Babamın ölümü benim özgürlüğüm oldu.

Merhaba. Bu, buraya ikinci yazışım. “Babama açılmak istediğimi söylediğimde ‘Seni sevmek zorunda değilim’ dedi” başlıklı yazıyı ben yazmıştım. Yazalı 1 yılı aşkın bir süre geçmiş. Çok şey oldu. Ben artık özgürüm, çünkü babam öldü. Bunu dile getirmenin acı tadı damağımda hâlâ. Savaşım bitti. Özgür oldum. Bedeli ise babamın mezarına gitmek oldu. Biliyor musunuz, ‘Babam keşke ölmeseydi’ diyemiyorum. Kötü biri miyim? İyi ki öldü de demiyorum, keşke ölmeseydi de. Karmakarışık hislerin esiriyim. Özgür olduğum için, kendim olabildiğim için dünyanın en mutlusu benim ama bunu elde edebilmemin tek yolunun ölüm olmasına çok kırgınım. Babamın ölümü benim özgürlüğüm oldu. ‘Her şey geçermiş’ derler ya, bu geçmeyecek. Geçip gidecek ama geçmeyecek. Nasıl geçsin ki? Hani babam beni sevmek zorunda olmadığını dile getirmişti ya, hakikaten de öyle oldu. Sevmedi yani. Sevmemiş hiç. Ben hayatta neye yanayım, bilmiyorum. Hiç güzel bir baba-kız ilişkisine sahip olamamaya mı, babam yaşasaydı esaretimin devam edecek olmasına mı, beni kendi ölümüne keşke dedirtmeyecek kadar kendinden soğutan babama mı yoksa o yaşarken bile benim babasız hissettiğim günlere mi?

(Görsel: Sam Szafran)

“Babamın ölümü benim özgürlüğüm oldu.” için bir yanıt

  1. babanın ölümüne üzülmemiş olman seni kötü bir insan yapmaz. seni sevmeyen ve zarar veren birinin arkasından yas mı tutacaktın bir de. benim babam ölse sevinirim bile. bırak, böylesi daha iyi olmuş. tüm samimiyetimle söylüyorum sen kötü bir insan değilsin üzülmediğin için kendini suçlu hissetme. çünkü bu hikâyede en masumu sensin. hayalleri çalınan, umutsuzluğa sürüklenen sensin. artık hayatını yaşamaya bak. umarım güzel bir ömür geçirirsin seni seviyorum ❤

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir