Yaşayamadığım, bana borçlu oldukları bir çocukluğum vardı.

Merhaba. Bu siteyi aslında iki üç yıl önce keşfettim. Aktif bir okuyucu da olsam bir gün kendi mektubumu yayınlayacağımı hiç düşünmezdim. Benim hikayem daha 10 yaşında başladı. O yaşlarda daha regl olmamıştım bile ama dışarı çıkarken başıma tülbent geçirmek zorundaydım. Okullarda başörtüsü yasağı olması beni bir miktar mutlu ediyordu çünkü yaşıtlarım gibi hissettiğim, her kızın aynı formayı giydiği bir yerdi orası benim için. Ben sekizinci sınıftayken kalktı o yasak. Ve annem ya başörtüsüyle gideceğimi ya da hiç gitmeyeceğimi söylemişti. O yaşlarda yaşıtlarınız çok acımasız olabiliyor, hocaya topuzumu kastederek hocam ben tahtaya bakarken top görmek istemiyorum diyen sınıf arkadaşlarım vardı. Liseye geçince birinden hoşlandım ve o ateistti. Tabii ki kapalı birine bakmadı ve ben de biri yüzünden açılmam deyip daha çok inat edip açılmadım. İçimde ne kadar ukde kalmış olsa da bazen düşünüyorum da küçük yaşlarda daha kolay olurmuş. Şu an 21 yaşında üniversite öğrencisiyim. Ailem üniversite tercih zamanında bile beni okutmak istemeyen insanlardı. Sanki evlenince çalışacak mısın? Oturup çocuk bakacaksın, boşuna senelerini kaybetme, evlen diye tercih yapmama bile karşı çıktılar. Ben bu baskılara rağmen gece gündüz üniversite sınavına çalıştım. Yüksek bir puan alıp okulumdan burs aldım. Bu benim kendime yaptığım, isteyince bir şeyleri başarabileceğimi sağlayan ilk adımımdı.

Ailem şehir dışı yazmama izin vermedi ve ben de zaten büyükşehirdeki okullar daha iyi diyerek aynı şehri yazdım ve çok pişmanım. Neyse ki okulum çok uzak ve okul yurdunda kalabiliyorum. On birinci sınıftan beri anneme açılmak istediğimi söylememe rağmen beni liseye göndermemekle, açılırsam hakkını helal etmeyeceğini, mezarına bile açık şekilde gelemeyeceğimi söyleyerek konuyu geçiştirdi. Babam duysa döveceğini, evden atacağını, kulağına bile gitmemesi gerektiğini söyledi hep. Bizim akrabalardan anne tarafında da baba tarafında da açık tek bir kişi bile yok. O yüzden bu onlar için dinden çıkmakla eş değer bir olgu. Ama yaşayamadığım, bana borçlu oldukları bir çocukluğum vardı. Bir de gençliğimi veremezdim onlara. Geçen hafta bütün cesaretimi toplayıp durumu babama anlattım. Ben bana vurmasını beklerken oturup düzgünce konuştu. “Çok günah senden hiç beklemezdim” diye tam bir saat dil döktü. Ben de benim günahım olduğunu, kötü bi şey yaptığımın farkında olduğumu ama böyle devam edemediğimi, ağır geldiğini söyledim. Yengen ile konuş bu durumu dedi. Yengem Kuran kursu hocası olduğu için beni ikna edebileceğini düşündü sanırım. Yengem önemli olanın ahlak olduğunu, istemeyerek yaptığım için sevabı olmadığını söyledi. Babama bu konuşmamızı anlattığımda ne kadar ciddi oluğumu anlayıp bağırmaya başladı. Okula göndermem deyip tehdit bile etti. Ben de 21 yaşında olduğumu ve maddi olarak ondan destek bile almadığımı söyleyince defol git diyerek evden bile kovdu.

Günlerdir odamdan çıkmıyorum. Yanlarında beş dakikadan fazla durmuyorum. Konuyu benimle asla konuşmuyorlar ve evde yüzüme bile bakmıyorlar. İnsanın kendi odasında hapis kalmasını en iyi bu ortadoğu ülkesinde doğan şanssız kızlar bilir. Çok isterdim beni anlayan kararlarıma saygı duyan anlayışlı ebeveynlerimin olmasını. Şimdi ne yapacağımı dahi bilmiyorum. Evden çıkarken nasıl çıkacağım? Okula nasıl gideceğim? Nasıl tepki verecekler? Korkuyorum ve artık mücadele edecek gücüm de kalmadı.

(Görsel: Taryn Knight)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir