En büyük aşağılanmayı ailemden gördüm.

Bu sayfayı keşfettiğimden beri herkesin içini döktüğü tüm yazıları okuyorum. Kimimiz çok dolmuşuz ve burada her şeyi dışa vuruyoruz; kimimiz ise o kadar daralmışız ve her hatırladığımızda kötü hissetmişiz ki yalnızca birazını anlatmışız. Ben de lafı çok uzatmak istemeden başlıyorum.

Ailem çok muhafazakâr bir aile. Herkes bilir, bizim gibi büyümüş olanları. Küçükken aklımızda yer edinir ‘kapanmak’ ve çocuk denilen varlık, bir şeyleri sorgulamadan büyüklerinden aldığı için bunun doğru bir şey olduğunu ve eğer kapanırsak ailesinin onu çok daha seveceğini düşünür. Ben başta çok sevmiştim kapanmayı çünkü annem bana hep güzel bir şekilde anlatmıştı.

7. sınıfta kapanmıştım ama yapamadım ve 1 ay sonra açıldım. Annem hayal kırıklığına uğradığını söyledi, aldırmadım. Açılınca bir daha kapanma isteği de gelmedi. Henüz yaşımın küçük olduğunu düşünüyordum ve arkadaşlarımın hiçbiri kapalı değildi. Her ne kadar şu an dikkat etmesek de o yaşlardayken insan buna dikkat ediyor. O sırada da beni devamlı yatılı Kur’an kursuna gönderirlerdi. 1 yıl geçti ve ben regl oldum. Annem kapanmam ve namaz kılmaya başlamam gerektiğini söyledi. Ben hep erteliyordum, kapanmayı istemiyordum. Annem dayanamayıp en sonunda teyzemlere giderken şalı üzerime attı ve bağırarak “Kapan artık!” dedi. Çocuktum, boyun eğmekten başka hiçbir şey yapamadım. O an karnımda çok kötü bir şey hissettim. Sanki karnımda uçuşan kelebeklerin birkaçı ölmüştü. O günden beri kapalıyım.

Annem beni bir şekilde alıştırmaya çalıştı, ben ise hep sevmeye çalıştım çünkü hayatım sevmediğim bir şeyi takarak geçerse bunun bir tek bana zararı olacaktı. Kapanmayı kendime bir şekilde sevdirdim. Ama ne olduysa annem ve babam nefret etmem için resmen apayrı bir çaba gösterdiler. “Topuz tokası takma. Boneni iyi tak da saçların gözükmesin. Dar pantolon giyme hatta pantolon da giyme. Etek giy ki ayak bileklerin gözükmesin. Tişörtünü pantolonun içine sokma. Balkona mı çıkıyorsun? Boynunu kapat mutlaka. Evde babanın yanında kısa kolluyla dolaşma. Dar şeyler giyme. Poponu kapat. Makyaj yapma. Rimel sürme. Tırnaklarını uzun görürsem seni aşağılarım. Kaşlarını alırsan sana hakaret eder, psikolojik baskı yaparım. Erkek arkadaşın olmayacak, bize göre yaşayacak ve bize göre birini bulacaksın. Ne okuduğun umurumda değil, dizimin dibinde duracaksın. Üzüldün mü bu dediklerime? Saçmalıyorsun. Ben seni düşünüyorum, cehennemde yanma diye uğraşıyorum ama evlat değil mi; nankör işte!” gibi sözleri hep kulağımda yankılandı.

En büyük aşağılanmayı ailemden gördüm. Ben şu anda inançsızım. Çünkü kişisel olarak da hep bir şeyleri araştıran ve sorgulayan bir insandım. Agnostik bir insan olana kadar direndim çünkü bu evde Müslüman olarak yaşanan bir hayat daha kolay olacaktı. Ama gerçekler yüzüme yüzüme vurunca kabul ettim. Herkesin inancına saygım var. Şu an inançsızken beş vakit namaz kılıyorum, oruç da tutuyorum, Kur’an da okuyorum çünkü mecburum. Çünkü yapmazsam elimdeki her şeyi kaybederim, hayatımın ipleri onların elinde. Ve özgürlük denemeyecek özgürlüklerimi de kaybetmemek adına bunları yapmaya mecburum.

Ben içimi dökmek için değil, buradan kendime ve benim gibi kızlara seslenmek için yazdım. Kimin çatısı altında yaşıyorsanız onun kurallarına göre yaşamak zorundasınız ve ne zaman kendi ekonomik gücünüzü elinize alırsınız, o zaman kimseye hesap vermezsiniz. Bu daralmışlığa aldanıp sakın bir erkeğe kaçmayın. Erkekler -genel olarak konuşuyorum- güçlü kadınları severler ve siz ona kaçtığınız zaman sizin kadar duygusal düşünmezler. Normal evinizden de kötü bir eve sahip olabilirsiniz. Okuyun. İnanın bana, zor olduğunu biliyorum. Belki de aramızda okuyamayanlar da vardır, biliyorum. Ama ben kendimi kurtaracağım. Benim gibi kızlara yardım edeceğim. Bunu bir çocuk hayali olarak söylemiyorum. Bir şekilde yolunu bulun ama en doğru şekilde bulun; kimseden destek ya da yardım istemeden. Kendi ayaklarınızın üstünde durursanız kimse size bir şey diyemez, diğer türlü sürekli hesap vermek zorunda kalırsınız.

Hepiniz çok tatlı insanlarsınız. Asla içinizdeki o tatlı çocuğu, o gerçek sizi öldürmeyin. Bu durumun içinizdeki sizi öldürmesine izin vermeyin. Onu orada besleyin, büyütün. Zamanı gelince de podyuma çıkarın o kızı. Hepinizi seviyorum. Burası güçlü kadınların yeri.

(Görsel: Felice Casorati)

“En büyük aşağılanmayı ailemden gördüm.” için 3 yanıt

  1. Sana ve diğerlerine bayılıyorum. Çünkü “başaracağız, kendinize güvenin” tarzı laf olsun diye söylenmiş şeyler söylemiyorsunuz, yaşadıklarınızı ve içinizden gelenleri konuşuyorsunuz. İçimdeki o çocuğu, o gerçek kişiliği öldürmeme imkan yok. Çünkü onun sayesinde yaşıyorum. Neden bu baskılara karşı intiharı düşünmüyorum diye soruyordhm kendime, artık buldum cevabı. O tükenmeyen yaşama arzumun sebebi insanların sıradan gördüğü ama bizim hayalimiz olan şey. Özgürlük. Umarım hepimiz bu mücadelede başarılı oluruz, bugüne kadar geldiysek gerisini getirecek güce sahibiz bence.

  2. Cok zeki birisin, cok guclusun seni tebrik ederim. Bu yogun duyvusal baskiyi herkes senin kadar net goremez. Sevgi yoksunlugumuz arkadas, sevgili, koca gibi seylerle doldurmaya calisiriz bazilarimiz. Belki sen de bu eksikligi hissediyorsun ama seni kurtaracak asil seyin meslek sahibi bagimsiz biri olmak oldugunu kesfetmissin. Gercekten muhtesemsin umarim en yakin zamanda kendi dunyani yasamaya baslarsin guzel insan.

  3. Merhaba. Ben bu yaziyi yazan kişiyim. Ve eğer konuşmak isteyeniniz olursa instagramdan sanatsal1kose (bu benim sayfam) burdan ulaşabilirler. Dertleşebiliriz, konuşabiliriz, hayatlarimiz hakkinda bahsedebiliruz, yapacaklarimjzdan bahsedebiliriz. Sizi seviyorum iyi ki varsiniz guçlu kadinlar 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir