Ben o başörtüyü Allah için değil, el alem için takıyordum. Hepinize merhaba, öncelikle burayı yeni keşfetmedim. Yaklaşık bir yıldır sizlerin hikayesini okuyordum ama yazmaya bir türlü cesaret edemiyordum. Umarım bir gün hepimiz yasakların, günahların, baskıların olmadığı bir dünyada özgür bir şekilde yaşayabiliriz.
Benim 2020’de kendi rızam ile, 16 yaşında kapandım. Asla aile baskısı yoktu ama dinin gerekliliklerini anlatıyorlardı, tesettürü bana aşılıyorlardı. Ortaokulu ve liseyi İmam Hatip’te okudum, zorunlu bir şekilde. Çevremde birçok arkadaşım da kapalıydı. Ben kapanmamın İmam Hatip’e gitmiş olduğumdan da kaynaklandığını düşünüyorum. 2020’de korona yüzünden hepimiz evlerdeydik, sosyal çevrem azalmıştı, arkadaşlarımdan uzaklaşmıştım.
Bir gün Instagram’da gezinirken tesettür butik sayfasına denk geldim. O an o kıyafetler, upuzun desenli elbiseler hoşuma gitmişti. “Kapanacağım” dedim. Ertesi gün bana tesettür kıyafetleri aldık ve kapandım. Akrabalarım, ailem, arkadaşlarım hepsi beni tebrik etti ve o gün bu gündür tesettürlüyüm. İlk 1 sene asla açılma isteği yoktu içimde. Evet, başörtüsünü takıyordum ama neden takıyordum bilmiyordum. Allah rızası için mi? Bir heves mi? Güzel geldiği için mi? Moda için mi? Öyle olması gerektiği için mi? Farz olduğu için mi? Ne için taktığımı bilmiyordum, başörtüsünün anlamını dolduramıyordum, idrak edemiyordum. Üzerine çok düşünmeden kapanmıştım, ne olduğunu anlayamamıştım henüz.
2021 Kasım ayında 12. sınıftım ve tam sınav haftamdı. Açılmak istediğimi anladım. Kendimi böyle mutlu ve güzel hissetmiyordum. Başörtüsünü kötülemiyorum asla haddime de değil. Yakışanı vardır illa, ama ben kendime yakıştırmıyordum.
İlk cesaret edip anneme söyledim. Kesin bir dille karşı çıktı. “Açılırsan bana anne deme, sana hakkımı helal etmiyorum. Benim senin gibi bir kızım yok. Cebine harçlık koymayız, okul servis ücretini ödemeyiz,” gibi şeyler söyledi. Yeme içmeden kesildi. Açılmak istediğimi söylediğimde sürekli ağlıyordu. Babam ise anneme göre daha az tepkiliydi bu duruma ama elbette istediğim şeyi doğru bulmuyordu. “Açılırsan bir daha kapanamazsın,” diyordu.
Ben ailemi üzmek istemiyordum, ama kendimi de böyle mutlu hissetmiyordum. İstemediğim bir şeyi yapmak istemiyordum. Bu baskılar yüzünden dinimden uzaklaştım, bazı şeyleri sorgulamaya başladım. Hepimiz Müslüman doğuyorduk, Müslüman bir ailede büyüyorduk, Müslümanlığın örf ve adetlerini biliyorduk yalnızca. Bu baskılar yüzünden asla yapmam dediğim şeyleri yaptım.
Başım açıkken dini vecibelerimi yerine getirebiliyordum ama şu an hiçbirini yapmak içimden gelmiyor. Ki zaten açıkken de çok şortlar etekler giymeme müsaade edilmiyordu. Sadece pantolon üstüne tişört giyebiliyordum. Çocukluğumu en güzel yaşlarımı yaşayamamıştım. İçimde bir şeyler ukde kalmıştı. Küpe taksam kimse görmeyecekti, saçımı boyasam yine aynı şekilde. Bilhassa yaz aylarında boynumu kapatan şeyler giymek istemiyordum. Çok zor geliyordu. Şarkılar şiirler hep açık saçlılara yazılıyordu.
Okula giderken servise başım kapalı biniyordum. Okuldaki tuvaletlerde açıyordum ve akşam yine kapatıyordum. Cidden, o psikolojiyi tarif edemem, çok zor bir süreçti. Sınavlarıma çalışamıyordum. Gözlerim ağlamaktan kan çanağına dönmüştü. 2 gün boyunca ağzıma tek lokma atmamıştım. Sonra annem bir şekilde okulda başımı açtığımı öğrenmişti ve 2 adet tesettür elbisemi kesmişti. “Dolabında kıyafet bırakmayacağım, yalnızca okul kıyafetlerin kalacak” demişti. Sonra memleketteki akrabalarım olayı öğrenip ayaklandılar. “Açılırsan yanımıza gelme” gibi şeyler söylediler. Teyzemler beni bu düşünceden vazgeçirmeye çalıştılar. Karşı komşum, “Seninle alışverişe çıkarız, değişik güzel şeyler alırız sana, kapalılığı sevebilirsin” demişti. Ben de hem daha fazla ailemi üzmemek adına, hem de belki tekrar kapalılığı, başörtüsünü sevebilirim diye vazgeçtim açılma fikrimden. Kendime bir sürü renk renk şal ve eşarp siparişi vermiştim. Tarzımı değiştirirsem, şal yapış şeklimi değiştirirsem, kapalılığı sevebilirim belki dedim. Hem kiloluyum, giydiklerim kilomu da belli etmez, zayıf görünürüm diye düşünüyordum. Bir sürü tesettürlü influencer kızları takibe aldım. Onlar çok güzel giyiniyorlardı, onlar gibi olmak istiyordum. Onlar gibi güzel… Ama hiçbir zaman başörtüsünü sevemedim.
Aradan aylar geçti, 2022 Mayıs-Haziran ayı gibi, yani bundan tam bir sene önce, bana yine açılma perileri geldi. Yine aileme söyledim ve yine müsaade etmediler. Babam bana evleninceye kadar açılamayacağımı, şu an onun evindeyken onun kurallarının geçerli olduğunu, evlenince kocamın evinde kocam müsaade ederse başımı açabileceğimi söyledi. Ben de vazgeçtim. 2022 yılında YKS’ye girdim. Üniversiteye gidince açılırım diyordum kendi içimden. Şehir dışında Bolu Abant Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Karadeniz Teknik, Sakarya Üniversitesi’nde işletme, iktisat, maliye, halkla ilişkiler, siyaset bilimi gibi bölümler tutmasına rağmen yollamadılar. İstanbul’da yaşıyorum ve burada da özel üniversiteye gidiyorum. Eğer açılırsam, okul ücretimi ödeyip ödemeyeceklerinden de şüphe duyuyorum.
2023 Şubat ayına kadar aileme bir şey söylemedim, bu konuları açmadım. Şubat ayında yine aileme açılmak istediğimi, yapamadığımı, olmadığını bu yükü taşıyamadığımı söyledim. Yine sert tepkiler aldım. Babam, “Artık ne yaparsan yap, ama bir daha seninle eski baba kız olamayız” demişti.
Başım açıkken de sürekli telefon kontrolleri yapılırdı. Hiçbir şekilde erkek arkadaşım olamazdı ki hala olamıyor. Bu konularda hala baskıcı olduklarını söyleyebilirim. Sonrasında ben yine cesaret edip açılamadım. Bana manevi anlamda destek olmayacaklarını söylüyorlardı. Babam, “Bir daha bana bu mevzularla gelirsen, sana çok daha farklı yaklaşırım. Böyle sakin kalmam, tavrım farklı olur” demişti. Ben her başımı açmaya cesaret edemediğim gün, o örtüyü başıma taktığım gün, kendimden nefret ediyordum. Bana göre bunların hepsi bir çocukluk hevesiydi. Şu an 19 yaşındayım. Bugün 25 Haziran 2023 ve ben hala başımı açamadım. Keşke daha fazla cesaretim olsaydı.
Şu an aileme bu meseleyi nasıl açıklayacağımı düşünüyorum. 3 gün sonra Kurban Bayramı. Bayramdan sonra daha sakin bir ortamda anlatmayı planlıyorum. 3 senedir saçlarım güneş görmüyor, rüzgarı hissetmiyor. Ben de saçlarımın rüzgarda dalgalanmasını, uçuşmasını istiyorum. Rüzgarı saçlarımda her zerremle hissetmek istiyorum. Kapalı olduğum bu süreçte zaten kapalıyım diye saçlarımı çok ihmal etmiştim. Ki ben saçlarımı çok severdim. Ayna karşısına geçip upuzun belime kadar uzanan saçlarıma kıydım. Evde sürekli boyadım ve diplerim geldi. Başı açık her kadına bakıp özeniyorum. Çok şanslı olduklarını düşünüyorum. Onların saçları rüzgarda ahenkle dans ederken bizim şalımız ya da eşarbımız bozuluyordu. Aman saçımız gözükmesin, aman boynumuz gözükmesin diye hep örtümüzü düzeltmek zorunda kalıyorduk. Koşamıyorduk, rahat yürüyemiyorduk çünkü şalımız bozulurdu. Kendi evimde bile rahat olamıyordum. Düşünsenize kendi evinizde bile rahat değilsiniz. Bu çok acı…
En basitinden kapı çalsa, kargo gelse ya da misafir gelse yazın o sıcakta evde kısa kolluysanız ya da şortla iseniz üstünüze hemen uzun bir şeyler giymek, başınızı kapatmak zorundasınız. Hep bir tetiktesiniz, diken üstündesiniz. Başımı kapatmamla beraber ben de dini takıntılar da başlamıştı. Namaz kılarken hata yaptım deyip aynı namazı 20 kere kıldığımı hatırlıyorum. Cidden size çok komik geliyor olabilir, ama durum benim için çok zordu. Ben bir de kimliksiz olmak istiyordum sanırım, çünkü eğer kapalı iseniz muhalif olamazsınız, pantolon giyemezsiniz, flörtünüz olamaz. Hep böyle damgalanmaktan çok yorulmuştum. Ben kendimi tanıtamıyordum, başımdaki benim yerime kendimi tanıtıyordu. Başörtüsü takıyorsan, şayet Müslümansın. Aksi asla iddia dahi edilemezdi. Bu gibi cümlelerden, davranışlardan o kadar sıkıldım ki. Babam namaz kılmaz, Kuran kapağı dahi açmışlığı yoktur. Namazlarını cumadan cumaya kılar, bazen cumaya bile gitmezdi. Ama bana namaz kılmam ve kapalı olmam konusunda baskı yapıyordu. Cidden çok zor bir çıkmazın içindeyim. Ne yapacağım, nasıl söyleyeceğim, cesaret edebilecek miyim yoksa yine boyun mu eğeceğim, bilmiyorum.
Sizlerin isimlerini bilmiyorum, ama hepimizin hikayesi aynı. Bu site bana yalnız olmadığımı öğretti. Keşke elimden gelse ve hepinize kucak dolusu sarılabilsem güzel kızlarım, ablalarım, arkadaşlarım. Ama merak etmeyin, umudunuzu yitirmeyin. Bizi ayakta ve diri tutacak olan tek şey o. Benim hikayem bu şekildeydi. Çok karışık anlattığımın farkındayım, umarım sizleri sıkmamışımdır. Umarım bu yazıyı her kim okuyorsa, ona umut olur. Hepinizi tanımasam da göremesem de çok seviyorum. Aşağıya instagram sayfamı bırakıyorum. Bana yazabilirsiniz, konuşup dertleşebiliriz. Kendinize çok iyi bakın. Her şey gönlünüzce olsun. Umarım hepimiz başarabiliriz kucak dolusu sevgiler…