Merhaba. Söze nerden başlarım diye düşündüm. Sizden başlamak istedim. Bir süredir, sürekli yazılanları okuyorum. Biraz da sizin için ağlıyorum bazen. Biraz da sizin için yoluyorum tırnaklarımın kenarlarındaki etleri. Elimden başka hiçbir şey gelmeyişi üzüyor beni. Kendimiz ve inanıp inanmamakta özgür olduğumuz tanrıyla aramızda ki ilişki sadece bizi değil bütün insanlığı ilgilendiriyormuş meğerse. Babalar, kızlarını dövüyorlarmış. Kendi dizlerini dövmemek için belki de…
Benim hikayem 4.sınıfta başlıyor. Okulda çok fazla zorbalığa uğradığım için insanların, İmam Hatip Ortaokulu kayıtları varmış, demeleri bana bir kurtuluş gibi geliyor. Sonuç olarak başlıyorum okula. Kimsenin zorlamamasına rağmen örtüyorum başımı. Aslında hatırlamıyorum bile nedenini. Taklidi bir muhafazakarlıkla yetişiyorum. Ta ki büyümeye başlayana kadar; kendi kimliğimi bulmaya çalıştığım ergenlik dönemine…
Şu an 17 yaşındayım. Otoriter sayılabilecek bir anneye sahibim. Hatta eskiden pantolon giymemi yasaklamıştı. Kız gibi olmanın yolu etek ve elbiselerden geçiyordu çünkü. Ayrıca pantolon giyince ayak bileklerim görünüyordu. Böyle söylediğime bakmayın, onun otoriterliği sadece banaydı. Abimlere söz geçirmiyordu. Büyüdüğü toplum yüzünden annemi de suçlamak istemiyorum. Ama olana da yok diyemem.
İlk başlarda bir vesveseydi açılma fikri benim için. İçimde kalan ukdeden dolayı istiyordum ve susturmalıydım o sesi. Sonra sonra fark ettim ki ben aslında neden Müslüman olduğumu bile bilmiyorum. Müslüman olsam dahi başıma taktığım örtü bana sembolden başka bir şeymiş gibi gelmiyor.
İlk başlarda anneme söyledim isteğimi. Nedenini sordu, söyledim. Asla izin vermeyeceğini söyledi. O konuyu o gün orda kapattık. Aradan aylar geçti. Bu sefer daha çok düşünmeye, daha çok okumaya başlamıştım sizin hikayelerinizi. Annemin evde olmadığı bir gün babama gidip açılmak istediğimi söyledim. Müslüman olup olmadığımı bile bilmediğimi söyledim. Uzun uzun konuştu benimle. Bana; “Annenle savaşırken karşında olmayacağım ama yanında da olmayacağım.” dedi; “Allah’la senin aranda olan ve senin kararın olan şeye karışamam.” dedi. Yanımda olmasa da karşımda olmayacağını bilmek güzeldi. İmam Hatip’e gidiyorum şu an. Okul bitene kadar böyle kalmaya karar verdim. Üniversite sınavını etkilememesi ve hocalarımın baskıları yüzünden. Ama sonrasında annemle savaşacağım. Arkamdan orospu diyecek akrabalarımla savaşacağım. Yüzlerine yüzlerine, sana ne, diyeceğim.
Abim saçını uzattı diye onunla küsen annem belki benim saçlarımı kesmeye bile kalkışır uyurken. Belki utanır benden, kızı olduğum için. Ben sadece kendim için savaşmış olurum. Bu hayatı onlar yaşamayacaklar çünkü. Ben yaşayacağım. Biz yaşayacağız. Ve biz onlara karşı güçlü oldukça bizi yıkamayacaklar, ezemeyecekler.
(Görsel: Cagnaccio di San Pietro)