O*ospu da oldum, pavyoncu da oldum.

Ben küçüklüğümden beri kuzenlerimle birlikte sürekli Kur’an kurslarına gittim. 7. sınıfa başlarken annem ve babam ayrıldı ve biz o yaz köye, anneannemin yanına gittik. Daha sonra okulların açılacağı vakit annem beni Kur’an kursuna verdi ve kuzenlerimle beraber orada yaklaşık 4-5 ay kaldık. Tabii ben bu süre zarfı içerisinde başımı kapatmıştım. Okula saçı açık giden kızlar vardı fakat ben hem kuzenlerime özenerek hem de hocaların iknası ile kapandım. Din dersleri olsun istemedim hiçbir zaman. Hep okul dersine çalışmak istedim. Ezberim çok iyi olmasına rağmen o tecvit kurallarını bir türlü ezberleyemezdim ve suçluluk hissederdim. Aynı zamanda okul derslerinde çok başarılıydım, puanım 98,7 civarıydı. Bu yüzden öğretmenlerim cumartesi günleri olan okul kursuna geleyim diye yurttan izin almıştı, tabii böyle olunca ben kurstaki hocaların sürekli gözüne batmaya başladım çünkü benim amacım onlar gibi hoca değil avukat olmaktı. Aynı zamanda kuzenlerimle de konuşmayı kesmiş ve çevremde arkadaş bırakmamıştım. Anne ve babam zaten yanımda yoktu.

Daha sonra annem ve babam barıştı, benim istediğim ilk şey kurstan çıkmak ve başımı açmak olmuştu. Annem buna çok içerledi (o çok dindar bir kadındır). Liseye geçerken kapacağımı söylemiştim fakat içimden gelmiyordu. Çok uzun bir süre sonra, babam ve annemle aram iyice açılmışken liseye başladım. Yaz geliyordu ki arkadaşım “Şortlarımı özledim” dedi. Ben o zamana kadar hiç şort giymedim ve şort giymeye heveslendim. Yaza kadar 78 kilodan 65’e düştüm, sırf giydiğim kıyafetler üstümde güzel dursun diye. Fakat bu sefer annem patlak verdi, zaten 8-9 aydır (liseye başladığımdan beri) konuşmuyorduk. Annem şortlarımı defalarca kez yırttı, askılı kıyafetlerimi çöpe attı fakat ben inat etmiştim bir kere, illaki giyeceğim. Beni dillere destan etti. O*ospu da oldum, pavyoncu da oldum. Komşulara, teyzeme, anneanneme; tüm köye beni yaydı. Yaklaşık 1 yıldır onları görmüyorum ve görmeyi de düşünmüyorum. Neyse. Mesela ben askılı kıyafetimi annem namazdayken giyer ve tişörtümü çantama alıp hemen dışarı çıkardım; o ise selam verip balkondan arkama bakarak bana beddualar ederdi. Bir de öyle beddualar eder, sesi o kadar çirkinleşir ki sizi çok rahatsız eder. Giydiğim hiçbir şeyi içime sine sine giymedim, eve geldiğimde sürekli bağırıp çağırırdı fakat ben inatla giymeye devam ederdim.

Daha sonra Kurban Bayramı geldi. Köye gideceğiz fakat ben pantolonlarımı yırtıp şort yaptığım için giyecek hiçbir şeyim yok, ezelden beri para da vermezler zaten. Arifeden 1 gün önce beni uyandırdı, “Kalk kendine kıyafet al, beni rezil etme bayramda” dedi. Tamam, dedim ve hazırlanmaya başladım ama ben hazırlanırken de beddualara devam ediyor. “Ben çalışıyorum, sen yiyorsun. Bağlarda bahçelerde sıcağın altında anam ağlıyor, sense orana burana sür parayı” diyor. Neyse, ben çarşıya gittim, bir şeyler aldım, 216 lira tuttu. Annem fişleri istedi, verdim, tekrardan bağırıp çağırmaya başladı. Ben dayanamadım, “Paran da senin olsun evin de” dedim, çıktım gittim karakola. Memur beye “Ben yetimhaneye gitmek istiyorum, daha fazla evde duramıyorum” dedim. (Olay sadece açık giyinmekten ibaret değil, biz annemle 8. sınıftan beri konuşmuyoruz, zaten olay da 9. sınıfın yazında geçiyor). Daha sonra çocuk şube geldi, annemle babamı aradı. Annem ne yapsa beğenirsiniz? Memurlara beni kötülemeye başladı. “Şort giymek istiyor ama bizim adetlerimiz buna izin vermiyor. Evin içinde hiçbir işin ucundan tutmuyor”. Memur annemin kötülemesine dayanamayıp babama sordu, “Siz ne düşünüyorsunuz, verelim mi yetimhaneye?” diye. Babam da “Alın ne yaparsanız yapın” dedi. Tabii memur şok oldu, diyor ki “Beyefendi, biz siz kızınızla konuşursunuz, ona iyimser yaklaşırsınız”. Daha sonra beni çağırdılar. “Annemin çenesinden bıktım, görmüyor musunuz, size bile beni kötüledi” dedim. Annem de “Eline kredi kartını vermedim mi, ne istersen almadın mı?” dedi, “Aldım da ne yaptım, zehir ettin çenenle” dedim. Annem ise o an bunu inkar etti, hâlâ düşünüyorum da gözlerimin içine baka baka yalan söyledi. Sonra babam kapıya yöneldi gidiyor, annem de “Düş önüme” dedi. Gelmeyeceğim, dedim. Memur bey de “Kızım bak, okumak istiyorsun, yetimhane sana 18’ine kadar bakar, evine git” dedi. Tamam, dedim

Çıktık, arabadayız, eve doğru geliyoruz, babam “Yetimhaneye gidip de orospu mu olacaksın?” dedi, ben de “Evet, Elif gibi olacağım” dedim, (babam annemi Elif diye bir kadınla aldatmıştı), “Sen onun eline su dökemezsin” dedi. Sonra da araba sendeledi, sanırım çarpıyorduk. Eve geldim, odama geçip kapıyı kilitledim. Sonra babam geldi, ‘Aç’ dedi, “Açmam, döversin” dedim. Annem de “Aç, bir şey yapmayacak” dedi. Açtım, babam “Ya kendine çeki düzen ver ya da seni öldürürüm” dedi. Tabii ben durur muyum, “Öldürürsen öldür, sanki çok korkuyorum ölmekten, bir kere de kendinize bakın” dedim. Sonra babam tüfeği aldı, bana nişan aldı, annem de babama ‘Yapma’ falan diyor. Sırf el âleme rezil olmamak için çocuk şubede de “Düş önüme” dedi, el âlemin ağzına düşmemek için. Neyse, annem babamı durdurdu.

Ertesi gün arife ve sonra bayram. Ben de evde kaldım, hiçbir yere gitmedim. Bir şeyi daha anlatayım. Bu olaydan 1 hafta önce kuzenimin sözü vardı, ben de diz üstü kot etek giymiştim. Annem yanıma gelip yine zehrini kusmaya başladı. Ben de ona beni kıskandığını, annesinin yasakladığı şeyleri söyledim. Bunun üzerine babam geldi ve beni eşek sudan gelesiye kadar dövdü. Ben de zar zor kaçıp komşuya sığındım. Benim inanamadığım nokta ise neden dayak yediğimdi. Çünkü adam diğer odadaydı ve konuşmaları bile duymamıştı.

Neyse, bunları yazarken ağlamaktan başım çatladı. Devam edemeyeceğim. Daha anlatılacak çok şey var, bu sadece bir kısmıydı. Son olarak, dinden çıktım ve yetimhane mevzusundan sonra ateist oldum. 16 yaşında lise 2. sınıf öğrencisiyim, normalde bu girişte söylenir ama olayların yoğunluğundan fark edemedim, özür dilerim. Sağlıcakla kalın.

(Görsel: Nicole Rifkin)

Comment (1)

  1. Daha küçücük yaşında bunları yaşaman çok acı. Sonraki hayatında mutluluklar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir