Merhaba. Ben size uzun bir hikaye anlatmayacağım. Sadece şunu söylemek istiyorum ki şu an 27 yaşımdayım. Ben 16 yaşında iken ailem “daha uygun” gördüğü için tesettüre girdim.
Annem ve babam ayrıydı. Annemle de çok sık görüşemezdik. Bir gün üvey anne dayakları ve babamın baskına dayanamayıp annemi aradım gizlice babamın telefonundan. Nerede yaşadığını sordum ve evde bir boşluk bulup kapıyı kapatıp çıktım. Otobüsü buldum bindim… Ve elimi başıma bir attım ki aceleyle yazmamı takmadan çıktığımı fark ettim. Evin içinde takmazdık çünkü. Velhasıl yol boyu kendimi çıplak gibi hissettim. Sanki herkes beni izliyordu. Nihayet annemle otogarda buluştuk ve ona “Anne herkes beni izledi, yazmamı takmadan çıkmışım.” dediğimde, “Saçmalama kızım sen daha çocuksun ve bundan sonra o şeyi de kafanda görmek istemiyorum.” dedi. Velhasıl her şeyin başı o otogarda başladı.
Ben liseyi bitirdim, üniversiteye başladım, hiç alakam olmayan bir mesleği öğrendim, diş protez lab. işine başladım. Bana işi öğrettiler. Asgari ücret 1600 iken ben 2200 lira maaş alıyordum. Gönlümce yedim içtim, gezdim. Yaşadım. Bu hayatın bir örtü altından ve 4 duvar odadan ibaret olmadığını gördüm. Yeni şarkılar dinledim, yeni insanlarla tanıştım. Ben bu hayatı bir kez yaşayacaktım. İnsanlar benim hakkımda 10 dakika ya da 10 gün konuşacaktı ama ben sırf el alem ne der diye üvey anne elinde koca bekleseydim şu an hiçbir diplomam ve mesleğim olmayacaktı.
Biriyle tanıştım, annemden müsaade isteyip erkek arkadaşımın şehrine gittim. İyi ki gelmişim. İyi ki kalbimin sesini dinlemiştim. Ben bu dünyaya yaşamak için geldim. Bir başkası beni yönetsin yönlendirsin diye değil. Geç de olsa kayınvalidemler de kabullendi. “Başını ört.” deyip durdular. Eşim de onlara “Siz ağzını örtün.” dedi. Olay kapandı. Bu hayat sizin. Size demiyorum ki açılın saçılın elinizde alkolle gezin, siz özgürsünüz. Sadece sizi ne mutlu ediyorsa onu yapın. Babanız, anneniz, kocanız sizin sahibiniz değil. Ya size saygı duyacaklar ya da hayatınızdan çıkacaklar!
(Görsel: Monique Sarfity)