Merhaba. 17 yaşında bir genç kızım. Benim hikayem 10 yaşındayken başladı. Benim ortaokula başlayacağım yıl, İmam Hatip ortaokullarının açıldığı 2. yıldı. Ailem Müslüman, buna nasıl da akılları kalktı! 4. sınıfı bitirir bitirmez bir İmam Hatip ortaokuluna yazdırıldım. 5. sınıfta sınıfımdaki çoğu kişi kapalıydı, ben de bir hevesle kapandım. O küçük yaşımda kapandığım için herkes beni övüyordu. Hoşuma gitmiş olsa gerek.. Fakat 5. sınıfın son dönemlerine doğru bunu istemediğimi fark ettim. Bir gün okuldan eve başım açık geldim. Kapının önünde başımı kapatacaktım fakat yolun yarısında annemi gördüm. 10 yaşında bir çocuktum ve aklımın her köşesinde annemin bana neler diyeceği dolanıyordu. Ne kadar laf etse de o senenin yazında açık kalmama engel olmadı.
6. sınıfa geçtim ve okul değiştirmem gerekiyordu. Tahmin edebilirsiniz ki yine bir İmam Hatip ortaokuluna yazıldım. Okula gideceğim ilk gün annem bana “Başını kapat, yoksa okula götürmem, şimdi kapatmazsan bir daha başını kapatamazsın” tarzında şeyler söyledi. O sırada 11 yaşındaydım ve Müslümandım. ‘Ya ileride kapanmama gerçekten izin vermezse’ korkusu doldu içime; etek giydim, başımı kapattım ve okula gittim.
İşler o günden beri delicesine zor. 2 yıl boyunca içimde aileme açılmak istediğimi söylediğimde nasıl tepki verirler’in korkusu vardı. Sonunda 8. sınıfta anneme söyledim. Tabii tahmin edebilirsiniz, “Git, açıl” diyordu ama bakışlarıyla beni öyle bir eziyordu ki… Uzun gür saçlarım vardı. “Saçların için açılmak istiyorsun, değil mi?” dedi bana. Bunun üstüne o çok sevdiğim saçlarıma kıydım. Bunun için istemediğimi anlaması için de çok kısa kestim. Ama ne bende bunun için kestiğimi söyleyecek cesaret vardı ne de annem bunu anlayabilmişti.
Liseye geçtim, yine İmam Hatip lisesi. Lise 1, lise 2 derken; 2. sınıfın yaz tatilinde memleketimize gittik. Orada benim gibi birkaç kız daha olduğunu öğrendim, sadece ben değildim. Kızlardan biri açılabilmeyi başarmıştı fakat kuzenim ve benim için bu imkansız gibiydi. Annem ile konuştum oradayken. Herkes dalgaya aldı ilk başta. Ağlamaya başlayınca işi ciddiye aldılar. Annem karşı çıktı tabii, “Babanla konuş” dedi. Babamı aradım ağlayarak, babam “Pişman olacağın şeyleri yapma” dedi. Bir umut görmüştüm bu sözünde ancak öyle bir umudun var olmadığını 11. sınıfın yazında anladım.
11. sınıfta aileme sürekli kapalı olmak istemediğimi söylüyordum fakat yazın bir gün artık yetti, dedim ve açık bir şekilde dışarı çıkmaya çalıştım. Annem gördü ve evde kıyamet koptu. Nefes alamıyor gibi davranıp ağlamaya başladı. Suçlu olmadığım halde üstümde öyle bir baskı hissettim ki… Annem ağlıyor ve nefes alamıyordu. Hepsi sırf ben suçlu hissedeyim diyeymiş, sonradan fark ettim. Babama anlatmadı bu yaşananları.
Müslüman olmayan bir arkadaşım var . Anneme, açılmayı yıllardır istediğimi söylesem bile o arkadaşım yüzünden açılmak istediğimi düşünüp onunla ilişkimi kesmeye çalıştı. Okuldan almakla tehdit etti. Ben açılmadım ve bunların hiçbiri gerçekleşmedi.
Şu an bir dershaneye gidiyor ve buradan uzaklaşmak için sıkıca çalışıyorum. Tek umudum üniversite. Ancak ailemin dilinde her zaman “İyi bir kız ol, senin için her şeyi yaparız” sözü var. İyi bir kız diye bahsettikleri şey ise benim kapalı kalmam. Bunun üzücülüğü ile hayatta kalmaya çalışıyorum. Belki açıldığım zaman, son zamanlarda hiçbir zaman gündemden düşmeyen cinayetlerinden biri başıma gelecek fakat ben böyle aşırı daralıyorum.
(Görsel: Nona Limmen)