Bütün bu inançlara rağmen yağmurda ıslanmak isteyen tarafım ağır basmak üzere.

İstiyorum ki kelimeler zihnimdekilerle birleşip bu satırları oluştursun. Şu an zihnimde ne yazacağımın da ne anlatacağımın da taslağı yok. Gelişigüzel yazıyorum, gelişigüzel yaşadığım gibi.

İnanıyorum. Allah var. Peygamber vardı. Kur’an gerçek. Ama… Ama kalbimin en derinlerinde sızlayan bir şey var. Bütün bu inançlara rağmen yağmurda ıslanmak isteyen tarafım ağır basmak üzere. Çok korkuyorum. Sık sık kendime ‘Ya biz yanlış şeye inanıyorsak, ya dönüşü olmaz bir yolda yanlış inançlarımızla ilerliyorsak’ diye tekrarlıyorum. Ama içimde bir şeyler bu cümleyi sadece sorumluluklarımdan kurtulmaya çalışmak için kurduğumu biliyor. Bana avaz avaz bağırıyor, ‘Sen bu değilsin. Bunu yapamazsın. Ömrünün sonuna kadar aynada göreceğin yüz bu olacak’ diye. Ama ben yapamıyorum.

Hatayı nerede yaptım? Bana açılma isteğini hafiften aşılamaya başlayan ilk şey neydi? Güzel kızların fotoğrafları mı? Yoksa çevremdeki arkadaşlarım mı? Ya da geçmişi eşeleyip küçükken dahi kıyafetlerime karışıldığını hatırlamam mı? Ha, bir de kardeşimin zorla kapatılmaya çalışılıyor olması da olabilir.

Hangisiyle başladı, bilmiyorum ama bambaşka bir şeyle bu his bitmeli. Arafta kalmaktan çok yoruldum. Tam diyorum, ‘İşte bu kadar, kabullen artık. Sen bu başörtüyle yaşayacaksın’ diye. Ama birkaç güne karşıma nefsimin en büyük yenilgileri çıkıyor. Niye böyle oldu? Birkaç ay öncesine kadar üniversiteyi kazandığımda gerekirse resti çekip bu evden açılarak gideceğimi planlamıyor muydum? Yanlış düşünüyormuşsunuz arkadaşlar. Üniversite bir kurtuluş değil. Sadece baskılarınız ve acılarınızın gözünüzün önünde olmadığı alan. Ama o baskılar, o korkular öyle bir birikiyor ki boğazınızda düğüm düğüm oluyor. Kurtuluş yok!

Kazandım. Çok da güzel bir özel üniversiteye tam burslu yerleştim. 2 gün sonra gidiyorum ama ben valizimi yine aynı kıyafetlerle doldurdum. Birkaç haftalık mutluluğum bu gece yine saçma sapan sebeplerle sonra erdi. O başörtü iğneleri yine alındı, kollarıma bir bir saplandı. Yine bedenimde çizik izleri var.

Ben yapamıyorum. Çekip gidecek olsam dahi anneme bir acı da ben vermek istemiyorum. Evet, tek sorun onun baskısı ya da isteği değil. İçimde manevi anlamda da bunu engelleyen şeyler var. Ama şunu düşünmeden duramıyorum. Bir gün annem ölse… Açılır mıyım? Cevap beni o kadar korkutuyor ki… Evet, desem hayatımı başkası uğruna feda etmiş gibi duracağım. Hayır, desem içinde bulunduğum durumda hiçbir suçlu kalmayacak ve ben kendi kalbimle baş başa kalacağım, ki bu inanılmaz zor.

Allah’ım… Ya bana başka bir hayat çiz ya da ben bu yaşama veda edeyim artık.

lily – 18 Eylül 2021

(Görsel: Joan Miró)

Comments (2)

  1. Hayat senin, kimsenin senin üzerini çizmesine izin verme..

  2. Merhaba çok benzer duyguları yaşıyorum. Ailemle konuşmak bile hayaldi benim için . Onlara anlattım tam 5 yıl sonra sürekli bjnun provalarını yapıyordum . Çok sert tepki vereceklerini bekliyordum. Verdilerde bi süre rafa kaldırdım . 3 yıl sonra geçen hafta yine konuştum . O kadar beklemediğim şekllde iyi tepki aldım ki hala şaşırıyorum. Şuan açılıcak mıyım kapalı mi kalacağım bilmiyorum. Ama anlaşılmak bile o kadar güzelmiş ki . Ben de senin ki hep kendimi suçluyordum dini nedenlerden dolayı .ama bunu birtek sen yaşamıyorsun. Herkesin zorlandığı yerler imtihanları farklı . Ama yapmakta zorlandığın için kendini suçlama . Ne karar alırsan al .kendini sevmeye çalış sadece .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir