Konservatuar okumak ve hayallerimin peşinden gitmek istiyorum.

Yalnız yürüyenlerden biri de benim. Hani diyorlar ya ‘Benim gözlerimin içi gülerdi, sonra bir şeyler oldu’ diye, aynen öyle. Hikayeme nereden başlasam, bilemiyorum. Küçücük bir çocukken hayalini kurduğum ve yıllar geçtikçe içimde büyüyen müzik aşkının nasıl başlamadan bittiğinden mi, akrabamın oğluna aşık olup özgürlüğümün elimden kayıp gitmesine sebep olduğumdan mı?

Ben 14 yaşıma kadar İstanbul’da yaşadım. İstanbul’da doğdum, büyüdüm. İçine kapanık bir öğrenciydim, aslında sadece müziğimle konuşurdum. Utangaçlığım yüzünden ortaokulda asla derse katılamazdım ama ders müzikse benim şarkılarımla dersin nasıl bittiğini bile anlamazdık. Dershanedeki ve okuldaki bütün hocalarım aileme “Bu çocukta yetenek var, eğer yeteneğinin üzerine giderse iyi olur” demesine rağmen annemin beni yıldırması hayallerimden vazgeçmeme yetti. Kendime başka yollar aradım, başkalarında sevgi ararsam belki unuturum dedim. En olmayacak kişiye aşık oldum; dayımın oğluna. Yıllar sonra bunun için pişman olacağımdan habersizdim. Ailemin, akraba olduğu için onunla konuşmama izin vermesi, dayımın oğluyla konuşmamı iyice cazip hale getirdi. “Konservatuar okuyacağım, şarkıcı olacağım” dedim, “Hayır” dedi. Onun için kapandım; “Açılacağım” dedim, “Hayır, açılırsan ayrılırız, ben açık bir kadınla evlenmem” dedi. 4 yıl bu şekilde geçti ve üniversite tercih zamanı geldi, hiç istemediğim 2 yıllık bir bölümü yazdım. 2 yıl sonra da okulu bitiremeden eve geldim. Seneler sonra yine açılmak da istedim.

Yaşım 21 oldu, yeniden üniversiteye hazırlanıp bu sefer konservatuar okumak ve hayallerimin peşinden gitmek istiyorum. Açılma konusuna gelince; açık ablam bile “Açılınca fahişe mi olacaksın” diyor, annem “Açılırsan geneleve git” diyor, “Beni öldüreceksin sen” diyor. Hayatımı zindan eden dayımın oğluyla da ayrıldım. Söylediği “Beni herkes seviyor, arayıp da bulamazlar benim gibisini, seni kim arıyor sanki, bir de bana bak; hem hocayım hem elimden her iş geliyor” sözleri bir nevi kendini ilahlaştırdığının, kendini peygamber sanmadığı gibiydi. Ayrılmak için bir sebep arıyordum ve o sebebi buldum, ayrıldım. Evlenirsek yalnız başıma bakkala bile gidemeyecektim. Arkadaşlarıma veda edecektim çünkü onun yengeleri hariç kimseyle konuşturmayacaktı. Çalışamayacaktım. “Sen 2 yıllık okulu bile bitiremedin” demişti bana. Annesi de “Kadın kısmı çalışmaz, evinde oturup evinin işini yapar, çocuk doğurur, çocuk bakar, çok konuşmaz” der. Daha 2 hafta önce oruçluyken uykum geldiği için uyudum diye anneme demediğini bırakmamış, ‘Böyle kız mı olur’ diye. Oğlundan devam edeyim, oğlu ayrılır diye Instagram’a yüzümün göründüğü fotoğrafları atamıyordum, ya yüzümün üstünü çiziyor ya da emoji ile kapatıyordum. Artık kapatmayacağım, artık güzel gülüşümü herkes görecek. Gülüşlerimden rahatsız olanlar kahrolacak.

Bu sene konservatuarı ya kazandım ya kazandım. Kazanamazsam da evden uzaklaşmak için üniversiteye gitmek istiyorum. Şan dersleri almak için üniversiteye gittiğim yerde kurslara yazılacağım. Açılmak istiyorum, açılacağım. Üniversiteye başladığımda ailemden maddi destek almamam gerekiyor çünkü açıldığım için tüm ailenin bana tepkili olacağına eminim. “Sen 7 senedir kapalısın, İmam Hatip okudun, umreye gittin” diyecekler. Açık öğretim İlahiyat okudum; ne kadar eğitim verilirse verilsin kimsenin özgürlüğünü kısıtlanamayacağını biliyorum. Çünkü kafeste kalan kuş günün birinde kaçmanın yolunu bulacak ve kaçacaktır yuvadan. Hikayemle sizi sıktım mı bilmiyorum ama bir yaram daha var. Ben dayımın oğluyla mutsuzken, ailem “Eğer onunla evlenmezsen seni evlatlıktan reddederiz ,mirastan men ederiz” diyor. Ayrıldıktan sonra kime meyletsem bir yerden öğrenirler ve ben de fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalırım. Bitecek, bu günler elbet geçecek. Hayaller var. Hayaller gerçekleşmeyi, tutsaklığa maruz kalanlar özgürlüğü hak ediyor. Biliyorum, yalnız yürümeyeceğiz güzel insanlar.

(Görsel: Charles Lapicque)

Comments (2)

  1. Merhaba güzel kadın. Buraya atılan her mektubu sessizce okuyup çıkardım ama sana yorum yapmadan çıkmaya elim gitmedi. Öncelikle kendi içinde gösterdiğin cesarete hayran kaldım. Dünyayı değiştirmeye kendini değiştirerek başlamışsın. Dayının oğlu gibi bir karaktere sahip bir insandan geç de olsa kurtulmuşsun ama senin için endişelendim. Kendi çevremden yola çıktığımda anlattığın karakteri bağdaştırdığım bir akrabam var ve sevgilisine uyguladığı fiziksel şiddeti ayrılsa bile sürdürmeye devam ediyor. Okuduğu şehre gidip onu sürekli giydiği kıyafete, konuştuğu insanlara karışarak taciz ediyor, kızı tanımama rağmen şikayetçi olması için ben ikna etmeye çalışıyorum. Velhasılıkelam hiç bir şeyden korkmamalısın, rahatsız edildiğini hissettiğin an şikayetçi olmaktan çekinmemelisin. Umarım istediğin üniversitede istediğin bölümü kazanırsın ve yeni hayatına büyük bir adım atarsın, seni seviyoruz.. *yalnız yürümeyeceksin* güçlü kalmaya devam et.

  2. Merhaba ben de yorum yapmak istedim. Bu ülkenin çocuklarının kapanmaz bir yarası aslinda anlattıkların. Aile baskını ise maalesef anlayabiliyorum. Sen belli ki akıllı bir davranışta bulundun. Bir kere o dayının oğlunu belli ki narsistin teki… hayatından çikarabilmişsin. Birçok insan bunu beceremiyor . Bu yüzden tebrik ederim. Umarım kazanırsın. Ailen de seni bir gün belki anlayacaktır. Bu arada belirtmeliyim ki inşallah kazanırsan baskıdan kurtulmuş olmanın verdiği rahatlık yanlış yollara saptırmayın o konuda da dikkatli ol. Sadece hayallerinin peşinden koş. Beli bir gün seni de anlayacaklardir. sen kendin olma yolunda ilerle. yeteneğini en güzel şekilde kullan. Aşırı baskinin vermiş olduğu duyguyu da anla Ve çözümlemeye calis. Yoksa dediğim gibi ileride riskli olabilir. Ve şükret daima. Hep şükret.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir