Merhaba, ne yapacağımı bilmiyor ve bir kurtuluş yolu arıyorken bu siteye denk geldim. Aslında uzun zamandır bu arayıştayım, lakin siteyi ilk defa görüyorum. Birçoğunuzun yorumlarını okudum ve kahroldum. Açıkçası sayımızın bu denli fazla olduğunu bilmiyordum. Ne acı… İmam Hatip mezunuyum, saçı açık kız öğrencilere üstü kapalı baskı uygulanıyordu. Ne yazık ki o dönem kapanmak zorunda kaldım. 23 yaşındayım ve hâlâ kapalıyım. Bugüne kadar defalarca aileme açıldım. Ne yazık ki hep “Sen beni öldüreceksin” bahaneleriyle burun buruna kaldım. Genetik rahatsızlıkları sebebiyle onlara karşı gelemiyorum.
Dışarıdan gören herkesin benim için “kafası kapalı erkek çocuğu” dediğine emin olabilirsiniz. Yüzüme karşı da çekinmeden söylüyorlar. 🙂 Ailemin ise her fırsatta “kapalı güzelsin” lafları heves kırıyor. Aileme her açılacağımı söylediğimde ya beni madde kullanan insanlarla bir tutuyorlar ya da abdest alıp namaz kılmaya başlıyorlar (normalde kılmazlar). En küçük rahatsızlığımda endişelenip destek oluyorlar. Ama kafamdakini çıkarıp atamadığım her dakika ölüyorum ama umurlarında değil.
Sabahları dışarı çıkmak ve spor yapmak istiyorum ama bunları tesettürle yapmak istemiyorum. İstediklerimi yapamamak beni umutsuzlandırıyor ve artık evden çıkmıyorum. Ne çöp atmaya ne ekmek almaya, sadece uzanıyorum. Herhangi bir dine mensup değilken dışarıdan Müslüman gözüküyorum.
Ekonomik özgürlük ve getirilerinden bahsediliyor ve her fırsatta insanlara “Bekle, üniversiteye git, iş bul sonra açıl” deniyor. Ben işe girdikten sonra açılabileceğimi zannetmiyorum. Kimlikteki fotoğrafı nasıl değiştireceğim, onu bile bilmiyorum. Her şey oldukça meşakkatli geliyor.
Bu konuyu arkadaşlarıma bahsettiğimde açılmamı ve birkaç hafta trip çekmemi sonrasında da her şeyin yoluna gireceğini söylüyorlar. Açıkçası bunu kapalı olan bir arkadaşım uygulamıştı ve tam olarak da süreç böyle işledi. Belki de hepimizin tek yapması gereken budur. Üzülmek veya sinirlenmek isteyen her koşulda yapar. Siz olmasanız futbol izlerken sinirlenecekler. O kadar yaşamak istiyorum ki, bu beni öldürüyor.
Bukowski’nin dediği gibi “Gerçekten yaşamak için önce birkaç kez ölmeniz gerekir.”