Her iki zıtlığı da içimde yaşıyorum

Karar vermek zorunda olmak istemiyorum. 16 yaşında kısmen kendi isteğimle tesettüre girdim. Ailem kendi içerisinde muhafazakar sayılacak ama baskının minimum olduğu bir aile. 2 ablam var ve tesettürlü olmayı sadece ben seçtim ve ailemin gözünde bu beni hep iyi çocuk yaptı. Başta her şey iyiydi, “Niye kapandın, daha küçüksün.” diyenlere tesettürümü savunabiliyordum, gerçi üstüne çok da düşünmüyordum.

Gittikçe kendi içimde kendimi tanıyamamaya başladım, sürekli başkaları gibi olmak, başkaları gibi görünmek veya görünmemek istiyorum.

Hayatım her geçiş evresinde kafamın içinde “Yapacaksan şimdi tam fırsatı.” sesleri varken ben “Hayır, senin sorunun tesettürünle değil kilonla, hayır yüzündeki lekelerden dolayı, hayır sosyal çevren…”

Kilo verdim, tedavi oldum, sosyalleştim, sosyal çevremi değiştirdim ama içimdeki ses hala konuşuyor. Ben içinde bulunduğum bedene kendimi çok uzak hissediyorum. Bu temsiliyeti kaldıramıyor, bu sorumluluğu taşıyamıyorum. Başka bir nedeni yok. Ne dinden uzaklaştım ne de imanımdan. Ama burada kaldıkça kendimden uzaklaşıyorum. Daha bunda zorlanırken diğer ibadetlerim için kendimi zorlayamıyorum.

Kendi kendime kaldığım her an kafamda bu sorguyu yapıyorum: Bunu istiyor muyum? Yapacak mıyım? Neden istiyorum? Başkalarının düşünceleri önemli mi? Annem ne der? Eskisi gibi olacak mı her şey, cesaretli miyim?…

Ben karar vermeyi sevmiyorum. Hayatın akışında olmayı seviyorum ama şimdi bu kararı vermezsem bir daha hayatın akışında olamamaktan korkuyorum. İçimdeki sesi susturamamaktan korkuyorum. Aynı zamanda pişman olmaktan, her iki zıtlığı da içimde yaşıyorum. Tesettürümü seviyorum ama onunla kalırsam asla ben olamayacakmışım gibi hissediyorum. Bunu bu kadar ertelediğim için de kendime kızıyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir