Merhaba. Ben A. İsmim önemli çünkü bu isimi ben seçtim. Ailemin bana koyduğu ismi bile istemiyorum. Bana uymuyor, ben gibi hissettirmiyordu çünkü. Henüz resmi olarak değiştirmedim ismimi. Ekonomik özgürlüğüm olduğu anda yapacağım şeylerden biri de resmi olarak da değiştirmek olacak.
Biraz kendimden ve ailemden bahsetmek istiyorum. İç Anadolu’da, muhafazakar bir ailede doğdum. Bir ablam ve küçük kız kardeşim var. Çok küçükken bile etek, şort giymeme izin yoktu. Kabe maketi yaptırıp bizi etrafında döndürdükleri saçma sapan bir anaokulu ve ardından aynı yerin ilkokuluna gidiyordum. Ben küçükken her zaman büyüyünce aynı annem ve diğer akrabalarım gibi başörtülü olacağım diye düşünerek büyüdüm. Çünkü etrafımdaki bütün yetişkin kadınlar baş örtülüydü. Kapanacaktım çünkü kafamda bundan başka bir seçenek yoktu. Seçenek var mı diye düşünmemiştim bile. Ve ailelerimizin birbirini tanıdığı en yakın arkadaşımın 9 yaşında kapanmasıyla ben de 9 yaşında kapandım. Babamın bana sarılıp beni öptüğünü hatırlıyorum. Mutlu olmuştum. Annem bu isteğimi sevinçle karşıladı. Alışveriş yaptık, bana çeşit çeşit şal ve kıyafetler aldık. Kendi isteğimle kapanmış gibi gözüksem de o yaşımda bu kararı kendim düşünüp, analiz ederek vermem imkansızdı. Neyin ne olduğunu, neler getireceğini kavrayamayacak bir yaştaydım. Bir ay akrabalarımdan övgüler ve iltifatlar aldım. Benim gibi sürekli geri plana atılan ve ilgi gösterilmeyen bir çocuk için harikaydı tabii bu. Ama sonunda bu dönem bitti. Bir yıl sonra 10-11 yaşlarımda dini sorgulamaya başladım. Ama sürekli bu düşünceleri bastırmaya çalışıyordum çünkü bu yasaktı, günahtı. Ben günahlarla dolu iğrenç biriydim zaten. Küçüklüğümden beri yönelimimin farkındaydım ve herkes benim gibi sanıyordum. Herkesin herkesi sevebildiğini düşünüyordum. Ama bunun böyle olmadığını ilk okulda muhafazakar ve yobaz öğretmenlerimden öğrenmiştim. Bu düşüncelerin yasak ve sapıkça olduğunu, böyle düşünen herkesin cehenneme gideceğini söylemişlerdi. Yani zaten cehennemde yanacakken, dini sorgulayarak daha fazla yanmak istemiyordum. Ama zamanla sorularım galip geldi ve ben din hakkında bulabildiğim her kitabı okudum. Ve okudukça daha doğru kaynaklara ulaştım. Kuran’ı defalarca iniş sırasına göre okudum. Ve 12 yaşında artık inanmadığıma karar verdim. Tanrı vardı, ama onların söylediği kadar acımasız ve adaletsiz olamazdı. Bir kadına ilgi duymamı o sağlamışsa, neden beni bunun için cezalandıracaktı ki? Sonsuz merhameti olan Tanrı neden bunu yapacaktı?
13 yaşımda açılmayı düşünüyordum. Ama okulda gördüğüm zorbalık ve ailemin baskılarından dolayı ne açılabildim, ne de bunu herhangi birine söyleyebildim. Sonra liseye geçme zamanım geldi. Çok çalışmama rağmen baskı yüzünden hedeflediğim puanı alamadım. Çevrem için bu puan gayet iyi bir puandı ama ben şehir dışında okumak istiyordum. Ve bunun ancak çok çok iyi bir okulu kazanmamla olacağını biliyordum. Olmadı. Babam eğitime önem veren biri olduğu için beni özel bir okula yazdırmak istedi. Ben de olur dedim. Ve sonuç olarak okula kaydoldum. Ama ilk sene hiç okula gitmedim, pandemi yüzünden. Kendimle baş başa kaldığım zamanda kendimle ilgili çok şey öğrendim, keşfettim. Yönelimim, cinsiyetim, dinim, ahlaki değerlerim ve beni ben yapan şeyleri fark ettim. Bu süreçte arkadaşlarımdan kopmuştum. Sadece biriyle konuşuyordum. Ona da içimdekileri tam olarak anlatamıyordum çünkü o da başörtülü bir kızdı ve ailesi benimki gibi muhafazakardı. Beni anlamayacağını düşünüyordum. Tek başımaydım. Ağır ve şu an bile hala devam eden uzun bir depresyona girmiştim. Derslerim kötüye gitmeye başladı, bütün gün sadece yatmak istiyordum ama evde bir iki saat fazladan uyumama bile izin verilmiyordu. Uyku sorunum iyice berbat hale geldi. Online derslerin teneffüslerinde 10 dk. kafamı koyuyordum. Bazı gecelerde bir iki saat uyuyordum. Eski bir arkadaşım dışında kimseyle konuşmuyordum. Çünkü insanların bana başörtümden dolayı yapıştırdıkları etiketler beni rahatsız ediyordu. Yeme bozukluğu geliştirdim. Çok iğrenç ve asla hatırlamak istemediğim bir dönemdi. Evdeki baskıcı ve huzursuz ortam, ailemin kavgaları, dinle iyice kafayı bozmuş ve bizi de zorlayan annem, okul, insanlar, yeme bozukluğum ve depresyonum birleşince intihar girişiminde bulundum. Başarısız oldum. Kimseye söylemeden kendimi iyileştirdim. Bu dönemde ailemin baskısı iyice arttı. Ve psikolojik yardıma ihtiyacım olduğunu kendi içimde kabul edip anneme bunu söyledim. Neredeyse bir yıl beni asla dinlemedi. Tamam bakacağım, bulacağım diye geçti. En sonunda devlet hastanesinde bir psikolog buldu. Kendisi hemşire. Ve o psikolog da tanıdığı biri. Önce istemesem de bu tek şansımdı. Gittim, konuştum. Dümdüz bir suratla bana asla bakmayan sürekli not alan bir kadındı. Kadına hiç güvenmediğim için asıl sıkıntılarımdan bahsetmedim ilk seansta. Genel geçer şeyler anlattım. Benimle konuşmasından sonra yarım saat kadar ailemle tek görüştü ve eve giderken araba babam anlattığım şeyler hakkında tavsiye veriyordu. Hayal kırıklığına uğramıştım. Bana sosyalleşmemi söyledi ve bir daha da gitmedim ona. Ama tabi sorunlarım çözülmedi. Kendime bir yıl verdim. Bir yıl boyunca intihar etmeyecektim ve eğer bir yıl sonra hala aynıysam, o zaman yapacaktım.
Yazın açılmak istediğimi söyledim. Annem kıyameti kopardı. Benimle konuşmadı. Yüzüme bakmadı. Evde ben yokmuşum gibi davrandı. Bana tabak bile koymuyordu sofrada. Babam herhangi bir yorum yapmadı. Bu beni oldukça sevindirdi.
Akşam saatlerinde ablamın isteğiyle dondurma yemek için dışarı çıktık. Babam yoktu. O gün ilk defa saçlarım açık dışarı çıkmıştım. Ama ceketimin kapüşonunu uzun süre indiremedim. En son etrafta kimsenin olmadığını gördüğüm bir anda, kapüşonumu çıkardım, saçlarımı çözdüm. Belime kadar olan saçlarım hafif yaz rüzgarıyla dans ediyordu. Hayatımda hiç bu kadar özgür hissetmediğimi düşünmüştüm o an. Mükemmel bir histi. Yapmıştım, 15 yaşında başarmıştım. Ama bu özgürlüğüm kısa sürdü. Eve gidince annemin baskısı daha çok arttı. Ve ben dayanamayıp başörtü takmaya devam ettim.
10.sınıfa başladım. Okula gidiyordum. Başımdaki görüşlerimle hiç uyuşmayan örtüyü taşımak zorunda olmak iğrenç hissettiriyordu. Her an insanların benim hakkımda ne düşüneceği konusunda endişeleniyordum. Yeme bozukluğum ve psikolojim iyice kötüye gidiyordu. Ailemle sorunlarım çok artmıştı. İlk dönem biriyle tanıştım. Bizim okulda, bizim sınıftaydı. Onu ilk gördüğüm zaman ona bir yakınlık hissetmiştim. Ama onunla konuşmaya çekiniyordum çünkü başımdaki örtü yüzünden beni yargılayacağını biliyordum. Neyse bir süre sonra arkadaş olduk. Başka arkadaşlar da edindim. Onların da desteği ile açılmaya karar verdim. İkinci dönemin ilk günü evden çıkmak üzereyken anneme “anne ben açılıyorum, haberin olsun” dedim ve evden çıktım. Annem o an karşı çıktı ama evden öyle çıkmama engel olamadı. Ondan sonrası benim için zor ama çok daha özgür olduğum bir dönemdi. İyi ki o gün o kararı vermişim. İyi ki o cesareti gösterebilmişim.
