“Hep yatıyorsun” diyorlar, sanki başka bir şey yapmama izin mi veriyorsunuz?

Hayatıma nasıl başlasam bilemedim, tabii bu yaşadığım hayatsa… Burayı yeni keşfettim, birçok yazıyı okuma fırsatım oldu ve iyi geleceğini düşünerek yazmak istedim. Bu konuda kendimi çoğu zaman yalnız hissettim, meğerse benim gibi birçok arkadaşım varmış ve benden daha kötü durumda olanlar da varmış.

Nasıl başlasam… Şu an 20 yaşındayım, üniversite öğrencisiyim ama açıktan okuyorum. Benim de baskıcı bir ailem var; hiçbir zaman kötü insanlar olduklarını söyleyemem, ne kadar çok sevip değer verdiklerini çok iyi biliyorum. Köle hayatı yaşıyor olmam hariç! Bu arada, ben kapalı değilim ama tabii ki bu konuda sürekli söylenmeleri oluyor. İlk olarak 12-13 yaşlarında kendi isteğimle bir heves içinde kapanmıştım. O zamanlar çok hoşuma gidiyordu, dışarıya çıksak da şal taksam hevesindeydim. 1-2 yıl kapalı kaldım. Sonra liseye başladım. Annem İmam Hatip’e gitmem için ağladı, istemedim. Normal devlet okulunda da yapamazmışım, en sonunda beni özel bir lisede okuttular. Okulun ortamı falan derken açık arkadaşlarıma çok özenmeye başladım ve hiç çekinmeden açılmak istediğimi söyledim. Günahtır, şöyle böyledir; bir sürü şey dediler ama açıldım. Çevremdeki birçok insan “İmam Hatip’e göndermeyip özel okula gönderdiniz, azar böyle” dedi. Bir süre etrafımdan sürekli böyle sözler duydum. Annem, “Kapanırsan en marka yerlerden kıyafetler alırım, istediğin gibi gezersin” demeye başladı. Açıkken gezemem mi?

Askılı crop, şort, etek gibi şeyler giymem kesinlikle yasaktı. 15 yaşlarındayken bir arkadaşım vardı, açıktı, ona da çok özeniyordum. Bir gün onlara gitmiştim ve orada açık bir askılı bluz denemiştim, mordu; hiç unutmam, çok da yakışmıştı ve mutluydum. O gün evden arkadaşımla beraber bir cesaretle öylece çıktım. Annemlere göre kafeler, karıların ve kızların satıldığı yerlerdi, bana oralara gitmek de yasaktı. O gün ilk defa gitmiştim, yanımda bir kız bir de erkek arkadaşım vardı, oturuyorduk, çok güzel sohbet ediyorduk ama içimde bir huzursuzluk vardı. Kafeden çıktık, yolda yürürken akrabalarımızdan biri -kuzenim diyeyim- beni o şekilde görmüş ve annemi aramış, “Kızın yarı askılı çıplak şekilde dudağında elma çürüğü bir rujla” demiş. Annem de “Çabuk onu al ve eve getir” demiş. Arkadaşlarımdan bir şekilde ayrıldım. Eve geldiğimde hiç susmayacak sesler beynimin içindeydi. Babam, “Ben seni orospu olasın, millete peşkeş çekesin diye mi yetiştirdim!” diyerek beni dövdü. Annem kollarımı sıktı. Sabah uyandığımda her yerim ağrıyordu, kollarım mosmor olmuştu. Evet, yalan söylemiş olabilirim ama ben bu kadar kötü ne yapmıştım?

Şu an 20 yaşındayım, bu olay olalı tam 5 yıl oldu ve o günden bugüne dek benim tek başıma dışarı çıkmam yasak. Bir arkadaşım var, ailem onu tanıdığı için sadece onunla çıkabiliyorum. Onun haricinde ya ailemden birini ya da erkek kardeşimi başıma dikiyorlar. Çok makyaj yapma, dikkat çekiyorsun, kilo aldın, götün çok belli oluyor… Annem bazen oturup ağlıyor, “Ben ne günah işledim de sen böyle oldun” diye. Bu 5 yıl içinde aynaya baktığımda gözlerimdeki o kini ben görüyorum. Sevgili de yasak, olamaz, olursa babam bu konuları hiç affetmezmiş; annemi de beni de toprağa gömermiş. Yeri geldi, konuştum, “Bana bu kadar karışamazsınız, benim hayatım” dedim ama neymiş, evlenene kadar her şeyime karışırlarmış, onların istedikleri olurmuş, ben tek başıma bir şey yapamazmışım, millet ne dermiş… Sustum artık.

Artık bana tam olarak nasıl hissettiriyorlar, biliyor musunuz? Hiçbir işe yaramaz, tek başına hiçbir boku beceremeyen, en ufak şeye hemen ağlayan, her şeyden korkar hale gelmiş, kendini doğru düzgün ifade edemeyen bir aptal gibi… Onlar beni iyi sanıyor. “Hep yatıyorsun” diyorlar, sanki başka bir şey yapmama izin mi veriyorsunuz? “Bu evde senden rahatı yok, sana rahatlık batıyor” lafı hep ağızlarında… Obsesif kompülsif bozukluğum ve ilerlemiş derecede anksiyetem var, ilaç verildi ama kullanmayacağım. Doktor bana, “Sen bu şekilde devam edersen kendi psikolojini çok yıpratırsın, hayatın dört dörtlük olsa da sen mutlu olamazsın” dedi.

20 yılı buraya yazmak çok zor, yazdıklarım sadece çok ama çok kısa bir özet. Artık ben kendimi tanıyamıyorum; ben kimim, amacım ne, ne yapıyorum ben? İyi bildiğim tek şey, kafamda bir sürü intihar düşüncesi olması. Teşekkürler anne, baba.

(Görsel: Tamar Nadiradze)

Comments (2)

  1. Sakın intihar edeyim deme. Emin ol hiç faydası olmayacak. Ben 3 kez denedim. Tabi onlardan habersiz. Yaklaşık 10.15 ilaç içtim. Karın ağrısından ölecek gibiydim. Ama ölmedim. Diğer denemelerimde ise sadece bir nefes boşluk kalmıştı koskoca binadan atlamama. Sonra bir anda vazgeçtim. Benim gibi çaresiz kalan birçok insan vardı. Ama böyle kolayca yok olamazdım. Sadece 1 hafta ve bayramdan bayrama üzülürlerdi. Hepsi bu kadar… Ardımdan sadece korkak diyeceklerdi. Ama ben bu hayattan vazgeçebilecek kadar güçlüydüm. Asıl zavallı olan onlardı. İşte sırf bu yüzden herkese yaşadıklarımın bedelini ödeteceğim. Sınavdan sonra şehri terk edeceğim. yeni bir hayat kuracağım. Gerekirse eşek gibi çalışacağım ama yine de ölmeyeceğim. Çünkü bu iğrenç yerde takılı kalmış birçok masum insan var. Onlar için güçlü kalacağım.
    Biraz uzattım ama… Demem o ki dayanmalısın. Kendin için.

  2. seni o kadar iyi anlıyorum ki neredeyse aynı durumdayım diyebilirim ama benimkiler bir tık daha kötü. kıyaslamak için demiyorum lütfen yanlış anlama sadece anladığımı belirtmek için diyorum. keşke ne yapabileceğini söyleyebilsem ama ben de bilmiyorum. bana da sürekli yatıyorsun diyorlar ama sürekli evde ne yapmamızı bekliyorlar? umarım hepimiz böyle ailelerden en yakın zamanda kurtulabiliriz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir