İçimdeki anlaşılma ihtiyacının sonucu bu satırlar. Baskılarla geçen onca yıldan sonra ilk defa bir kısmını anlatmak istiyorum. Dört çocuklu bir ailenin tek kız çocuğu olarak büyüdüm, onların aksine eğitim hayatımda başarılıydım. Zaten “Eğer iyi bir lise kazanmazsan okumazsın, okula gidip k*şar mı olacaksın?” lafı bir kere aklıma yer etmişti. Liseye geçeceğim yaz saçlarımı yapmaya özendim, yaşadığımız yer dışında bir lise kazanmıştım.
Benim saçlarımı yaptığımı ve uzakta bir lise kazandığımı gören abim o*ospu olacağımı düşünerek saçlarımı yapmamı yasakladı ve derhal kapanmam konusunda beni tehdit ederek eğer kötü işler yaparsam okuduğum yere gelip kolumu bacağımı kırıp beni eve kilitleyeceğini söyledi.
Şu zaman olsa asla bu tehditleri umursamazdım ama daha 14 yaşındaki ben o kadar savunmasızdım ki hep bu tehditlerin korkusuyla gelmiştim o yaşa. Sadece ağlayarak “İstemiyorum kapanmak.” dediğimi hatırlıyorum ama o kadar hakaret etti ki ve en acısı annem de onu destekledi. Çünkü başı açık herkes “Namussuzdu.” bizim gözümüzde.
Ailedeki tek dayanağım annemdi, iyi kötü de olsa bizimle ilgilendirdi, babam kadar kopuk değildi ilişkimiz. Bütün çocukluğum ve gençliğim onu mutlu ve memnun etmeye çalışmakla geçtiği için anneme sığındım. “Lütfen anne,” dedim, “Ben yine düzgün biri olurum, namazımı da kılarım, ama şimdi kapanmak istemiyorum.” dedim ama kabul etmedi. “Hayır,” dedi “Abin de öyle söyledi, kapanacaksın.”
Günler boyunca içim içimi yedi, baktım annem tepkisini değiştirmiyor, “Hadi bana iki tane şal alalım anne, kapanacağım ben.” dedim. Baktım o mutlu oluyor, tamam dedim, doğru yoldayım. O gün aynanın karşısında şalımı yaparken kendime bakıp bu kim diye ağladığımı söylemedim anneme tabii.
Tam 11 yıldır o örtüyü taşıyorum, onlardan intikam alır gibi alkol de içtim, sigara da içtim, erkeklerle de takıldım, dar da giydim ama içim hiçbir zaman soğumadı ve o örtüyü çıkarıp atmaya gücüm yetmedi. Şimdi küçük bir ilçeye atandım geldim ama çalıştığım kurumdaki insanlar çok dar görüşlü ve yobazlar. Her gün açılmak için kaç tane plan yapsam da şimdi de buradaki insanlar için sürdürüyorum bu mahkumiyeti.
Abimin hayatıma yaptıklarının silinmez hatırası gibi kaldı bu başörtüsü, o kadar özgüvensiz ve acizim ki dışardaki insanlardan bile korkuyorum, “Acaba ne derler?” diye. Bir kere olsun kendimi seçemiyorum, günden güne daha çok boğuluyorum. Her şeye geç kalmış gibi hissediyorum, umarım bu mahkumiyeti bir gün bitirebilirim.