20 yaşındayım. Bu sene psikoloji bölümünü kazandım. Üniversiteden tüm arkadaşlarıma kendimi örtüsüz bir liberal gibi tanıttım. Bu sene eğitim online olduğu için yüz yüze sınavlardan da yırttım ve bir şekilde hallettim. Ama bu sene okullar açılacak. İşte bu nedenle beni büyük bir stres kapladı.
Ailem muhafazakâr, akrabalarımın hepsi iğrenç insanlar. Mezuniyetime örtüsüz gittim, o kadar güzel olmuştum ki insanlar inanmamıştı. Saçlarımı uzun ve dalgalı yaptırmıştım. Kırmızı bir ruj ve siyah bir takım giymiştim. Hayatımın en güzel günüydü. Eve gittiğimde durumu anneme anlattım. Fakat tabii ki öncesi var. Bunun öncesinde dindar sandığım babamın fahişe bağımlısı olduğunu, annemi defalarca kez aldattığını, annemin maaşını bile bu şekilde harcadığını gördüm. Whatsapp’ta Documents kayıtları silinmediği için bütün bunlara babamın eski telefonundan ulaştım. Sınavıma sadece 1 ay kalmıştı. Bu gerçeği babama koz olarak kullanmak ve açılmamı bu şekilde sağlamak istedim. O sıralar uyumuyordum, içimdeki öfkeyi ve acıyı dindiremiyordum, rol yapamıyordum. İnsanlarla olan iletişimimde sürekli problem yaşıyordum. Problemli bir kızdım, olaysız günüm geçmezdi. İnsanlarla yüz göz oldum. Sorun onların hiçbirinde değildi, sorun tamamen bendim. Kendime olan tiksintimdi. Başıma gelen bu hayata inanamıyordum. Babamın yalancı olduğuna, bunları yapabildiğine inanamıyordum.
Dinden çıktım, ibadet etmiyordum. Hâlâ İslam dininin sadece erkek yararına olduğunu düşünüyorum. İslam dini kadına hak tanımıyor, köleliği kabul ediyor. İmam Hatip çıkışlıyım, Arapça’ya da hakimim. Allah, Kur’an-ı Kerim’de kendini ‘hüve’ erkek zamiri ile tanıtıyor. Koskoca Allah kendine bir zamir yaratamıyor. Ayetler apaçık eksik. Kadınların şahitliği, miras hakkı; bütün bunlar cevapsız sorular. Babamın aileme yaptıklarını gördükçe de iyice emin oldum. Onun karşısına dikildim ve korkusuzca hesap sordum. O ise anneme, bana ve ağabeyime bıçak çekti. O bıçaktan zerre kadar korkmadım, annem ve ağabeyim korkudan kendilerini odaya kilitledi.
İşte bunları yaşadıktan sonra bu dünyaya kadın olarak geldiğim için lanet ettim. Annem üstüme gelmeseydi ben kozumu kullanıp açılacaktım. Ama o gün annem boğazıma yapıştı, hem de sadece akrabanın kızına yanlış örnek olduğum gerekçesiyle. Dayım ve yengemin boşanmasından bile beni sorumlu tuttu. Kendimi tutamadım ve tüm gerçekleri yüzüne vurdum. Oturdu, benimle birlikte ağladı. Ben sırf annem gibi olmamak için okumaya çalışıyorum. İlk açılma deneyimimde annem, Allah’ın emrinden önce insanlara rezil olacağımızı birkaç kez yanlışlıkla ağzından kaçırdı. O an anladım ki konu ne din ne de tanrının isteği… Ben o an kendimi, annemi, ailemi, hepimizi küçük bir böcek yuvasında yuvarlanan tarikat ehli minik bir cemaat, kendi içinde yaşayan erkeklerin gizlice istediğini yapabildiği dünyadan kopuk bir insan topluluğunda gibi hissettim. İlk nefes almam böyle oldu. Çünkü eskiden Allah için sanıyordum ama bu toplumun bireylerinin sözleri Allah’tan önce gelirmiş.
Bunca şey yaşamama rağmen hiçbir zaman intihar etmeyi düşünmedim. Ben hayat dolu bir insanım, her zaman sonunu merak etmişimdir. Sonum güzel olacak. Annem ile babam kahrolsa da perişan olsa da ben artık bu eziyeti kendime yapamam. Üniversiteyi gizli gizli başörtüsüz okumayı düşündüm ama 2 farklı hayat yaşamak… İnanın ki bunların hiçbirine gerek yok. Uçurumun kenarında atlamaya hazır olduğumuz bir an vardır. Eğer düşünmeye kalkarsak atlayamayız. Gerekli sıçrayışı yapmamız gerekir. Ben artık karar verdim. Çok zor bir yola çıkıyorum. Bu yol çok acılı olacak; ya her şeyi kaybedeceğim ya da her şeyimi kazanacağım. Kötü bir son, sonsuz bir umutsuzluktan iyidir. Yiyeceğim dayağa da razıyım, her şeyi üstleniyorum. Şimdi cesur olma vakti. İçinizdeki çocuğu öldürmeyin ve cesur olun. Akrabalarınız ve aileniz en fazla birkaç insan. Ben saklayarak kendimden götürdüm. Şimdilerde hastayım, rahatsız ve aklı yerinde olmayan biriyim, bunun da sürekli sıkıntısını yaşıyorum. Benim gibi olmayın, küçük kardeşlerimin de yazdıklarını gördüm. Bunu okuyun ve direnin, direnin, direnin. Direnenler yaşar. Unorthodox dizisine başlayın. Orada da Yahudilerin bağnaz ve sapkın düşüncelerinden kaçan genç bir kız anlatılıyor, o son çareyi kaçmakta buldu. Siz sakın ola ki kaçmayın. Korkaklar kaçar. Bizler ailemizi seviyoruz. Unutmayın ki ailemiz de bizi çok seviyor, onlar sadece yaşadıkları kültürden dışlanmak istemiyor. Sonuna kadar direneceğiz. Anlatacağız, susmayacağız. Unutmayın, ilk adımı atarsanız devamını bir şekilde halledeceksiniz, yolu yarılayacaksınız. Ben de başlayacağım.
(Görsel: Margaret Barker)
“Ben sırf annem gibi olmamak için okumaya çalışıyorum.” için 5 yanıt
her okuduğum yazıda çok güçlü kızlar olduğumuzu görüyorum ve hissediyorum benim biyolojik ablam yok ama siz varsınız burada hikayesini paylaşan ve özgürlüğü için çabalayan herkesi kardeşim gibi görüyorum bunu neden söyledim bilmiyorum ama aramızda kuvvetli bir bağ olduğuna inanıyorum
Ben de geçen sene psikoloji kazandım işimi elime aldığımda ailemi reddetmeyi ve başka bir şehirde yeniden başlamayı düşünüyorum. Belki işyerinde ve evinde ruhsatlı silah bulundurmak zorunda kalacak kızlarız biz :’) eğer istersen instagramdan konuşabiliriz kahvecimiyizneyiz den bana yazabilirsin
Okadar güçlü ve cesursun ki bu cesaretini gücünü yazarak bizede geçirdin içimde hissettim hepimiz kuşlar gibi özgür olucak sadece özgür olmakla kalmayıp direnişimizi sonuna kadar devam ettirip herkesin özgür olmasını sağlıcak kendimizi görünür kılıcağız bize inanıyorum 29tavananna instegram hesabından ulaşabilirsin bana kız kardeşim
O diziyi izledim ama yorum konusunda sana katılmıyorum. Onu düşünmeyen kötüye gitmesine sebep olan aptal insanlardan başka nasıl kurtulacaktı? Annesinin olduğu yere gitti. Annesi vardı annesine kaçtı kaçtıysada. Sahipsiz değildi.
o kirli sandığın anne babadan sende nasibini almışsınki bunları yapabilecek hadsizliğe sahipsin yazık