Kendimden mi vazgeçmeliyim ailemden mi bilmiyorum

Kendimi çok çaresiz hissediyorum. Belki de hayatımın en zor kararını verme dönemindeyim ama süreç beni o kadar yıprattı ki cesaret göstermeye hevesim kaldı mı bilmiyorum. Ben küçüklüğümden beri baskıcı bir ailede büyüdüm. Öyle ki daha minicikken bile erkeklerle oyun oynayamazdım. Şu an düşününce bunun arkasındaki düşünce midemi bulandırıyor. Anlatacağım çok şey var aslında. Bu kadar eskiye inmeyelim. Liseye geçmeden önce başörtüsü taktım. Hiçbir zaman istemedim bunu yapmak ama son dönemlerde artık kıyafetimi beğenmeyip evde bıraktıkları oluyordu. Ya zaten 6. Sınıftan itibaren kısa kollu giymem de yasaklanmıştı. Arkadaşlarım bu sıcakta neden uzun kollu giyiyorsun dediklerinde “Kollarımı saklamak için.” diyodum ve yine başörtüsü takmaya başlayınca soran herkese “Evet kendi isteğimle kapandım.” diyodum. Karşı çıkacak gücüm yoktu. Kendimle bile zor konuştum bu konuyu. Ne zaman gelecek hayali kursam başım açıktı. Bu normal giden süreçte mümkün olmayacağı için hayallerimde hep ailemin başına bir şeyler geliyordu ve yalnız kalıyordum. Ancak bu şekilde özgür olabilirim diğer türlüsü söz konusu bile olamaz gibi geliyordu.

Lise sonda karar verdim kendime yeni bir hayat kuracağım. Bir yandan derslerime çalışacağım. Bir yandan da para kazanınca diye düşündüm. Evden kaçtığım gün başımı açtım. 4 yıldır uğraştığım üstüme yapışan sosyal anksiyetem bir anda yok oldu. Kendimi hiç garipsemedim, utanmadım. O kadar huzurlu birkaç saatti ki hiçbir şeye değişmem bu özgürlük hissini. O akşam benimle iletişime geçtiler. Annem çok kötü olmuş zaten hassas birisi. Ablam mesaj attı “Tamam yeter ki gel, ne istersen öyle olsun.” diye. Anneme kıyamadığım için geri döndüm. Ablam başımı açık görünce “Başını açmak istiyorsan aç, eve gelince kapat. Babamın kabul edebileceği bir şey değil bu.” dedi. Annem o sırada bile asla kabul edemedi. Açıkça açılmak istediğimi söylememe rağmen “Hayır ya o sadece tanınmamak için başını açtı. Başını açmak istemiyor.” dedi. Ne zaman konu açılsa da ya hakkını helal etmezdi ya da geçiştirdi. İşte bir kaç ay sonra üniversiteye başladım hayatımın en güzel zamanlarını yaşadım. İstediğim gibi giyiniyordum. İlk defa geceleri dışarı çıkabiliyordum ama bunların hiçbirini sanıldığı gibi kendimi göstermek için yapmadım. Ben ne ile mutluysam onu yaptım. Çok huzurlu geçen birkaç aydı. Herkesin çoktan yaşadığı sıradan şeyleri heyecanla yeni yeni deneyimlediğim güzel günlerdi ama uzun sürmedi.

Hayatıma biri girdi bir yerden sonra onu istemediğim için aileme açıldığımı anlatmakla tehdit etti beni. Ondan hiçbir zaman korkmadım aksine sesim çok gür çıkıyordu ama kapatıp şimdi babanı arayacağım diyince susmak zorundaydım. Çünkü ondan korkmuyordum ama babam eve geldiğinde alnımı öpmezse diye çok korkuyordum. Aylarca özgürlüğümden keyif alamayacağım kadar psikolojik şiddet uyguladı bana. Sonunda aradı ailemi. Annem bu olaylardan sonra hastalandı. Babam bu çocuk takıntılı diyip inanmadı dediklerine. Annem dediği her şeye inanıyordu ve durumu iyi değildi. Kendimi çok suçlu hissettim. Bir ay boyunca sınav dönemimdi. Hep kütüphanedeydim ama birkaç dakika bile odaklanmak çok zordu. Ağlamadığım gün yoktu ve bu yaşıma kadar en belirgin özelliğim her durumla dalga geçip neşeli kalmamdır. Her şey bitti, eve geldim. Annem için çok suçlu hissediyordum kendimi. Sürekli onu iyi etmek için uğraşıyordum, ilaçlar yapıyordum. Hastalığın sebebi hep stres olduğu için ben gidince biraz daha iyi olmuştu.

Benim üniversiteye dönmeme bir gün kala bu çocuk babama bir sürü fotoğraf attı. Okul sitesinde yayınlanan normal fotoğraflarım. Baya bir tartıştık. Gerçi ben ağzımı tek kelime açamıyordum. Kendimi suçlu hissediyordum ama çevremdeki herkesin yaptığından fazla hiçbir şey yapmıyorum. Bu olay birkaç hafta önce oldu. Okula gitmeme izin verilmiyor. Zaten biletim direkt iptal edildi. Okul kaydımı silmeye çalıştılar olmadı hala duruyor ve arkadaşlarım devamsızlıktan kalmamam için yoklama kağıdında adımı yazıyor. Daha önceden evden kaçtığımdan yine olmasını engellemek için kyk bursumu iptal ettiler ve beni evde yalnız bırakmamaya çalışıyorlar. Her türlü iki hafta içinde okula gitmem lazım çünkü sınavlar başlıyor. Dönemim uzasın istemiyorum. Aynı zamanda hayatı kaçırmak istemiyorum. Bir yandan evde de çok mutsuzum, sürekli ağlıyorum. Babam zaten yüzümü görmek istemediği için yemeği bile herkesten sonra yiyordum ve evet artık babam eve geldiğinde alnımı öpmüyor…

Geçen gün annemle konuşuyoruz ben çok zengin olacaktım planlarım vardı diyorum “Orospuluk mu yapacaktın?” diyor. Ailenin gözünde saygın kalmayınca artık evde de kalmak istemiyorsun. Bir iki haftaya abim evden gidince istersem kaçabilirim evden ama bakınca ailem benim için çok tanıdık. Onları bu şekilde bırakmak çok zor. Annem zaten çok hassas biri hala hasta ve en ufak olayda daha kötü oluyor. Babam her gün kendine kızıyor “Ben nasıl bir adamım ki kızımı uzaklara gönderdim.” diye. Herkes mutsuz ve benim yüzümden. Bir yanım onları üzmek istemiyor, bir yanım da ben onları düşünürken benim ne hissettiğimi umursamıyor oluşlarına kızgın. Kendimden mi vazgeçmeliyim ailemden mi bilmiyorum.

Comments (3)

  1. özellikle ilk paragraf tamamen benim yaşadıklarımla aynı. küçüklüğümden beri açık kıyafetler giydirmedi annem bana ortaokul sondayken de kapanmıştım. herkes sorduğunda ben de kendi isteğimle kapandığımı söyleyip kendimi de buna inandırıyordum ama aslında öyle olmuyor işte. küçüklükten beri öyle dolduruyorlar ki kafasını insanın, ister istemez zorunda hissediyor.

    ben geçen yıl açıldım. annem dışında kimse bu fikrime karşı çıkmadığı için seninkine nispeten daha kolay bir süreçti aslında. yine de hikayeni okudukça çaresizliğini çok iyi hissedebildim. eğer bu psikolojik şiddet fiziksele dönüşmeyecekse kendini bu hayata mahkum etmemelisin. bazen bencil olmak gerekiyor. canım dediğin insanlara bile bencilliği hak ediyor çünkü hayat akıp geçiyor. eğitiminin elinden alınmaya çalışılması kesinlikle katlanılması gereken bir şey değil. lütfen pes etme.

    umarım geçen yılların acısını çıkarabileceğin güzel ve uzun bir ömrün olur.

  2. Herkesin mutsuz olma sebebi sen değilsin; kendileri. Kendi doğrularına uymayan şeylerden anlamsızca ve son derece abartılı bir şekilde kahroluyorlar, senin bir birey ve kendi kararlarını verebilecek bir yetişkin olduğunun kabulünden uzaklar, kendi bedenlerinin uzantıları gibi davranıyorlar sana.

    Senin duygu ve düşüncelerinin umursanması bir kenarda dursun, suçlu hissettiriliyorsun. Tatlım, hiç bir suçun yok oysa ki. Baş örtüsü takmak istememek; bir suç değil asla. Annen ve baban üzülüp kahrolduklarında eğer kendini suçlu hissedersen hemen şunu hatırla; sırf lanet olası saçını açtın diye senin okul hayatını sonlandırıyorlar! Senin istikbalin? Senin hayallerin? Bu hareket nasıl senin iyiliğin için olabilir?

    Bunları hatırlat kendine.

    Bizler, evrimsel olarak anne babamıza olan sevgi ve bağlılıkla doğuyoruz. Büyüdüğümüz süreç boyunca da onların sevgisine ihtiyaç duyarız; onların kabulü için çabalarız hep. Bilinç altımızda hep bu vardır. Onlar da bunu iyi bilirler. Kendi istediklerini yaptırmak, kendi istedikleri gibi yaşaman için manipülasyonlar döner. Annelerde tansiyon, babalarda kalp vardır bu yüzden dikkatli olmalıyız hep.

    Senin anlattıklarında da aynı örüntüyü gördüm. Annen hassas ve hastalanıyor sen normal genç kız gibi davrandın diye. Baban seni anlından öpmeyerek cezalandırıyor. Ve başarılı oluyorlar sen kendini suçlu hissettiğine göre.

    Açıkçası annenin söylediğinden de çok rahatsız oldum. Sen hayallerinden bahsederken “orospu mu olacaktın” demesi… Bunlar çok kırıcı, çok düşürücü, çok can yakıcı, çok iz bırakıcı…

    Lütfen güçlü ol. Lütfen psikoloji okumaları yap. Lütfen ne yap et; okula geri dön. İnan bana güç aslında sende. Senin yapabileceklerinden o kadar korkuyorlar ki; seni hastalıklarla, sevgi göstermemekle tehdit ediyorlar.

    Aileden vazgeçmek diye bir şey yoktur zaten; onları silemezsin ama mesafe koyabilirsin. Fakat kendinden vazgeçmek vardır… Hayat kendin olmayarak geçmez; geçemez.

  3. askim lütfen kendini hiçbir şey için SAKINN suçlama bende seninle çok benzer süreçlerden geçiyorum ve seni anlıyorum. inanıyorum sana bir yolunu bulup evden kaçıp yoluna devam edeceksin. sana küçük naçizane bir tavsiyem var bence ailenle arana biraz mesafe koymalısın. mesafe girerse araya onlarda sakinleşip neyin ne olduğunun belki (umarim) farkına varırlar. hem günün sonunda sen hala onların cocugusun 1 ay sonra da olsa 1 yıl sonra da olsa onlar artık bu durumu kabullenmek zorunda kalacaklar ve seni silemezler hayatların sırf sen onların istediği biçimde yasamiyorsun diye. kendine çok dikkat et ben sana inanıyorum bu yükün altında kalkabilirsin umarım bende kalkabilirim. unutma sen yanlış bir şey yapmıyorsun sadece yapmak istediğin şeyleri yapıyorsun ve bu seni kötü yanlış ya da suçlu yapmaz. kendine coookk dikkat et 💖 ve beni haberdar et lütfen

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir