Merhaba. Buraya kendi hikâyemi yazmak istiyorum. Evet, birçok kişinin hikâyesine benziyor. Çok küçük bir şey, ailelerimiz tarafından zora sokulduğumuz küçük bir durum… Benim hikâyem, 6. sınıfa giderken babamın “Evin içinde zorla kafana o örtüyü takacaksın” demesiyle başladı. O gün babam içkiliydi; ben geçer, bir günlük şeydir, dedim ve gidip taktım o örtüyü. Daha sonrasında yine aynı şekilde devam etti, sürekli bağırdı. Ben neydim ki? Daha küçücük bir çocuktum, o örtüyü örttüğümde ne olacaktı? Hiçbir zaman anlam veremedim, biliyor musunuz… Kapanmam için defalarca şiddet gördüm, hakaretler, daha neler neler… Annem ses çıkardı ama onun da gücü yetmiyordu, o da savunmasızdı, sonuçta evlendiği günden beri şiddet görüyordu. Neyse, bu baskı devam etti ama ben kapanmadım, her defasında reddettim. Sonra bir gün baskılara dayanamadım ve “9. sınıfta kapanacağım” dedim, o da kabul etti. O güne kadar hiç kimse bana tekrar bir şey söylemedi ama istediğim gibi de giyinemedim. Bana daha 10 yaşındayken kısa kollu kıyafetleri yasaklamışlardı. Yine de en azından saçlarıma rüzgâr karışıyordu. Mutluydum, hiç olmadığım kadar.
Sonra liseye geçtim, İmam Hatip lisesine gitmek zorunda kaldım. Oraya başladım, kapandım. İsteğimle değil; zorla, babam için, o istedi diye! Okulda herkes kapalı olduğu için bir süre sonra kabullendim. Bu benim, tamam, ben buyum ve benim hayatım bundan ibaret, dedim. Okula yarı döneme kadar gittim ve babam sebepsiz yere beni okuldan aldı, açık liseye geçtim. Ağladım, çok ağladım. Bir insanın elinden geleceğini aldı, inanabiliyor musunuz? 1 yılım boşa gitti, tam 1 yıl. Neyse, liseyi bir şekilde okudum. Derslerime çok çalıştım. Zaten evden arada çıkardım, çıktığım zaman da kafamı öne eğip kulaklığımla baş başa kalırdım, tüm olan biteni sorgulardım. Bu, öyle dinimi sorgulamak değil; ben dinime inanıyorum. Sonuçta dinimizde zorlama yok, değil mi? Allah kulunun mutsuz olmasını ister mi? Bizim mutsuzluğumuz, bize yapılan baskıdan dolayı. Ben her gece dua ettim; Rabbim, ben istemediğim bir şeyle sınanıyorum. Ben her gece Rabbimle konuştum, her şeyi ona anlattım.
Bu açılma konusu, açık lise okuduğum dönemde arada aklıma gelip gitti. Her defasında geçiştirdim, cesaretim yoktu. Ben güçsüzdüm çünkü gidecek kimsem yoktu. Hep üniversiteyi kazanıp gittiğimi hayal ettim. Hatta ne yapıyordum, biliyor musunuz? O istediğim kıyafetlerin ekran görüntüsünü alıp saklıyordum, bir gün onları giyeceğim diye. Ah, çok çocuksu hayaller ama bir o kadar mutluluk veriyordu. Öyle böyle zaman geçti ve ben lise 3’e geçtim. Açılma isteğim arttı, ben kendimi o başörtüsünün içinde kaybettim ve bulamıyordum. Bir gün yanlış hatırlamıyorsam saat 05.00 sularında ezan okunuyordu, uyandım ve Google’a ‘Açılmak istiyorum, ne yapmalıyım?’ yazdım. Kendimi rahatlatmam gerekiyordu. Sonra bu sayfaya denk geldim ve bir köşede sessizce buradaki insanların hayatlarını okudum. Tam o sırada annem uyandı, ben korktum, sanki kötü bir şey yapıyormuşum gibi telefonu sakladım. Annem bunu fark etti, telefonumu elimden aldı, baktı ve hiçbir şey demedi çünkü istemediğimi biliyordu. Neyse arkadaşlar, sonra bu konu kapandı.
Bazı nedenlerden dolayı annem ile babam boşanmaya karar verdi. Kendimize yeni bir hayat kurduk. Liseyi bitirdim, mezun oldum. Sonra annemi karşıma alıp “Açılmak istiyorum” dedim, “Zamanı değil” dedi; ben de hiçbir şey demedim, sadece zamanı bekledim. Baktım ki o zaman gelmiyor ve ben bir daha geriye dönemeyeceğim, zamanı da geri alamam, bir daha 18 yaşına gelemeyeceğim; annemle konuştum. Bu sefer bir şey demedi. Sonraki birkaç gün kimseyle konuşmadım, hiçbir yere gitmedim. Daha sonra onlar da “Ne yaparsan yap, biz karışmıyoruz” dediler.
Ben o gün açıldım, o cümleyi duyduğum an açıldım. Saçlarımı taradım, düzleştirdim, dışarıya çıktım. Hava hafif esiyordu, saçlarım uçuşuyordu. Normalde insanlar bundan rahatsız olur ama ben olmadım. Kafamı gökyüzüne kaldırdım, rüzgârın esişini hissettim, saçlarımın arasında dans edişlerini hissettim. Aynı gün içerisinde yağmur da yağdı ve ben o yağmurun altında ıslandım. Yaz yağmuruydu ama saçlarımı ıslatmaya yetti. Vazgeçmeyin, biri size ‘Şunu yapmak zorundasın!’ dediğinde susmayın. En fazla ne yapabilirler ki? İstediğiniz gibi yaşayın, içinizden geldiği gibi insanları umursamadan ve hiçbir şeyi kafanıza takmadan mutlu bir şekilde… En önemlisi sabretmek, sabredin, her şey mükemmel olacak, sadece bekleyin. Kalbimiz temizse hikâyemiz mutlu biter. Ben başardım, siz de başaracaksınız. Sadece bekleyin. Sizi seviyorum.
(Görsel: Yoshiro Tachibana)