Şu an 17 yaşındayım. Mental olarak çok daha iyi bir yerdeyim. Açıldım. Saçlarım özgürce rüzgarda dans edebiliyor. Saçlarımı kestim, şimdi tekrar uzatıyorum. Kendimi çok geliştirdim. Kendimi sevmeyi öğrendim ve hala öğreniyorum. Yönelimimi kabullendim. Cinsiyetimi kabullendim. Mutlu olduğum bir ilişkim var. Ailem hiçbirini bilmiyor tabi. Annem “kadınlar açık giyiniyorsa taciz edilmeye ses çıkarmayacak” diye düşünen biri. Yönelim, cinsiyet, din ve ilişki konusunu öğrenseler beni gerçekten öldürürler. Bilmeleri gerekmiyor ve öğrenmeyecekler. En azından ekonomik olarak tamamen özgür olana kadar. Başındaki örtüden ve baskıdan boğulan küçük bir çocukken şimdi saçlarımı istediği gibi açan bir gencim. Hala tamamen özgür değilim. Ailem kıyafetime, görüşlerime karışmaya çalışıyor. Ama bu da bir gün bitecek. Özgür olacağım. İstediğim gibi yaşayacağım. Artık hayallerim var. İnanıyorum ve gerçekleşeceğini biliyorum.
Sanırım biraz uzun oldu. Ama bahsetmek istediğim çok şey vardı. Bu siteyi iki sene önce keşfetmiştim. Bir çok defa yazı yazsam da hiç gönderemedim. Cesaretim olmadı. Ama şu an bunu okuyorsunuz. Umudunuzu kaybetmeyin. Eğer yaşamınız ve eğitim hakkınız elinizden alınabilecekse, bekleyin. Biliyorum çok zor. Çıkmazda gibi hissediyorsunuz. Ama bir sonu var. Ekonomik olarak özgür olmak için çalışın. Size baskı kuranlardan uzaklaşmaya çalışın. Herkesin özgür olmaya hakkı var. Eğer konuşacak birine ihtiyaç duyuyorsanız bana yazın.
“Hayatımda hiç bu kadar özgür hissetmediğimi düşünmüştüm o an” için 2 yanıt
[…] Merhaba. Ben A. Bu benim ikinci mektubum. İlkinde açılma hikayemi yazmıştım. Okumak isterseniz linkhttps://yalnizyurumeyeceksin.com/2023/08/03/hayatimda-hic-bu-kadar-ozgur-hissetmedigimi-dusunmustum-… […]
Iki mektubunu da okudum ve senle yaşadığımız sehler çok benzer, bende korona döneminde o sıkıntıları yaşadım, intihara kalkıştım , depresyon, uyku bozukluğu, yeme bozukluğu vs.vs. ama senin adına en azından acildigin için sevindim çünkü ben hala acilamiuorum. Ve ikinci mektubunda demişsin ki üniversiteye gitsem nasıl okicam. Bişey soylimmi sana ? Üniversiteye gittikten sonra emin ol her şey daha iyi olur ailenin yanında kaldığın doneme kıyasla çünkü part time çalışırsın hem çoğu öğrenci de oart time çalışıyor. Ailenin yanında kalırsan daha kötü olur, ve eğer istediğin yeri yazmana izjn vermezlerse çok ciddiyim kaç . Bende aynı durumda olduğum için biliyorum ve anlıyorum hatta bende mektup göndermiştim başlığı şöyle ” ben bir bireyim kimse benden sorjmlu değil” istersen okuyabilirsin.
Ve sende istediğin zaman yazabilirsin konusabilirsin bana , bide ikinci mektupta kendini yalnız hissettiğini söylemişsin ya , bende aynı şekil ve aslında bunun nedeni en başından beri bir ailemizin olmaması ve yalnız olmamız ztn.