Merhaba. Buraya yıllardır uğramıyordum. Kendimi tetiklememek için. Ama zamanı geldi. Ben Müzikle ilgileniyorum ama ailem buna da çok karşı. bu yazının, O merdivenlerden ilk defa saçım açık iniyordum, hiç olmadığım kadar mutluydum. ve “Kime kendini beğendirmek için açılıyorsun, ha?” bu yazının yazarıyım. Bulmak için biraz uğraşmam gerekti, sırasıyla sorunu fark edişim, ümit edişim ve ümidi kesmeye yakın olduğum zamanlarda yazdığım 3 yazı.
Çok üzgünüm, 9. sınıfa giden halim için çok üzgünüm. Bir şeylerin değişebileceğini sanan o halim için çok üzgünüm. Ama daha önce de söylediğim gibi, ben korkak biriyim. Cesaretsizim. Yapamadım. 18 yaşındayım, 3 ay sonra 19 olacağım. Hala başaramadım. Hala bu benim hayatım diyemedim, hala içimde tutuyorum. Artık inanmıyorum bu dine. Artık sevmiyorum annemi, babamı. Ama korkuyorum işte.
Göreceğim şiddetten korkuyorum, eğitim hakkımın elimden alınmasından korkuyorum, en çok da sanki mümkünmüş gibi benden daha çok nefret etmelerinden korkuyorum. Beni hiç anlamayacaklar, beni hiç bilmeyecekler. Kızlarının kim olduğunu hiç bilmeyecekler. Kızlarının ne ile savaştığını, onlar yüzünden neler yaşadığını bilmeyecekler. Üzgünüm, kendim için çok üzgünüm. Keşke biraz cesaretim olsa, keşke.
Geçmişte çok daha iyimsermişim ya, 18’e gelince işe gönderirler falan demişim :Dd Ona bile izin vermiyor babam, erkeklerle aynı ortamda çalışamazmışım. Kadın fitness salonuna gidemiyorum, kamera varmıştır diye. Garip, çok garip.
Hiç böyle hayal etmemiştik değil mi küçük ben? Bir gün olsun cesaret ederim, başörtümü çıkarırım sanmıştık değil mi? Yapamadım. Çok bastırdılar, özür dilerim. Ağzımı her açtığımda susturdular. Şiddet de gördüm, daha çok korktum. Çok güçsüzüm. Ben olamıyorum güçlü, anladım. O zaman bunun bedeli bu esaret.
Size konuyla alakalı, benim hayatımı derinden etkileyen ve bana hissettirdiği onca şeye rağmen, onun için bile yapamadığım için kendimden nefret etmeye başladığım kişiyi anlatacağım. Kendisiyle internet üzerinden tanıştım, bu çağda ve bu yaşta oldukça normal bir tanışma bence ahahah. Tanıştık, sadece 5 gün konuştuk. Ama her gün saat akşam 7’den 2’ye kadar, aralıksız konuşuyorduk. Resmen ruh eşimdi. Beni gerçekten anlıyordu, daha önce kimsenin beni anlamadığı kadar. Çok zekiydi, çok komikti, harika bir insandı. Onunla konuştuğum bir saniye bile canım sıkılmadı, gerçekten çok huzurlu biriydi.
Bir daha onun gibi biriyle tanışacağımı sanmıyorum, bu kadar uyumlu olacağım harika bir insan daha çıkar mı karşıma? Ruh eşim falan diyorum ben bir de bir erkeğe, inanamıyorum. Tüm ön yargılarımı yıkan çok özel biriydi. İyi ki vardı, 5 gün de olsa benim kalbime çok iyi gelmişti. Çok güldürüyordu beni, apayrıydı ya. Neyse, ona olan duygularım anlat anlat bitmez. Fakat 5 günün sonunda onunla konuşmayı kesmek zorunda kaldım. Çünkü aynı şehirde yaşıyorduk ve hemen olmasa da bir iki hafta içinde buluşmak isteyecekti. Buluşamazdım.
Çünkü internette gerçek ismimle değil, başka bir isimle açık fotoğraflarımı kullandığım bir hesabım var. Ve onunla da o hesaptan tanıştım. Ve onun gibi mükemmel gördüğüm, ruh eşim dediğim kişiye “Ben aslında kapalıyım, ismimi falan da yalan söyledim.” gibi bir şey söylemezdim ki daha başka yalanlarım da oldu. Ki kendisi de benim gibi inançsız biri.
Sanmıyorum yani kapalı birini isteyeceğini, gerçi arkadaşlarım, “O senin kalbine hayrandı,” falan diyor da öyle bir dünya değil burası. Çirkin olsam baştan konuşmazdı benle, kapalı olmak direkt onun alanından çıkmak demek zaten. İlgilenmezdi, konuşmazdık, tanışmazdık bile yani.
Ben onu terk ettikten sonra bana defalarca kez ulaştı, aynı benim gibi düşünüyordu. İkimizin çok uyumlu olduğu, benden çok etkilendiği ve doğru kişi olduğum hakkında şeyler ve denemek istediğine dair şeyler… Ona her seferinde hayır dedim, demek zorundaydım çünkü yapamam. Buluşmaya kapalı mı gideceğim? Hangi yalanımı açıklayacağım, Feriha benden daha az yalan atmıştır hani.
Bu olayların üzerinden 6 ay falan geçti, kendisi şu ara yeni biriyle görüşmeye başladı, haklı olarak tabii. Çok üzüldüm, tabiri caizse kahroldum. Saatlerce yatağımda ağladım, beni yaratan kimse ona yalvardım. “Beni kurtar,” diye saatlerce Tanrı’ya yalvardım.
Hafifledi, daha iyiyim ama sanırım internette olduğum kişiyi sileceğim. Ve asla istediğim kişi olamayacağımı kabulleneceğim. Ve bana 5 yıldır falan aşık olan muhafazakar çocuğun mesajlarına cevap vereceğim.
Çünkü benim dengim o, “ruh eşim” dediğim çocuk değil yani. Ben eğer bu kadar korkaksam, ailemin istediği damat adayıyla yoluma devam edeceğim. En azından beni sevdiğine eminim, iyi de çocuk. Ben aşık olmayı hak etmiyorum, bunu zaten anladım. Çok acı bir tecrübeyle anladım, zaten her şey yetmiyormuş gibi bir de aşk acısı çekip, sevip de kavuşamayıp anladım.
Baştan kalkışmamam gerekiyordu buna, sen niye internette olmadığın biri gibi davranıp bir de elin oğlanlarıyla aşk yaşamaya kalkıyorsun ki? Beni bırak, aylarca o çocuk resmen gerçekte olmayan biri için üzüldü, orası da ayrı. Anlayamadı bir türlü, öfkeli şu an bana. Ama anlatamam tabii ki. Benle kurduğu hayaller benim yalancı olmadığım bir yerde olsun istiyorum. Ve öyle kalsın. O kızı daha çok sevsin. Daha çok istesin. Benim veremeyeceğim her şeyi, tüm sevgiyi o kız verebilir ona.
Ona sarılsın, onu öpsün, onun gözlerine baksın ve onla gülüşsün çünkü o kız bunları yapabilir, ama ben yapamam. Onun hak ettiği o, ben ona layık değilim. Benim layık olduğum 5 yıldır bana aşık olan hacının oğlu. Bu yani. Artık bunu düşününce çok üzülmüyorum bile, kabullendim yani.
19’uma 3 ay kalmışken yapamadığım, 25’te, 30’da mı yapacağım?? Yapamayacağım. Heveslerim bitecek. Annem gibi mutsuz evliliğimden de 2 çocuk yaparım, olur biter. Ben gibi bir korkaktan anca bu çıkar çünkü.
Biraz karamsar bir yazı oldu, ama ben gerçekleri kabullendim. Yapamadığımı, yapamayacağımı, ne kadar olduğumu anladım. Yazdıklarım kadarım işte. Okuyan herkese iyi günler.