Herkese selam. Umarım iyi bir gün geçiriyorsunuzdur. Ben neredeyse her gece bu platformdaki yazıları “Nothing else matters” şarkısı eşliğinde ağlayarak okuyorum. Meğer benim gibi nice insan varmış.
Ben şu an 18 yaşındayım. 2 ay sonra 19 olacağım ve bildiğiniz üzere saçma bir regl algısı yüzünden 13,5 yaşında annem tarafından saçım başım yolunarak zorla kapatıldım. Asla istemediğim, ağlayıp reddettiğim bir olaya maruz kaldım. Başörtü bana çok tersti, istemiyordum. Bir insan beni tanımadığı halde görüp “Bak işte bu Müslüman, şu görüşü savunuyor” vs. diyebilecekti. Ben hiçbir düşünce ve ideolojiyi savunmak için dünyaya gelmedim, bunu biliyordum.
Dış görünüşümüzden rahatsızlık duymaya başladığımız bir anda hepsi bastırılıyor, sonra da sizlerden özgüven patlaması istiyorlar. Çok saçma. Babam bu durumu desteklemese de bir başörtü yüzünden annemle münakaşaya hiç girmedi… Halbuki ben ortaokul ve lisede imam hatip okullarındaydım. Her şeye rağmen gitarımı ve basketbolumu hiç bırakmadım. ”18 yaşına gelirsem her şeyi bir gün söylerim” diyordum. Ama üniversiteyi yaşadığım şehirde okuyorum, bu sene başladım. 1. sınıf mühendislik fakültesindeyim.
Açmak istediğim ayrı bir başlık ise; kız çocuklarını toplumdan ayrı olarak hep hemcinsi ile aynı ortama sokup bir anda karma iş hayatına girmesi gerektiğinde çok normal tepkiler vermesi gerektiğine inanmak. Ben bir sorun yaşamadım çünkü bir erkekten hoşlanmadım, hoşlanmayacağım da, bunu biliyorum. Sınav senesi sırf sorguladığım ve bu tip şeylere üzüldüğüm içindir ki saçlarım beyazladı, göz derecem 0’dan 2’ye yükseldi. Bunlar için başka bir neden bulamıyorum.
İnsan çocuğunu sırf inandığı şey uğruna karşısına alıp üzer mi, kalbini kırar mı, gaddarlaşır mı? Evet, hepsi oluyormuş. O kadar ağladım ki… Yeminle bulanık görür hale geldim, umurları değil.
Benim ailem üniversite mezunu bir aile. Hatta annem dışarıdan konuşsanız çok özgürlükçü bir kadın vıbe’ı verir ama öyle değilmiş. Üniversiteye gideceğim günün gecesinde söyledim başörtüyü istemediğimi. Ertesi hafta ise her türlü yaftayı yapıştırdı bana “Sen özgür yaşamak için ABD’ye gitmek istiyorsun, (LGBT+’yı ima ediyor) sen dinden çıkmışsın, felsefe okuyorsun, ahlaksızlık için bunları istiyorsun” vs. daha neler neler…
Artık kalbimin ağrıdığını hissediyorum… Aldatılmış bir insan gibi hissediyorum, bize bunca yıl boyunca kanıtlanmamış kendilerince “dini” bilgileri beynimize empoze ettiler, bizi resmen kandırdılar. Bırakın kendimi başörtüye ait hissetmeyi bir cinsiyete bile ait hissetmiyorum. Bazen hayal ettiğim hayatı yaşayabilecek miyim diye düşünmüyor değilim.
Doğum günümde bir daha söyleyeceğim aileme. Artık bıktım özgüvensiz, sıkılgan, ne olduğu belirsiz biri olmaktan. Bu dış görünüşümle bir foto bile çekmek istemiyorum. Sanaldan yaşıtlarımın olduğu bir grup var, AB Erasmus programları için. Onlar benim yüzümü hiç görmedi mesela. Ben kendimden utanır halde yaşıyorum, onlar ise istedikleri gibi fotoğraflarını paylaşıyor. Avrupa’ya Amerika’ya gittiğimde kısaca dünyayı gezdiğimde dış görünüşümden ötürü bir önyargı oluşturmak istemiyorum. Sadece mavi saç, piercing, bi bere bile beni çok mutlu edecek.
Bu yazıyı okuyan sevgili arkadaşım, senin için iyi dualarda bulunacağım her zaman. Mücadelemizden asla vazgeçemeyeceğiz. Hayat bizim hayatımız. Ailemiz 10 yıl 20 yıl yanımızda olacak en fazla, sonrası yine yokluk. Eninde sonunda kendimiz olacağımızı onlar da biliyor. Kendimiz olacaksak bedelini ödemek zorundayız çünkü bir başkasının uyduruk teorileri üzerinden bir hayat yaşamak istemiyoruz.
Sizleri seviyorum, kendinize iyi bakın, güzel günler gelecek.
(Görsel: Alexandra Levasseur)