Merhaba kızlarım. Kendi hikayemi anlatmak istiyorum. Ben de lise birinci sınıfa geçmeden önce saçlarımı deli gibi uzatmak istiyordum. Sırf iki tane örgü yapabilmek için uzatmıştım da. Okulun ilk günü, ben aynada saçımı yaparken başörtüsü getirdiler. Bunu takmazsam okul hayatım bitecekti, öyle söylediler. Hayatım boyunca zaten hep baskı içinde yaşadım. Tabii kapanınca asosyallik, özgüvensizlik ardı ardına geldi. Küçüklüğümden beri spor, dans, müzik benim için çok güzeldi, çok severdim. Kapalılığı severim ama benim için şu an uygun değil, çünkü çocukluğumu elimden almışlardı. Kendime takıntılılıktan kusmalara, hatta 2 yıl boyunca yeme bozukluğu ile uğraştım. Tamamen çökmüştüm. 10. sınıfta anneme daha konuyu açmadan bana bağırışlarını izledim. Ama nasıl ağlıyorum her gece anlatamam, o kadar psikolojim çökmüştü ki pandemi dönemiydi bir de. Herkes maskesini yavaş yavaş açmaya başlarken ben bir yıl daha takmaya devam ettim. Kendimden nefret ediyordum, dışarı çıkmıyordum. Yeme bozukluğundan dolayı sürekli bayılıyordum. Doktorlar psikolojik diyordu ama ailem “kendin yapıyorsun” diyordu.
12. sınıfa gitmeden önce açılma videoları izledim. Bu sayfayı her gün okuyordum ve şunu fark ettim; açılan herkes belli süre acı çekmiş, sonrası aileleri alışmış. Ucunda ölüm yoksa ben neden yapmıyorum dedim. Ablamla konuştum, zaten o hep destek veriyordu. Anneme bir kere daha dedim, bu sefer ben açılıyorum dedim. Tabii kavgalar üst üste. “Baban duyarsa ne olur, abin duyarsa ne olur hiç düşünmedin mi?” diye. Sanki onlar dört dörtlük Müslümanmış gibi. Bir gün antrenmana giderken şapka takarak gitmeyi denedim. Kavga çıktı, beni antrenmana göndermedi annem. Babam sormuş, ne oldu diye anlatmış annem. Babam geldi akşamına, benimle konuştu. Hayatımda ilk defa babam benimle konuştu ama nasıl ağlıyorum, açılmak istememden dolayı değil, babamla hayatım boyunca hiç doğru düzgün sohbetimiz yok. Ve ilk sohbette bile beni çok kırıyor. “Açılmayacaksın” dedi. “Bize yakışmaz, dinde bu yok” dedi. Kusura bakma baba ama dinde karısı aldatan erkeğe de yer yok.
1. sınıfa 1 ay kala kafama göre açık çıktım. Önce gizli gizli açıldım, onu da annemin gözlerine soka soka yaptım. “Dışarıda başımı açıyorum” dedim. Beni 1 ay dışarı bırakmadı. Her Allah’ın günü ağlıyorum, bakkal bile yasaktı. 12. sınıfa başladım, aynı şekilde açık gidersem alacağını söyledi ama yılmadım. Bu sefer “alın” dedim ama babamın haberi yok. Okulun ilk günü sürekli kapıya bakıp duruyordum korkudan, ya gerçekten okuldan alırsa diye. Ama bir şey olmadı. Babam dördüncü ayda öğrendi, üzerime sıcak çaydanlığı fırlatacak gibi oldu ama fırlatmadı. Kızdı, bağırdı, çağırdı ama sustum, sadece sustum ve devam ettim. Şu an yaklaşık 8 aydır açığım sanırım ve yavaş yavaş unutuluyor gibi. Hâlâ “kapanmazsan üniversite okumazsın” diyorlar ama bilmiyorum. İleride inşallah zaten kapanmayı düşünüyorum ama yine de yılmayı düşünmüyorum.
Kısa kesmek istedim, daha bir çok psikolojik baskıları vardı da anlatmak istemedim. Açıldığım zaman bu hesabın bir postu çıktı karşıma, kendi kendime “bir aralar burada başaran kişilerin hikayesini okuyup ağlıyordum, ben asla başaramayacağım” diye o kadar garibime geldi ki. Artık ben açığım. O başıma değen ilk rüzgar anlatılamaz bir tarif gerçekten. Size diyebileceğim tek şey var kızlar: Ucunda ölüm yoksa yapın lütfen. Ne olursa olsun bir şekilde yapın. Hayat sizin hayatınız, başkası gibi yaşamayın ve asla korkmayın lütfen.