Bu senin içindi küçük kız, dedim hep kendime.

Bir gün buraya mutlu bir şekilde hikâyemi anlatacağıma dair kendime söz vermiştim. Ve işte o gün bugünmüş. Şu an 19 yaşımdayım. Ben liseye geçmeden önceki yaz kapandım. Ailem de ‘kapan’ demedi aslında hiç bana. Ama muhafazakar bir yerde büyüdüm. Bir gün kapanmam gerektiğini en baştan hissettirmişlerdi. Ortaokul bitince bir arkadaşımla kapanmaya karar verdik, ben sanıyorum ki o kendisi istedi bunu. Oysa gerçeği daha sonradan öğrendim, babası istemiş kapanmasını. O da yanına bir arkadaş aramış herhalde, kurban da benim. Bu arada o da açılmış, geçenlerde gördüm. İnsan kendisi istemeyince olmuyor işte, devam edemiyor.

Ben de o zamanlar çocuktum işte, kapanmak Allah’ın emri diye kapandık beraber. Üstelik ikimiz de iyi bir liseye gitmiştik. Her şey tam gibi geliyordu bana, tam olması gerektiği gibi. Fen lisesi kazanıldı, kapanıldı. Her şey tamam. Tam toplumun istediği, takdir ettiği bir kızım artık. Ama içimde bir yerlerde bir huzursuzluk vardı. Sanki ben değildim o kapanan kız. Sosyal, arkadaş canlısı biriyken kapanınca sessizleşip içine kapanık biri oldum. Her şeyden çekinir olmuştum. Özgüvenim gitmişti resmen. Kendimi sürekli baskıladım. Lisede de kapalı bir sürü arkadaşım vardı aslında. Ama bir şeyler eksikti işte. İçim rahat değildi. Ama açılmak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Kapanmıştım bir kere, açılmak da neyin nesiydi? Böyle bir şeyi kendime yakıştıramazdım. Sonra yıllar geçti, o huzursuzluksa hiç geçmedi. Hep aynı kaldı. Yine de durumdan memnun olmaya çalışıyordum. Açılmayı düşünmüyordum bile. Benim sorunum başka diye geçiştiriyordum hep, kendimi kandırıyordum belki de. Derken 12. sınıfta en yakın arkadaşım bir gün ‘Ben açılacağım’ dedi. Dondum kaldım. Beklemiyordum hiç. Ama nedense sevindim istemsizce. Mutlu oldum. Belki de kapalılıktan iyice soğuduğum içindi. Hiç ‘yapma etme’ gibi şeyler söylemedim, destekledim. Hatta ‘Beraber mi açılsak’ dedim.

Bir heyecan kapladı içimizi. Artık rahat olacaktık, özgür olacaktık. Demek ki onun da benim de içimizde bir yerlerde varmış bu istek ama hiç dile getirmemişiz. O cesaret edip açıldı o yıl, ben edemedim çünkü herkes öyle alışmıştı bana. Üniversite başlayınca açılırım, dedim. Sonra mezun yılı, pandemi derken bir baktım ki erteleyip duruyorum. İçim içimi yiyor. Cesaret de edemiyorum çünkü köydeyim, neredeyse herkes kapalı ve açık olanlara pek iyi gözle bakmıyorlar. Hiç sevmiyorum buradaki insanları. Üniversiteler açılsa da bir kurtulsam diyorum. Neyse, son zamanlarda öyle kötü bir ruh haline büründüm ki her şeyden soğudum. Arkadaşlarımla bile konuşasım gelmiyordu. Psikoloğa gitmeye başladım. Bu konu da açıldı. Sonunda beni anlayan, destekleyen bir insanla iletişim kuruyordum. ‘Açıl’ dedi bana, ‘ben seni desteklerim’ dedi. At o adımı, dedi. Onun sayesinde dün o adımı attım. Köyden kapalı bir şekilde ayrıldım. Dolaştım şehirde özgürce. Psikoloğum beni görünce çok şaşırdı ve sevindi.

Daha kimse bilmiyor ama bilecekler. Evet, kötü şeyler de duyacağım. Belki benden nefret edecekler açıldığım için. Akrabalarım kötü kötü bakacaklar. Ama umurumda değil çünkü hiçbirinden hoşlanmıyorum. Onlara benzemediğim için kendimle gurur duyuyorum. 6 Ocak 2021, hiç unutmayacağım bu günü. Kendim için bir adım attım. Mağazalarda aynada kendimi gördüğümde mutlu oldum hep. Bu senin içindi küçük kız, senin için yaptım bunu, dedim hep kendime. Belki ben biraz şanslıyım, yüzüme kötü kötü baksalar da kötü şeyler söyleseler de bu günler geçecek. Zorla kapatmaya çalışmadılar en azından, deyip şükrediyorum. Ve eğer aranızda benim gibi toplum baskısından, onların bakışlarından sözlerinden korkan varsa ne olur boş verin bunları. İçinizi dinleyin. Kalbinizin sesini. Ta bağırsaklarınızda bile hissettiğiniz o hissi. İçimiz yalan söylemiyor. Ne yapmamız gerekiyorsa onu söylüyor. Açıldığımda bu kadar mıymış ya, dedim, bu muymuş? Keşke korkmayıp daha önceden yapsaydım dedim.

Ama artık pişman olma değil mutlu olma vakti. Saçlarınızı rüzgârın okşaması çok güzel. Kendiniz olmak çok güzel. Umarım içinde bu istek olan ve bunu okuyan kim varsa o da ulaşır isteğine. Kendinize çok iyi davranın, bir gün oluyor, buna inanın.

(Görsel: Takato Yamamoto)

Comment (1)

  1. Senin adına çok ama çok mutlu oldum ailen karsimiydi peki bu duruma.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir