Yaptıkları tüm bu psikolojik şiddet iki tel saçım yüzünden mi?

Benim hikayem 5. sınıfta İmam Hatip ortaokuluna gitmemle başladı. Öncelikle ailemi tanıtmak isterim. Annem çok dindar ve muhafazakâr bir kadın, aynı zamanda baskın karakterli biridir. Hayatı boyunca beni hep olmak istediği kişi yapmaya çalıştı. Babam da dindardır fakat anneme göre daha rahattır. Asıl konuya gelirsem, 6. sınıfta kapandım. İmam Hatip’te kapalı-açık ayrımının olmadığını söyleyemem. Kapananlara partiler, çikolatalar, en önemlisi de sözlü notları… Anlayacağınız, iki güzel lafa, partiye ve birkaç dersimin 100 olmasına kanıp ‘Kapanmak istiyorum’ dedim ve ertesi gün kapandım. Artık annem sokakta kapalı bir kız gördüğünde “Ne güzel, keşke sen de böyle olsan” demeyecekti. Annemin istediği kız profillerinden biriydim. Daha ne olsun ki! Annemin mutluluğu, insanların tebrikleri, hocalarımın güzel bakışları benim bu yolda ilerlememi kolaylaştırdı.

Kendimle baş başa kalmaya başladıkça bu duruma aslında neden devam ettiğimi sordum kendime. Sadece annem ve babam içinmiş. Sadece çevrem tarafından kabul edilmek içinmiş… Bunu fark ettiğimden beri bu durumun beni mutsuz ettiğini anladım. İçimdeki o mutsuzluğu sürekli bastırmaya çalıştım, asıl sesimi duymazlıktan geldim. Annemi üzmemek için bu duruma devam edebilirim sandım ve zor da olsa devam etmeye çalıştım. Bu durum bir yerde patlak verdi. Çünkü her gün istemediğim bir örtüyü takıp çıkmak zor geliyordu. Aynı zamanda anlamsız. Bunu Allah için yapmam gerekmiyor muydu? Ben sadece annem ve babam için yapıyordum. Bunun kime ne artısı vardı, bilmiyorum. Tek bildiğim, bana hayatımın en güzel zamanlarını kaybettirmesiydi. Zaman zaman içime kapanık olmaya başladım.

Aylar yıllar geçti. Babama bu durumdan bahsettim. Daha doğrusu ben bahsetmeden bir yerden öğrenmiş. O gün ağzından çıkabilecek en ağır ve iğrenç betimlemeleri kullanmış ve aynı zamanda hırpalamıştı. Evde adım ‘orospu’ya çıkmıştı. O gün ağlamamın ya da şaşkınlığımın sebebi ettiği bütün bu hakaretler değildi. Bu hayatta belki de en çok babama güveniyordum. Hani genelde kızlar her şeyi anneleriyle paylaşır derler ya; ben hep başıma bir şey gelse babama giderim diye düşünürdüm. Her şeyden önce gider ona söylerim, o da destek olur sanırdım. Sandığım tüm bu düşüncelerin yalan olduğu o gün yüzüme çarpmıştı. Çok sevdiğim babam o gün farklı biriydi. Ertesi gün babam sakinleşti ve yanıma geldi, konuştuk. Biraz konuştuktan sonra bana “Tamam, çık” dedi. Belki 10 kere babama “Gerçekten mi çıkayım, bak çıkıyorum” demiştim. Kendi bedenim ve kendi hayatım ile ilgili kararlarda ben hariç herkesin söz hakkının olması o kadar saçma ki…

Neyse, bir şekilde dışarı çıktım. Evin etrafında 10 dakika kadar dolaştım. Sevincimi tarif etmem mümkün değil; sanki yıllardır içimde tuttuğum, susturduğum mutsuzluğum bir anda kaybolmuştu. Tabii canım annem sayesinde bu mutluluğum da kısa sürdü. Annem dışarıdaydı, eve geldi ve bunu öğrendiğinde çıldırdı. Ağlamaya başladı. Annemi öyle göreceğimi asla tahmin edemedim. Annem çok duygusal ve her şeyi kafasına takan biridir. Ağladığı zaman içim parçalanıyordu. Ama o gün benim yüzümden o haldeydi. O an hayatımın belki de en içten duasını ettim, ‘Allah’ım tam şu an ölmek istiyorum’ diye. Annem ben açıldım diye ağlıyordu, ben ise hem açılamadım diye hem de annem benim yüzümden ağlıyor diye ağlıyordum. Sonra okuldan alırım diye tehdit etti. Lisede İmam Hatip’te olmadığım için bunu yaptığımı sandı. Arkadaşlarımın bana gaz verdiğini düşündü. Ama isteğimin bunlarla ufak bir ilgisi bile yoktu, üstelik bu konuyu arkadaşlarımın hiçbiri bilmiyor. Annem ‘Okuldan alırım’ dedi, ben şu an 11. sınıfım ve İmam Hatip’e gitmek istemiyorum. Elimde olan tek şey geleceğim ve bunu da kolayca elimden almalarına kolay müsaade edemezdim. Hemen geri adım atıp “Tamam, yapmayacağım” dedim. Korktum.

Aradan zaman geçti. Bu süreç içinde o kadar yoruldum ki… 90 yaşında, hayattan bağını koparmış, sadece günü geçirmek için yaşayan insanlar gibiydim. Amaçsız, vasıfsız, değersiz. Artık böyle oldum ben. Biraz güvensiz, biraz hissiz, biraz kimsesiz ama çok sessiz, tepkisiz ve her şeye karşı isteksiz. “Ne olursa olsun biz senin arkandayız, aileler çocuklarını asla yüzüstü bırakmaz” diyen kişilerdi benim ailem. Hepsi yalan dolanmış. Onlar sadece olmamı istedikleri kişi olduğumda ya da onların gözünde olumlu bir şey yaptığımda bana destek oluyorlar. Gerisi boş. Ben yine çok sevdiğim annemin ve babamın mutluluğu için buna devam ediyorum. Yaptıkları tüm bu psikolojik şiddet iki tel saçım yüzünden mi? Neden anne, neden şu koca dünyaya iki tel saçı çok fazla gördün? “Doğduğun güne lanet olsun” diyen babam ve “Olmaz olaydın” diyen annem olsanız da sizi yine çok seviyorum.

Birkaç gün önce doğum günümdü. Babamın “İlk göz ağrım, canım kızım, iyi ki doğdun” demesi ve annemin “İyi ki doğurdum seni” demesi dikkatimi çekmişti. Bu yıl belki de benden en fazla utanan, bana en fazla ‘Doğmasaydın’ diyen kişiler de onlar değil miydi? Ben ‘iyi ki doğdum’ diyemiyordum. Onların gözünde başörtüden ibaret olmak o kadar acı ki… ‘Anne’ diyorum; ‘mutsuzum, sus’ diyor. ‘Anne, istemiyorum’ diyorum, ‘sus, Allah istiyor’ diyor. ‘Anne, hayatımı mahvettiniz’ diyorum, ‘sus, Allah başına daha büyük bela verecek’ diyor. Bak, sustum anne, çok sessizim artık.

En çok üzüldüğüm şey de şuydu. Babam çocukluğumdan beri, insanları umursamamamı, ‘o ne dermiş, şu ne dermiş’ demeden hayatıma devam etmem gerektiğini bana aşılamaya çalıştı. Ama bu konu için bana “Utanmıyor musun?” diyorlar. Ne yaptım, ben gerçekten çok mu kötü biriyim? Adam mı öldürdüm ya da gerçekten orospuluk mu yaptım?

Aradan 10 yıl da geçse 20 yıl da geçse onlar düşüncelerini değiştirmeyecek, aynı şekilde ben de değiştirmeyeceğim. Hala düzeleceğimi sanıyorlar, bekliyorlar. Bu saatten sonra izin almam da mantıksız. Vermeyecekler çünkü. Artık ‘Yapmak istiyorum’ diyeceğim. En güzel zamanlarımın iplerini elime alıp doya doya yaşamak istiyorum. Umarım bir gün ben de buraya başarı hikayemi yazıyor olurum. Umarım bir gün annemin gözünde başörtüden çok daha fazlası olurum. Umarım bir gün annem başörtümü değil de beni sever. Umarım bu evren bir gün beni de kabul eder. Bir gün herkes bu dünyada kendisi için ayrılan boşluğu kendi seçimleriyle dolduracak. Özgürlük emek ister. Kendinize çok iyi davranın. Görüşmek üzere.

(Görsel: Max Kurzweil)

“Yaptıkları tüm bu psikolojik şiddet iki tel saçım yüzünden mi?” için 5 yanıt

  1. lütfen bana mail at seninle çok benzer şeyler yaşamışız instagram hesabımı veremiyorum şu an ama sahte erkek ismiyle açtığım anonim mail hesabımı bırakıcam yazarsan çok sevinirim

    mail adresim: [email protected]

  2. Yazın canımı çok yaktı. bir gün gelir ve o guzel saçlarinı savurursun umarım.güzel kalbinden geçen neyse eylemlerine de yansıyan o olur umarim.sakın mücadeleni bırakma olur mu.güzel şeyler zaman alırmış hem.seni seviyorum.ve geçmis olsa da dogum günün kutlu olsun.:”)

  3. Yalnız hissettiğinde burada seni destekleyen insanlar olduğunu hatırla hep. Seni tanımıyorum ve kimsin bilmiyorum ama hep destekleyeceğim. Bir sorunun olursa ve ya konuşmak istersen pinterest, wattpad gibi yerlerden benimle konuşabilirsin. Nick’im yanı. İstersen e postamı da verebilirim. Sadece asla yalnız hissetme, sen güçlü birisin! 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir