Erkek egemenliğinin döndüğü bu evde, babama iş yapması gerektiğini söyleyen tek kişi benim.

5-6 ay önce 14 yaşıma bastım; tesettüre girmemin üzerindense 3 yıl geçti. Kapanmadan önce de zaten fazla açık giyinen bir insan değildim. Yazları soğuk köyümüze gittiğimiz için hiçbir zaman, yaz ayını doğru düzgün yaşamamıştım. Bu yüzden kapanmak bana çok kolay gelmişti.

Ortaokula başladığım sene ablam liseye geçmişti ve annemin baskısıyla kapanmıştı. Aslında tam baskı da denemez çünkü ablam, anneme liseye geçtiğinde kapanacağına dair söz vermişti. Ben ise ablamdan görüp heveslenmiş ve 6. sınıfın 2. döneminde kapanmıştım. “Açık olduğum için bana günah yazılmamalı, bu yüzden erken kapanmalıyım.” fikri vardı o zamanlar beynimde.

En başlarda her şey kolaydı, okulun formasını giydiğimden dolayı ekstra giydiğim bir şey yoktu. Sadece başımı kapatıyordum o kadar. Kapandıktan sonra sitenin parkına çıkmayı bıraktım, bu da kendi isteğimleydi. Üşengeç biriydim ve her gün başımı yapıp parka inme düşüncesi sinirlerimi bozuyordu.

7.sınıfa geçtiğimizde, müdürümüz bize herhangi bir renk lakost ve pantolon giyebilme özgürlüğü verdiğinde; kendime dar paça bir pantolon almıştım. Tabii zayıf olduğum için bacaklarım belli olmuyordu ve annem de bir şey diyemiyordu.

15 tatile girdiğimizde baba tarafından bir kuzenimiz köyden yanımıza gelmişti. Ablam da, ben de, o da homoseksüel ilişkiyi destekleyen insanlardık ama onlar bunu o tatilde öğrenmişlerdi. Yanlarına gidip iki eşcinsel başrolün olduğu diziyi beraber izlemiştik. O zamanlar LGBT’nin İslam’da lanetlenen bir şey olduğunu bilmiyordum, hatta LGBT hakkında tam bir bilgim bile yoktu ve her şeyi sosyal medyaya atıldığım zaman öğrenmiştim.

Bana telefon alındığında 7. sınıfı yarılamıştım. Sosyal medyaya yani Instagram ve Twitter’a atılma sürecim geçen yaz başladı. En başta her şey normaldi. Fakat bir gün gezinirken, açılan bir kadının yaşadığı zorluklar, neler hissettiğiyle ilgili bir yazı karşıma çıktı. O an fark ettim, ben de o kadının hissettiklerini hissediyordum.

Sorgulama sürecine girdim o günden sonra. “Acaba tesettüre neden girdiğimi sorgularken, Allah’ı da sorguluyor oluyor muyum?” düşüncesi yüzünden bu sorgulama sürecim 2 haftada bitti. Daha sonra karşıma cinsel yönelim eşitliğini savunan sayfalar çıkmaya başladı. Yazılan her şeyi okudukça aslında haklı olduklarını fark ettim. Dinen lanetlenen bireyler olduklarını öğrendiklerimde sorgulama sürecim tekrardan başladı. “Bilimsel olarak doğuştan böylelerdi, o zaman Allah neden onları lanetledi?” ile başladı sorularım, sonra; “Ben yaz sıcağında bile uzun kollu giyerken, erkekler niye istediğini giyebiliyor?” sorusu aklımda yankılanmaya başladı.

Geçen yazın sonlarına doğru annem, ben, teyzem ve iki kuzenim denize gittik. Anneme bone takmak istemediğimi, başım açık yüzmek istediğimi söylediğimde bir şey demedi. Uzun süre sonra ilk defa kendimi bu kadar özgür hissettim. Saçlarımın, sadece pencereden kafamı uzattığımda gelen hafif esintilerle uçuşmasından daha farklıydı bu. Hasret kaldığım bir şey gibiydi.

Sonra yine beni boğan o başörtüye geri döndüm. Okullar açıldı, aldığım kilolar yüzünden pantolonum bacaklarımı sarıyordu. Her ne kadar dizime kadar gelen üstlükler giysem de bu annemi tatmin etmiyordu. Bense anneme inat hala daha o pantolonu giymeye devam ediyordum. Bu benim anneme gösterdiğim ilk baş kaldırışımdı. Annem zorla bol pantolon aldığında 2-3 gün onu giymiş, sonra tekrardan dar pantolona geçmiştim. Zaten daha sonra Korona çıktığı için uzunca bir süre evde durdum.

8. sınıfa geçmenin verdiği endişeden, neden kapalı olduğumu sorgulamamdan ötürü, yapmaktan hoşlandığım çoğu şeyden uzak kalmıştım. Evde kaldığım dönemler bana hayat veren müziğe geri döndüm ve uzun süre sonra ilk defa kendimi o kadar mutlu hissetmiştim. Bana soyut olarak dayatılan baskılardan sonra yok olan benliğim, kendini yeniden bulmuştu. O zaman söz verdim, bir gün, kendi ayaklarımın üstünde durup gecenin bir yarısı yağmurun saçlarımdan akacağına. Daha şimdiden, iş bulduğum anda yapacağım ilk şeyi belirlemek fazla acınası dursa da, bu benim özgürlüğümün tamamlanması demekti. Ve bu düşünceye ulaştığım için çok mutluyum.

Eğer o zaman kapanmasaydım, şimdilerde daha yeni kapanmış olacaktım ve belki de hiçbir zaman bir şeyleri sorgulamayacaktım. Elimden alınan özgürlüğe koşacak cesareti kendimde bulamayacaktım. Şimdi ise çoğu şeyde aileme başkaldırıyorum. Erkek egemenliğinin döndüğü bu evde, babama iş yapması gerektiğini söyleyen tek kişi benim. Aileme cevap verebilecek cesarete ablamdan daha çok sahibim. Bu yüzden kendime hiç olmadığım kadar güveniyorum. Doğru yolda olduğuma inanıyorum, fakat korkuyorum. Açıldığım zaman ailemin ve akrabalarımın vereceği tepkiyi kestiremiyorum. Çok da umurumda değil ama arkamdan konuşacaklarını, yüksek ihtimalle; “Yollu, bu gidişle orospu olacak.” demelerini istemiyorum. Bu cümleleri kuracaklar, çünkü baba tarafımdan bir kuzenim açılıp, saçını boyattıktan sonra burnunu yaptırmıştı ve aynı cümleler ona kullanıldı.

Tereddütte kalıyorum, fakat gün geçtikçe her başörtü taktığımda nefes alamayacak gibi oluyorum. Ben artık bunu istemiyorum. Yine de küçüklüğümüzden beri bize aşılanan ahiret korkusu yüzünden bu planımdan sapacağımdan endişeleniyorum. Ben iyi biriyim ve gittikçe “dinsiz, imansız” denen insanlara benzediğim için cehennemde yanma korkusu üste çıkıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ablama, açılma isteğimi anlatmaya dilim varmadı, beni anlayışla karşılayacağını biliyorum. Ama yine de içinde yaşadığım bu korku yüzünden anlatamıyorum.

Lütfen, yürüdüğüm bu yolun doğru olup olmadığı hakkında bana fikir verin. İçimde dönen savaşlara bir son vermek istiyorum.

(Görsel: Kenneth Blom)

“Erkek egemenliğinin döndüğü bu evde, babama iş yapması gerektiğini söyleyen tek kişi benim.” için bir yanıt

  1. Bu hayatı kendin istediğin gibi yaşa kimseye kulak asma kimse senin hayatını yaşamayacak pes etme

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir