Merhaba, öncelikle belirtmek isterim ki ben halâ başörtüsü takan ve onu çıkarmamış biriyim. Size bu yolculuğa nasıl girdiğimi, sonrasında da nasıl psikolojik hastalığa yakalandığımı anlatmak isterim.
Şizofreni teşhisi konulmuş bir babaannenin ve onun travmalar içinde büyümüş 7 çocuğunun içinde büyüdüm. O çocuklardan biri de benim babamdı. Büyüdüğüm ortamı şu an düşündüğümde dehşete kapılıyorum çünkü ne yazık ki hiçbir zaman küçük bir çocuk olamadım. Ne yazık ki bir çocuk kadar kör olamadım. Tüm sahtelikleri ve yobazlığı sonuna kadar hissettim. Ailemizde kimse dindar değildir ama din, küçük kızların kapanmasıyla tamamlanan bir şey olarak kabul edilir.
İlk kapandığımda 12 yaşındaydım ve aklımdan hiç böyle bir şey geçmiyordu. Bu tamamen annemin fikriydi ve galiba o zamanlar bitkisel hayattaydım çünkü hiçbir tepki vermemiştim. Umurumda değildi ya da fark etmedim, sadece 12 yaşındaydım. Hiçbir zaman anne-çocuk ya da baba-çocuk ilişkisine sahip olmadım. Babam kızılacak zamanlarda ortaya çıkan, sonrasında da kaybolan bir gölgeydi. Annemi hiç hatırlamıyorum çünkü onu çok küçükken hayatımdan kesip atmıştım.
16 yaşıma geldiğimde artık susamıyordum, beynimde farklı şeyler konuşan onlarca insan vardı ki hâlâ var. O yıllarda internet üzerinden biriyle tanıştım, satanist olan biri… Düşüncelerimi tamamen dumura uğratan ve keşfedilmeye hazır bir dünya… Birlikte çok tatlı ve sağlam köprülere oturttuğumuz bir dostluk oluşturduk. Ona kapalı olduğumu henüz söyleyemedim çünkü o benim olduğum değil, olmak istediğim yanım her zaman için… Hiç hoş olmayan bir tesadüfle annem bu dostluğu öğrendi ve beni zorla psikiyatriye götürdü. Doktorlarla anlaşamam. Bu da bir anlaşmazlık ile son buldu. Fakat borderline hastası olduğumu öğrendim. Kendimi öldürmeyi hiç düşünmedim. Ben daha çok kendimi öldürmek isteyen tarafımı öldürmek istedim. Bu konu hakkında da şimdilik pek bir fikrim yok.
Anneme, 18 yaşımda üniversiteye gidince açılacağımı söyledim. Tabii ki umursamadı. Yaklaşık 1 ay sonra Ankara’ya üniversite okumak için gideceğim. Sonunda gideceğim. Hoşlanmadığım ama beni çok da cezbeden psikoloji bölümünü okuyacağım. Bu yolda yine yalnızım. Artık kendimi kabustan kurtaracak ve Ankara’da başörtüsü takmayacağım. Sonrası ne olur, babam nasıl öğrenir; bilmiyorum. Kendime sadece 5 yıllık bir ömrüm kaldığını söyledim ve bunu keyfimce yaşayacağımın sözünü verdim. Belki ölürüm, belki de giderim sonunda. Ben bir şeyleri hep en sonunda yaparım. Çünkü başında yaparsam zerre kadar olan huzurumu da yok ederim. Çünkü ben hep yok ederim. Kendimi de yok ederim ve yine kendimi de yok ederim. Hoşça kalın.
(Görsel: Safwan Dahoul)