Din konusunda hâlâ karışığım ama açılmak için bunu beklememe gerek olmadığını anladım.

Merhaba. Uzun bir mektup bu. Öncelikle size her şeyin nasıl başladığını anlatayım.

11 yaşında kapandım ve şu an 17 yaşındayım. 5. sınıfta İmam Hatip’e başladığımda annemle okul formasını almaya gittik ve eve geldiğimde giydiğim etek, takmayı denediğim başörtü çok hoşuma gitmişti. Annem de benimle aynı renk, o saten lacivert başörtüden takmıştı ve fotoğraf çekilmiştik… Çok yakıştırmıştım kendime… Çok doğru bir şey yapmışım gibi hissetmiştim, annem beni öyle çok güzel bulmuştu çünkü. Böylece ben kapanacağım, dedim. Annemin kıyafetlerinden giyinmeye başladım, başörtülerini takmaya başladım. Eniştem çok sevindi, bana eşarp aldı. Annemin çalıştığı yerdeki diş hekimi çok sevindi, bana çeyrek altın aldı. Dayımlar, teyzemler çok sevindi, bana hayran kaldılar. Ben sadece 11 yaşında bir çocuktum. Benim âşık olduğum, çevreden gelen sevgi ve kabullenilmişlik hissiydi; anlamını bile bilmediğim başörtü değil.

Neyse, liseye geçene kadar her şey harikaydı. Zaten sınıfımın yarısı başörtülüydü; olduğum okuldaki ortamda herkes benim gibiydi. Babam zaten ben daha kapanmadan dualar öğretiyordu bana, namaz kılmayı öğretiyordu. Dersler zor diyerek “İmam Hatip istemiyorum” dedim, bir şey demediler. Fakat ben artık ortaokuldaki gibi değildim. Namaz kılmak çok üşendirici geliyordu bana. Zaten hiçbir zaman ezan okunduğunda namazıma kalkmadım. Annem, babam her zaman namaz kılmamı söylerdi. Onlar söylediği için kıldım. Bir süre sonra namaz kılmayı bıraktım ve yalan söylemeye başladım. Günde 5 defa “Namaz kıldın mı?” diye sorgulayan biri olmasından çok bıkmıştım. Kıldım, diyordum fakat yalan söylüyordum. Abdest almak için kalkıyor, suyu açıp geri çıkıyordum.

Lisenin ilk yılı geçti gitti, namaz kılmak hakkında yalan söylüyordum ama dini inancım hâlâ eksilmemişti. Çünkü hiç sorgulamamıştım… 10. sınıfın 2. döneminde pandemi başladı, okullar kapandı. Kendi kendime kalınca her şeyi sorgulamaya başladım. Neden yaşıyorum, ben kimim? Öldükten sonraki yaşam… Sonra saçlarımı kestirdim. Çok beğenmiştim kendimi. En yakın arkadaşım da çok beğenmişti. O zaman ilk kez kendi kendime ‘Keşke saçlarımı başkaları da görebilseydi’ demiştim. Ama bunu kendime bile zor söylüyordum, içimden açılmak düşüncesini geçirmek bile korkutuyordu beni… Gün geçtikçe daha çok sorgulamaya başladım. Şu an Kur’an mealini okuyorum, hâlâ sorgulama dönemindeyim. Fakat artık çoğu şeyin bana saçma geldiğini ve ‘günah’tan korkmadığımı biliyorum…

Bir gün Google’a ‘açılmak istiyorum’ yazdım, bu sayfa karşıma çıktı. Okudum ve aynı şeyleri yaşadığım bu kadar insan olduğunu bilmek beni çok şaşırttı. Beni cesaretlendirdi. Birkaç gün önce en yakın arkadaşım, ben ve sevgilisi dışarı çıktık. Çimlerde oturduk. Biraz önümüzde kapalı bir kız ve sevgilisini gördüm. En yakın arkadaşım ve sevgilisi çimlerde yayıldılar, birbirlerini öptüler, sarıldılar. Birbirlerini gıdıkladılar. O an bana öyle bir mutsuzluk çöktü ki… Üstümdeki başörtülü sıfatı beni o kadar kısıtlıyordu ki bunu tekrar anladım. Yanımızdan bir neneyle dede geçti. Onların bakışlarını gördüm. O an anladım ben. Ben sevgilimle böyle olamayacaktım hiçbir zaman. Öpemezdim onu, saramazdım. Biri görecek korkusu, tanımadığım biri görse bile “Başındaki örtüye bak, bir de sevgilisi var” diye yargılanma korkusu… Sonra bir de önümüzdeki çifte baktım. Ama ben o kız gibi de olamazdım. Bunu başımdaki örtüyle yapamazdım. Çünkü Kur’an’da zina yapan kadınların hak ettiklerini okumuştum. İnanıyorum deyip ve başörtü takıp okuduklarımdan bir haber yaşayamazdım. Ben bunlar değildim. Olmak istemedim. Arkadaşlarım “Neyin var, ne oldu birden?” diye sordu. “Gıdıklanma sırası sende” dediler, moralimi yerine getirmek için. Hayır, dedim sertçe. Gerçek benliğim istedi bunu, özgürce eğlenmeyi çok istedi. Başımdaki örtü ise “Sana yakışmaz öyle hareketler, yanlış, günah” dedi bana. Babam aradı sonra. “Kim var?” dedi, sadece en yakın arkadaşımla olduğumu söyledi. Belki kızmazdı bir erkek olmasına ama ben söyleyemedim. Daha da kötü his sardı beni. Bıkmıştım kendime yalan söylemekten, çevreme yalan söylemekten.

Ve şimdi burada, bu mektubu yazıyorum. Biliyorum, ben artık açılmak istiyorum. Özgür olmak istiyorum, kısıtlanmak istemiyorum. Bunu sonunda kendime itiraf edebildim. Din konusunda hâlâ karışığım ama açılmak için bunu beklememe gerek olmadığını anladım. Önce en yakın arkadaşıma, sonra da anneme kendimi açmak istiyorum. Sonra babama. En çok babamın tepkisinden korkuyorum. Annemle babamın karşı çıkacağını biliyorum. Ama direteceğim. Eğer kesinlikle olmazsa, zaten bir sene sonra başka bir şehirde üniversiteye gideceğim. O zamana kadar beklerim.

Bu arada bir abim var. 21 yaşında. O da aynı baskılarla büyüdü. Ve şu an din konusunda benimle aynı düşüncelerde olduğunu biliyorum. Ama biz hiç yakın değiliz, abi-kardeş gibi değiliz. Öyle olsaydık kendimi ona açardım, annemle babama karşı yanımda olurdu. Her şey çok daha kolay olurdu…

Bir küçüklük videom var. Babam bana “İleride başını örteceksin, değil mi kızım?” diyor. Ben de kucağındayım, “Evet, yoksa arılar kafama konar baba” diyorum. Gülüşüyoruz. Bu videoyu izlediğimde bana bir farkındalık gelmişti, benim zaten küçüklüğümden beri ileride kapanacağım beynime kodlanmış, öğretilmişti. Zaten çoğu dindar ailede durum böyledir. Güya baskı yoktur ama önceden çizilmiştir sizin hayatınız…

(Görsel: Erwin Olaf)

“Din konusunda hâlâ karışığım ama açılmak için bunu beklememe gerek olmadığını anladım.” için 7 yanıt

  1. O kadar benzer ki her şey. Gözyaşlarımı tutamadım. Ama inanıyorum bir gün istediğimiz hayatı yaşayacağız.

  2. “Dini inancım hiç eksilmemişti çünkü hiç sorgulamamıştım…” o kadar iyi özetliyor ki hikayeni. Kendine inandığın zaman bütün zorlukların üstesinden geliniyor. Anne baba ne kadar öfkeli olsalarda sen onların kızısın seni asla silemeyecekler. O sebeple sakın korkma. Sadece görüntün değişecek, kalbin aynı kalacak <3

  3. Çoğumuzun hemen hemen aynı şeyleri yaşıyo olması beni çok şaşırtıyo. Ben en zoru bebekliğimizden beri bize diretilen dine inanmamak. Ben de aynen senin gibi düşünüyorum. Hala sorguluyorum, müslümanım ama çok saçma geliyo bi yandan da. Hala müslüman olsam bile günahlar umrumda olmadı bu sene. Dindar bi sülaleniz varsa bebekliğinizden bellidir başınızın kapalı olacağı. Çünkü saçımızı bi erkek görürse vay halimizize halimiz ne olur! Başı kapalı olupta asla sorgulamayan beyinsiz kızları görünce çok sinirleniyorum. Fakat dışardan bakınca görünen şu ki bende onlardanım.. olmadığın biri gibi görünmek çok acı en acı

    • ben de aynı durumdayım. başı kapalı olup da diğer tüm günahları işleyen kızları şaşkınlıkla izliyorum. ve kimse onların yanlış bir şey yaptığını düşünmüyor çünkü örtü var. ne bu ya cidden? neymiş bu başörtüsü?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir