Merhaba! Şu anda 15 yaşındayım. Bu sayfayı yarım saat önce keşfettim ve çoğu paylaşımınızı okudum. Bu aralar gerçekten boğulduğumu hissediyorum ve utandığımdan anlatacak kimsem yok. Umarım bana yardım edebilirsiniz. <3
6 yaşından beri 6-7 yıl severek Kuran kursuna gittim. Benim için yaz tatilleri bir zevkti, namazlarımızı arkadaşlarımla daha o yaştayken kılmaya çalışırdık. Hatta kursta en güzel Kuran okuyan ben olduğum için sözde imam seçerdi beni hocalarım. Kısaca daha küçük yaşımdan beri dinimi kendi kendime sevdim.
Annem ve ablam kapalı olduğu için ben de bir hevesle 9 yaşında (4. sınıf) kapandım. Annem “Küçüksün” falan demişti ama ben o kadar istiyordum ki hiçbiri umrumda değildi. Halamlar sürekli “İstiyor musun, annen mi zorladı, bak istemiyorsan sakın! zorunda değilsin” falan derdi. Keşke o zaman onları dinleseydim. Babam da “Boşver, hevesini alsın” deyip izin vermişti. Renkli renkli şallar takardım, benim için çok zevkliydi. Ama sınıfta sadece ben kapalıydım ve bazen kendimi çok farklı hissederdim.
O zamanlar sınıftan çok yakın bir kız arkadaşım vardı ve her 2 günde bir onlara giderdim. Onun annesi çok sosyal olduğu için veliler hep buluşur, biz de sınıfça parklarda oynardık. Hepsi askılı, kısa kollu, şort, tayt giyerdi, rahatlardı. Ama ben o sıcak havada çok bunalırdım, oyun oynarken bazen zevk bile almazdım. Aradan 1 yıl geçti, ortaokula geçecektik. Annem beni okula değil de hafızlığa vermek istedi. Kuran okumayı severdim ama okula devam etmek istiyordum. Annemi “kız” İmam Hatip’e gitmeye ikna ederek kurtuldum okumamaktan. Ama sınıfta herkes normale giderken sadece benim annem beni zorla “kız” İmam Hatip’e yollayacaktı ve ben biraz utanmıştım. Annem için benim erkeklerle birlikte bulunmam annemin günah işlemesiymiş. Halbuki daha 10 yaşındaydım.
5. sınıfa geçmeden yazın açılmak istedim. Annem üzüldü, ama babam “Küçük daha” dedi ve izin verdi. O süreden sonra ilk defa saçım açık, kısa kollu, kapriyle parka gitmiştim ve o kadar mutluydum ki anlatamam. Kafamı açsam da Kuran kursuna severek gitmeye devam ettim ve namazımı o zamandan beri çok şükür eksiksiz kılarım. Tüm ortaokul hayatımı sadece kızlarla geçirdim. Hiç erkek tanıdığım arkadaşım olmadı. Dışarıda bir erkek gördüğümde kendimi çok kötü hissederdim. Sadece 2-3 kuzenim dışında 13 yaşına kadar hiçbir erkekle muhabbetim olmadı. Bu annem için bir övgü kaynağıydı. Halamlar modern bir kafadaydı. İş sahibi olduğumda sıkıntı çekeceğimi, normal okula gitmem gerektiğini savunuyorlardı. Ben okulumu, arkadaşlarımı sevdiğim için çok umursamıyordum.
6. sınıfta annem yavaştan “Ne zaman kapanacaksın, artık yeter kapan…” demeye başladı. Ben içten içe kapanmak istemiyordum. Sürekli “Anne tamam” falan deyip erteliyordum. Karantina dönemiydi ve psikolojimin iyi olmadığı dönemlerdi. Annem “Artık kapanacaksın” dedi ve kapandım/kapatıldım. Kendimden nefret ediyordum. Saçlarımdan, tipimden, görünüşümden ve kıyafetlerimden. Kafamın kapalı olduğuna güvenerekten evde saçımı sıfıra vurdum. Kendimi saçlarımdan tiksindirmeye çalıştım. O zamanlar kapalı olmayı kendime alıştırmıştım. Zaten tüm yılım evde geçmişti, açıklığı görmediğimden özenmiyordum.
8. sınıfa geçtiğimde saçlarım sıfırdan uzadı. Kat kat o kadar güzel, canlı ve sıklardı ki açık halim hoşuma gitmeye başlamıştı. Artık Covid bitmişti ve okula gelmiştik. O başörtü beni bunaltmaya başlamıştı. Kendimi çirkin hissettiğim için maskemi çıkarmazdım. Okulum kız İmam Hatip olduğundan başımızı sıcakta açardık sınıf içinde. Çıkardığım an gerçekten rahatlık gelirdi. Küçüklüğümden beri spor yapmayı çok severim. Geçen sene voleybol oynamaya başladım. Babam kapalı olduğum için buna karşıydı ama ben yine de okulda oynadım ve kendimi geliştirdim. Hatta okul takımında ana kadrodaydım. Oynarken çok terliyor ve başörtüden dolayı kısıtlanıyordum. Ben de kısa kollu giymek istiyordum. Çok sıcak dediğimde onlar “Yooo, hava güzel” derdi, o ince kıyafetleriyle.
Neyse, 8. sınıf bitti ve artık liseye geçme zamanı. Ben normal liseye gitmek istiyordum. Annem Kız İmam Hatip’te devam etmemi söylüyordu, bana bağırıyordu. Babam güzel bir eğitim görmemi istediği için babamı kolaylıkla ikna ettim ve ağlayarak Anadolu Lisesi’ne gidebildim. Çok heyecanlıydım, ilk defa düz bir okula gidecektim. O yorucu İmam Hatip dersleri olmayacaktı. Gün geldi ve okulun ilk günü. Okula gidince fark ettim ki ben herkesin yaşadığı “normal hayat”tan çok farklı bir şekilde eğitilmişim. Halamın dediği oldu, gerçekten 2 hafta alışamadım ve konuşamadım kimseyle. Sınıfımdaki ve okuldaki kızlar bakımlı, makyajlı, özenle yapılmış saçlarıyla o kadar güzellerdi ki. Onları kıskanmamak elde değildi. Kapalı kız sayısı okul çapında azdı, açıklara çok özeniyordum, kendimi çok çirkin hissediyordum. Ben de makyaj yapmak, saçlarımı şekillendirmek istiyordum. Sanki beni kapalı olduğum için istemeyecekler ve çirkin olduğumu söyleyecekler diye korktum. Simsiyah giyinmeye başladım. Kendimi hep geri planda tuttum. O zamanlar tam kaynaşmamıştık ve sınıfta bir kız bir anda yanıma gelip çok tatlı ve güzel olduğumu söyledi. O an o kadar şaşırmıştım ki “Ben mi?” diye sordum, o da “Evet, gerçekten çok güzelsin” demişti. Ve bu kız biraz zengin, güzel ve bakımlıydı. Şaşırdım. Kendimi o gün çok güzel hissetmiştim. Ta ki kardeşlerim ve ablama dayanamayana kadar.
Kendimi kapalı halimle sevmeye çalışıyordum. Para biriktirip kendime bol güzel kıyafetler ve şallar sipariş verdim. Annem bu halimi istediği için evdeyken çirkin olduğumu başörtüyle güzel olduğumu söylerdi. Ablama pek de umursamayarak güzel derdi. Ama kardeşlerim, ne giysem “Çok komik olmuşsun, hiç yakışmamış, ablam çok güzel, ona yakışır, sen takma” derdi. Ablam güzeldi, onu çok kıskanırdım. O an gözlerim doldu. Aldıklarımı iade ettim ve sadece belli başlı siyah kıyafetlerimi giymeye başladım.
Evde tek odam yok, bu yüzden yalnız kalmak ve ağlamak için sadece tuvalet ve herkesin yattıktan sonraki gecelerim vardı. Kimse duymasın diye sessizce ağlardım. Gittikçe psikolojim bozuldu. Ayrıca, okulda yaşadıklarımdan dolayı çoğu arkadaşlarımı (arkadaş sandıklarımı) kaybettim. Sınıfta tek kaldım. Bazıları fark etti, “Bu aralar neden bu kadar mutsuzsun” falan dedi. Anlatamadım. Sadece teneffüslerde voleybol oynarken eğleniyordum. Çoğu kişi kapalı olduğumdan voleybol oynadığımı söylediğimde gülüyor, (oynayamadığımı sandıkları için), ama beni oynarken gördüklerinde kulübe gidip gitmediğimi sordular. Beden hocalarımın gözüne girdim. Çok kez babama ve anneme voleybol kursuna gitmek istediğimi söyledim, ama “Günah, kapalıya yakışmaz” deyip kızdılar. Babam etek-ferace giymemi istiyordu, zaten bunlara asla izin vermezdi. Kapalıyken oynamak zordu, terliyordum, hareketlerim kısıtlıydı. Ben de kısa kollu ve şort giymek istiyordum. Annem kapalı olmamı istese de evde sürekli fiziğimin, bacaklarımın, saçlarımın, gülüşümün çok güzel olduğunu söyledikçe daha da ağlıyordum.
Baştan beri kapanmak istemiyordum. Şu anki aklım olsa asla zorla kapanmazdım, kendimi yırtardım, istemiyorum diye. Şu an acayip açılmak istiyorum, ama korkuyorum. Küçükken (yaş 9) kapalı kaldığım o minik süreyi bile arada yüzüme vurmuşlardı. Belki küçükken kapanıp açılmasam şu an daha rahat bir şekilde bunu söyleyebilirdim. Bu da bir kapanıyor, bir açılıyor diyecekler. Ama artık kimin ne dediğini de umursamıyorum. Sadece özgür olmak istiyorum. Annem çok katı kızacak diye çok korkuyorum. 2.5 yıldır istemediğimi nasıl söyleyeceğimi düşünüyorum. Arada boş ver deyip kendimi böyle sevmeye çalışıyorum, ama olmuyor. Evde farklı, dışarıda farklı değil, bir olmak istiyorum. Namazımı, orucumu tam bir şekilde yapıyorum, bırakmayı da düşünmüyorum, Allah’ın izniyle. Ama ya açılınca mutlu olmazsam, ya çok vicdan azabı çeker ve pişman olursam, bir daha kapanamam. “Bana dinle mi oynuyorsun” derler diye çok korkuyorum…