıktım. Yaşadığım anlar benim için sadece bir geçiş süreciydi. Bunu fark ettiğimde pandemideydik ve ben 10. sınıfı bitirmek üzereydim. Bu zaman diliminde bu aydınlanmayı yaşadım ve açılmam gerektiğinden emin oldum. Aileme bunu söyleme fikri, beni korkuttuğu için lise bitinceye kadar beklemeye karar verdim. Geçen zamanda din ile aram çok daha fazla açılmaya başladı. Çevremdeki herkes de neredeyse açıldı. Üstte annemin “Bak kapanmış o kuzenin.” bile dediği kuzenim dahi açıldı. Ben şimdilik açılmayı düşünmüyorum diyen arkadaşım açılmak istediğine karar verdi ve bu karardan birkaç ay sonra 12. sınıfın sonunda açıldı.

Tüm bu zamanlarda; ben de, ailesinin gözünde her şeye muhalif, hafiften dinsiz kız konumundaydım. Tüm bunları görerek ve bir şeyleri göze alarak geçen sene yks’den sonra aileme açılmak istediğimi söyledim. Şiddet gördüm, hatta daha fazla şiddet göstermek için babam gecenin bir yarısı beni evden çıkartıp boş bir yere götürmeye falan çalıştı. Kafama bir başörtü atıp kolumdan çekiyordu, trajikomik… Bunu, annem durdurdu ama ben paşa paşa her açılmak istiyorum dediğimde tokadımı yedim o gece. İki cümle var bir de hiç unutamadığım: “Kocanın evinde açıl!” ve “Kendini öldürsen daha iyi!”. Kocanın evi, kendi paranı kazandığında açıl ve kendini öldür, bir daha yüzümüzü göremezsine evrildi. Ama sonuç olarak ben açılamadım.

Bu sene mezuna kaldım ve üniversiteye kapalı gitmek istemiyorum. İnanmadığım şeyleri yapmak ya da inandığım ve arzuladığım şeyleri yapamamak beni çok üzüyor. Anneme, şakayla karışık hala söylüyorum ama cesaretim gerçekten çok kırıldı. En son, geçen sefer “Param olduğu an, sizi dinlemeyeceğim! Üniversitede burs alırsam bile sizi umursamam, istediğim gibi yaşarım!” dedim. Ama başaramayacağıma eminim bunu. Gerçekten çok yoruldum. Ne özgüven ne özsaygı ne hayattan zevk alma… Hiçbir şey yok! Bazen cidden kendimi öldürmeyi çok daha iyi bir yol olarak görüyorum. Bunu da şu an buraya neden yazıyorum bilmiyorum ama beni bir tek sizler anlarmışsınız gibi geliyor. Keşke sihirli bir değnek hayatıma etki etse çok ihtiyacım var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir