Esenlikler, kız kardeşlerim. Hepimiz benzer acılar hissettik, özgürlüğümüzü henüz kıymetini bilemeden kaybettik. 6. sınıftayken henüz hiçbir şeyin farkında değilken ebeveynlerimin beni daha çok sevmesi için başörtüsü taktım. Okulda başarılıydım, saygılıydım, kibardım, dürüsttüm, kimseye zararı olmayan kendi halinde bir kız çocuğuydum. Yine de sevilmek ve fark edilmek için bunlar yeterli olmuyordu bazıları için. Ortaokulda gördüğüm zorbalık beni yıpratmadı çünkü fikirlerini önemsediğim insan sadece annemdi. Liseye geçtiğimde sorgulamaya başladım ve tanrı kavramından nefret ettim. Tüm hayatımı adadığım uğrunda acılar çektiğim tanrı bu muydu gerçekten? Sonsuz merhametli tanrılardan daha merhametliydim ben.
Dinden çıkmam uzun sürmedi. Açılma fikri işte böylece zihnime yerleşti. 10. sınıfın yaz tatilinde anneme söyledim, hayatıma karışmayacağını söylüyordu ama bir yerlere örtümü takmadan çıkmaya karar verdiğimde üzülüyordu, cesaretimi kıracak şeyler söylüyordu. Uzun bir süre annemin manipülasyonlarının etkisinde kalmıştım. O küçücük kız çocuğu hiç değişmemişti, annesinin onu sevmesi için fedakarlıklar yapmaya devam ediyordu. Bu durumuma üzülmüyorum çünkü bir gün kurtulacağımı biliyorum. Artık dürüst bir kız değilim, insanlara müslüman olduğunu söyleyen bir yalancıyım. İnsanları sevdiğini söyleyen ama onlardan tiksinen biriyim. Öfkeliyim. En çok da bütün bu kötülükleri engelleme gücüne sahip olduğu halde kenardan izlemeyi tercih eden, kötüleri yargılama işini diğer kötülere bırakan tanrılara kızgınım. Kız kardeşlerim için hiçbirini affetmeyeceğim. Hepinizi seviyorum, özgürlüğünüz için çalışın güzellerim.