Merhaba. Bu platformu daha önceden keşfetsem de bugün kendi yaşadıklarımı aktarmak istedim.
Ben 11 yaşında en yakın arkadaşıma özenerek kapandım. Arkadaşımın okulu İmam Hatip olduğu için sadece okula kapalı gittiğini çok sonra öğrensem de benim için bir şey değişmemişti. Kapandığım sıralar yaşıtlarım kapanıp açılıyordu ve kendime, onlar gibi sadece heves ile kapanmadığımı söylüyordum. Zaten kendi isteğimle kapanmıştım; annem şaşırmış ve sevinmişti. Ben sorgulamamıştım, çocuk aklıyla bildiğim tek şey zaten böyle olması gerektiği ve olacağıydı. Açılmayı düşünmemiştim. Sadece bir keresinde Kıbrıs’a tatil için gittiğim sırada kuaför kuzenlerim “Bir seferlik açarsın, saçını şekillendirelim” dediklerinde annemi arayıp durumu anlatmıştım. Tek seferlik de olsa açılamayacağımı bilmeme rağmen annem bana “Kapanacaksan tam kapan, açılacaksan da bir daha kapanma” demişti. Açılmanın ne kadar yanlış ve günah olduğunu, yola başlamışken geri dönmemem gerektiğini düşündüm. Türkiye’de takdir gösterdikleri kapanma durumu, Kıbrıs’tayken insanların dikkatini çekmişti. Öyle ki hiç muhabbetimin olmadığı ileri mahallemizdeki teyzeler bana neden kapandığımı sormuştu. Benim için olması gereken buydu, sormalarına şaşıran da bendim.
Şu an 17 yaşındayım ve 6 yıldır başörtüsü kullanıyorum. Geçen seneye kadar açılma düşüncesi aklıma bile uğramıyordu. Nasıl başladı, emin olamıyorum. Dinimden soğuduğumdan, açıkken daha güzel olduğumu düşündüğümden ya da insanların beni başörtümü çıkartmaya itmesinden değil. Fakat yine de toplumun hiçbir etkisi yok da diyemem. Kafam karışıktı, hâlâ da karışık. Geçen sene başörtüsünü çıkarmayı düşünmemin sebeplerinden biri çok kısıtlı bir dünyada yaşadığımız gerçeğiydi. Ben dans etmek, şarkı söylemek istiyordum. Başörtülü olmam bunlara engel olmasa da bir noktada rahatsız edici olduğunu görüyordum. Bir gün bu durumu anneme açmak için onu yürüyüşe çıkardım. Özünde annem kısıtlayan ya da zorlayan bir anne değildir. Fakat ne yapacağını bilemediğinde ve gördüğü değerler doğrultusunda hareket ettiğinde işler zorlaşıyor. Kafamın karışık olduğu bir süreçte ona bunları anlatmam beni kötü yönde etkiledi. İlk anlatmamda bana verdiği tepki “Senin içine şeytan kaçmış” oldu, “Sana ‘Açıl’ dememi mi istiyorsun?” dedi. Ben karmakarışık durumumda benim yanımda olmasını dilediğim için anlatmıştım ama o düşüncelerim yanlış olduğu için bana kızmıştı. Bunun bir süreç olduğunu düşündüm. Zaman geçecek ve ben açılmayı bir daha düşünmeyecektim.
1 yıl daha geçti. Yine düşüncelerimde boğuluyorum. Kaç ay oldu, bilmiyorum. Ne istediğimi de bilmiyorum. Annemle tekrar konuştum ve eğer ileride böyle bir karar verirsem yanlış olsun ya da olmasın, çocuğu olarak beni yalnız bırakmamasını istedim. İstemese de beni zor duruma sokmayacağını biliyorum. Beni zorlayan aylarca düşünüp atlatamadığım bu süreç… Başörtümü çıkarmayı düşünüyorum ama ne çıkarabiliyorum ne de kendimi tam anlamıyla ait hissedebiliyorum. Giydiğim kıyafetlerin asıl İslam’a uygun olmadığını da biliyorum. Sorumluluğunu alamadığım bir şeyi bu şekilde yansıtmak istemiyorum. Saçlarımdan rüzgârın geçtiğini hissetmenin nasıl bir duygu olduğunu unuttum. Bazen taşıyamıyor gibi oluyorum fakat eğer başımı açarsam yaşayacağım psikolojik sorunlar ve vicdan azabını düşünmek bile beni mahvediyor. Arada sıkışıp kaldım ve ne adım atabiliyorum ne olduğum yerde kalmak istiyorum.
(Görsel: Safwan Dahoul)