Ailemin desteği olmadan yaşamak, hiçbir insana güvenemememe neden oldu.

Şu an 11. sınıfım, 6. sınıftan beri kapalıyım. Başlarda Müslümandım; liseye geçene kadar farklı düşüncelere sahip birini görmediğim için Müslümanlığın her zaman doğru olduğunu sandım. 6. sınıfta İmam Hatip okulunda okuduğum için çoğu arkadaşım kapalıydı ve ben de bunun doğru olduğunu sanıyordum, hem belki ailem de kapalıyım diye beni daha çok severdi. Liseye geçtiğimde işler değişti, bazı şeyler saçma gelmeye başladı. Kapalı halimi hiç sevmiyordum ve kapalı olduğum için doğru düzgün arkadaşım olmuyordu. Artık o kadar bıkmıştım ki kendime hiçbir özen göstermiyor, rastgele bir şekilde kafamı halledip çıkıyordum.

9. sınıfın yazında aile zoruyla Kur’an kursuna yollandım ve kendi başıma yürürken sorgulamak için çok fazla zamanım oldu. Yavaş yavaş dinden uzaklaştım. Aynaya baktığımda gördüğüm görüntü kendimden nefret etmeme sebep oldu. 10. sınıfta din ile artık hiçbir şekilde bağlantım kalmamıştı. Tabii o zamanlar araştırma falan da yapmıyordum, sadece bir yaratıcının beni buna zorlaması benim için çok saçmaydı ve bu bir adaletsizlikti. Benim saçlarım kimsenin nefsini zorlayamazdı, ben kapanmak zorundaysam erkekler neden değildi? Bu düşünceler gün geçtikçe bana daha mantıklı geliyordu ve sürekli okulumu değiştirmenin, açılıp gezmenin hayalini kuruyordum ama aileme bunları söyleyecek cesareti kendimde bulamıyordum.

İlk dönem biterken sınav için 2 hafta üst üste yurtta kalmam gerekti. Yurttan konuştuğum birkaç arkadaşımın bu konudan haberi vardı ve ailemle konuşmam için beni teşvik ettiler. Benden 1 yaş büyük olan ablam da lisede zorla kapatılmıştı ve kendine zarar vermeye başladığında başka bir akrabamız sayesinde açılabilmişti, ben de eğer istersem bana da izin vereceklerini sanıyordum. İlk önce o ablama danıştım, bir alışveriş merkezindeydik ve otururken ona mesaj attım, ‘Seninle bir şey konuşmam lazım’ diye. Durumu anlattığımda “Tabii ki de senin yanında olacağım, ben de aynı yollardan geçtim” demişti. Alışveriş merkezinde kimseyi umursamadan mutluluktan 1 saat ağladığımı biliyorum, sonunda açılacağım diye mutluluktan ağlamak… Zaten bu mutluluğu daha uzun süre yaşayamadım.

Ablamla konuştuktan sonra anneme uzun bir mesaj attım. Dine karşı inancım olmamasına rağmen sanki inanıyormuşçasına kapandığımı, dinin gerçeklerini bildiğimi ama bu baskıda kalmak için daha çok küçük olduğumu ve diğer her şeyi pozitif bir şekilde anlattım. Yüzüne söyleyecek cesaretim yoktu çünkü, ailemi tanıdığıma emin bile değildim. İzin verir sandım, tartıştık, izin vermedi, epey ağır şeyler söyledi, yurdun ortasında hıçkıra hıçkıra ağladım. O günden sonra eve gidene kadar, 2 hafta boyunca, hiçbir şey konuşmadık. Eve gittim, akşam olduğunda oturma odasında karşıma oturdu ve bir süre benimle tartıştıktan sonra ben ağlarken suratıma bakıp “Ben ölene kadar açılamayacaksın, sana böyle bir şeyi yaptırmayacağım, ben o hatayı ablanda bir kere yaptım, sen de yapmayacağım” dedi. Savunması da bunu benim iyiliğim için yaptığı ve eğer zorlarsam dinde kapının önüne atmanın bile normal olduğuydu. Ben “Dinde zorlama yok” dedikçe, “Öyle bir şey yok, seni ister döverim, istersem evden bile atarım” diyerek dini bana çok daha güzel tanıttı. O durumda bir daha okula gidemeyeceğimi de söyledi. Babamla zaten normalde de hiç anlaşamazdık; ben eve geldiğimde bana insan değilmişim gibi davranıyordu. Bir daha okulu unutacağımı, beni yatılı kursa vereceklerini söylediler. Dünyam başıma yıkılmıştı, ben ailemi hiç tanımıyordum.

Sırf açılmayı istedim, konusunu açtım diye beni daha çok tesettürün içine sokmak, okuldan alıp yatılı kursa vermek istiyorlardı. Daha sonra evde artık bana hiç insan gibi davranmadıkları için kendi içime kapandım. Sırf uyuyayım da aklıma gelmesin, unutayım diye alerji ilaçları kullanıyordum. Bir gün düşündüm, kaybedecek neyim var diye. Ne doğru düzgün arkadaşım vardı ne de ailem. Yaşamak için tek bir amacım bile yoktu. 12-13 ilacı birden yuttum. Ölürsem kurtulacaktım çünkü. Ölmedim, çok uzun bir süre uyanamadım, annem bağıra çağıra uyandırdı ve bir de laf yaptı uyuyorum diye. İlaçlar bir işe yaramadı.

Sonra okul konusu açıldı, o sırada ara tatildeydik. En azından kursa verme konusunu kapattılar ve “İmam Hatip’e yollayacağız” dediler. Ben normalde lise sınavında dereceye girmiştim ve puanı yüksek bir okulda okuyordum. Zaten ortaokulda 4 yılımı İmam Hatip’te geçirdiğim için kendi kendime ‘Kaybedecek hiçbir şeyim yok ve hiçbir şeye çalışmayacağım’ dedim, işim gücüm sadece kendime zarar vermekti. Sonra İmam Hatip’e de değil de başka bir sınavsız Anadolu lisesine kaydımı aldılar. Ama nakil işlemleri olmadığı için sınavlı olan liseye bir süre daha gittim. Okuldayken ilk birkaç ay istemsiz bir şekilde titremeye başlıyordum, istemeden ağlamaya başlıyordum, bu olaydan sonra da gereksiz sinirli bir insana dönüştüm ki hala düzelemiyorum. Okulda biraz daha rahatlamıştım, yine çok arkadaşım yoktu ama en azından evden uzaktaydım, etrafımda bana o*ospuymuşum gibi davranan insanlar yoktu.

Kendi kendime sürekli sinir krizleri geçiriyordum. Hafta sonları eve gittiğimde babam bana “Bir daha konuyu açmıyorsun, açtığın anda seni okuldan alırım” diye tehditler yağdırıyordu. Dövebilecekleri, isterlerse evden de atabilecekleri konusunda beni sürekli tehdit ettiler. Babamla zaten anlaşamıyordum ya, o günden sonra artık düşmanıydım sanki. Her şeyime laf ediyor, bağırıp duruyordu. Sürekli tehdit altındaydım. Sonra okulum değişti, konu biraz eskide kaldığı için sürekli olarak hatırlatmıyorlardı ama gün içinde giyimim kuşamım da dahil her şeye laf yapıyorlardı. Susturdular beni, eğer konuşursam hayatımı kurtaracak tek bir noktam bile kalmayacaktı. Hala susturuluyorum ama en azından büyüdüm. Susup 18 olunca bu ülkeden gitmek için yol arıyorum çünkü biliyorum, bu ülkede kalırsam beni yaşatmayacaklar. Hala sürekli giyimime kuşamıma, tırnağıma laf yapıyorlar, namaz kılmam için zorluyorlar. Kapalı olduğum halde ‘O örtünü düzelt’ diye bile zorluyorlar. Bazen çıkış yolu bulamıyorum, nefes alamıyorum, hala sinir krizleri geçiriyorum ve ailemin desteği olmadan yaşamak, hiçbir insana güvenemememe neden oldu. Aileme güvenemiyorken başkasına nasıl inanacaktım ki?

Tek başımayım bu hayatta, kurtulmak için en ufak bir deliği bile kazıp oradan çıkmam lazım ama bazen kendimde bu gücü bulamıyorum. O kadar kötü insanlar ki bir hayvana yardım ederken bile tek düşündükleri sevap, o hayvanın canının acıyıp acımaması değil. Bir çocuğa kıyafet verirken ‘Acaba sevap kazanmış mıyımdır?’ diye düşünüyorlar. İçlerinde bir canlıya canı yandığı için üzülecek bir vicdan yok, sadece sevap hırsı var. Kendi odama sıkıştım, gün içinde hala tek yapmak istediğim oturmak ve bir çıkış yolu beklemek. Ama bir şeyler yapmam gerekiyor ve sorun şu ki ne yapacağımı bilmiyorum ve bilinmezlik beni daha büyük çukurlara itiyor. Konuyu bir daha açmak da istemiyorum çünkü açarsam hayatım değişir, psikolojik şiddetin yanında fiziksel şiddet de görürüm, belki de öldürülürüm; kim bilir? Küçük de olsa bir izin verme ihtimalleri olsaydı bile bu konuyu açmak istemezdim çünkü ben onların gerçek yüzünü gördüm, benim yaşamamam için ellerinden geleni ardına koymadıklarını gördüm. “Kendine zarar verirse ne yapacaksınız?” diyen birine “Zarar verirse versin, biz onun iyiliği için yapıyoruz” dediklerini de duydum. Sadece başarmak istiyorum. Herkesi ve her şeyi arkamda bırakıp kendim olmak istiyorum.

(Görsel: Boris Grigoriev)

Comments (4)

  1. emin ol başaracaksın, ailen islamiyeti gerçekten anladığında hatalarını da görecekler. kendine zarar verme, para kazanma yolları ara, üniversiteye hazırlan kendi ayakların üzerinde durabildiğini gördüklerinde geri adım atacaklar

  2. bu sayfaya tesadüfi girdim ama okurken canım çok yandı. yaşadığın şeylere benzer olaylar yaşadım, annem kapanmazsan liseye gidemezsin demişti 8. sınıftayken. inanamamıştım. dik başlı olduğum için yavaş yavaş karşı çıkmaya başladım, önce kısa kollu giydim ama babam görmüyordu tabii. liseyi yatılı okudum, ailemden uzaktaydım ve kapanmadım. ama sırf benim üzerimdeki baskıyı almak için kız kardeşim kapandı. hala da kapalı. senin yazdıklarını okurken onu gördüm sanki. sana bildiğim tek çıkış yolunu söylüyorum; çok ders çalış. ne olursa olsun azimle istekle sevdiğin bi bölüm bulup onun için ders çalışmalısın. ancak o şekilde o evden çıkabilir ve kendi ayakların üzerinde durabilirsin. üniversiteye gittikten sonra krediye başvurup aynı zamanda birsürü burs başvurusu yap. eğer burs bulamazsan mail adresime mail at, sen üniversiteye geçtiğin zaman muhtemelen ben mezun olmuş olacağım yardımcı olacağım sana. bu ülkede hikayesi sana benzer birsürü kız çocuğu var, yalnız değilsin bu yüzden bi daha intihar girişiminde bulunma lütfen. sana sıkı sıkı sarılıyorum güzel kız kardeşim, asla yalnız yürümeyeceksin?

  3. Cok akilli birisin, boyle bir ortamda yasadigin zorbaligi fark edebilmissin. Bazi aileler sadece kendilerine dendigi icin cocuk sahibi oluyor bence. Kendilerinden farkli bir sey gormeye de tahammul edemedikleri icin elinin altindakini eziyor, kendi gibi olmadikca ozguvenini degerini bitirmeye calisiyor. Aslinda hayatla basa cikamayan onlar cunku sabit fikirleri yuzunden karsilarina cikan farkliliklari anlayamiyolar ama hayatin kurali bu uyum saglamazsan yok olursun; dogal seleksiyon. Kendine olan inancini sakin kaybetme. Dayan. Kendine tutun. Mutlu olmayi hak ediyorsun, eminim bir gun basaracaksin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir