Merhaba, bu platformu yaklaşık 1 ay önce keşfettim ve sizin hikayelerinizi okudukça daha da cesaret bulmaya başladım. Ben de kendi hikayemi anlatmak, içimi dökmek ve en önemlisi yalnız yürümediğimi kendime bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Ebeveynlerim dini değerlerine çok saygılılardır, ancak pek çok Müslüman gibi ne Kur’an okurlar ne de namaz kılarlar. Çok baskıcı bir ortamda büyümememe karşın küçükken babamın beni çok fazla sevmediğini hissederdim ve ondan çok korkardım. O zamanlarda ona kendimi daha çok sevdirmek için ortaokulda İmam Hatip’e gitmeye karar verdim. Başta annem buna razı olmadı ancak İmam Hatip’e gitmek istediğimi söylememle birlikte birden babamın favorisi haline geldiğimi daha 10 yaşında fark edince kararımdan dönmedim. İlkokuldayken bıcır bıcır bir kız olan ben, İmam Hatip’teki ilk günümle birlikte küçük bir kadına dönüştüm. İlkokulda müzik dinlemeyi, dans etmeyi çok severdim ama İmam Hatip’le birlikte bilinçaltıma bunların bir Müslümana yakışmayacağı kodlandı ya da ben öyle anladım çünkü daha o zamanki aklımla bile bir Müslümanın layıkıyla Müslüman olması gerektiğini düşünüyordum.
11 yaşındayken özellikle kadir gecesine denk getirerek kapandım. Kapandığım zaman ilk olarak ferace giymek istedim çünkü bir Müslüman, emirleri doğru bir şekilde yerine getirmeliydi. Annem buna karşı çıktı ve ben de o gün anneme “Senin yüzünden cehennemde yanacağım” dedim. İşin ilginç yanı, bu din masallarına göre şu an gerçekten cehennemde yanacak durumdayım. Ortaokulu birincilikle bitirdim ve lise sınavından çok iyi bir puan aldım. Bu puanımı; yaşadığım ilin dışında, ailemden uzakta bir İmam Hatip lisesinde okumak için kullandım. Zaten beş vakit namaz kılıyor, sürekli Kur’an okuyor ve bir kadın gibi davranıyor olmama mest olan babam, bu kararımla birlikte havalara uçtu ve bana kapandığım zaman gösterdiği ilginin de fazlasını göstermeye başladı. Bana, kelimenin tam anlamıyla bir prenses gibi davranıyordu ve bunun gerekçesi olarak da dinime bağlı olmamı gösteriyordu. Bu muameleye alıştığım için dini ve kafamdaki bez parçasını sorgulamak bir an bile aklımdan geçmedi. Fakat pandemi sürecinde hayatımı sorgulayınca acı gerçeği anladım.
Aslında benim içimde hiçbir zaman dine dair bir heves ya da inanç olmamış. Benim içim, yalnızca babamın prensesi olma arzusuyla doluymuş. Bunu fark edince namaz kılmayı bıraktım ve dini sorgulamaya başladım. Dinin kendi içindeki birçok çelişkisini ve aslında yaşamı ne kadar kısıtladığını anladım çünkü başörtülü olduğum süre boyunca çok özgüvensizdim ve ne zaman bir alanla uğraşmaya çalışsam içimden bir ses “Ya sen bunu yapamazsın çünkü sen Müslümansın, felsefe senin neyine, gidip Kur’an oku” derdi. Bu sesi duydukça kendimden daha çok nefret ederdim. Bir de akraba ortamlarında örnek gösterilen kız olmak vardı… Başlarda ne kadar tatmin verici olduğunu anlatamam ama şimdi biri beni örnek olarak gösterdiğinde midem bulanıyor. Dediğim gibi, dini sorgulamaya başladım ve dinden tamamen uzaklaştım.
Dini, eskilerin masalları olarak görmeme rağmen düşüncelerimden çok korkuyorum ve bazen ‘Acaba bu şeytanın işi de ben mi yoldan çıktım?’ diye düşünüyorum. Göğsümde sürekli o ağırlığı taşıyorum ve nefes alamıyorum. Üniversiteye gittiğimde açılmak ve istediğim hayatı yaşamak istiyorum ama babam bundan çok etkilenecek. Anneme bu konuyu açmaya çalıştığımda “Baban kahrından ölür” dedi. Babamı gerçekten çok seviyorum ama iyi niyetle de olsa bana nasıl zarar verdiğini ona bir türlü anlatamıyorum. Babam gerçekten hassas bir insan ve şu anki durumdan da rahatsız olduğunu söylüyor. Ancak açılmam onun için gerçekten büyük bir keder olabilir, zaten birçok sağlık problemi var ve onun ölümüne sebep olabilecek olma düşüncesi bile beni yıkıyor. Hayatımı, ailem ve el âlem için feda etmek istemiyorum ama benim yüzümden babama bir şey olursa kendimi asla affedemem.
(Görsel: Harrie Kuyten)
“Müzik dinlemeyi, dans etmeyi çok severdim ama İmam Hatip’le birlikte bilinçaltıma bunların bir Müslümana yakışmayacağı kodlandı.” için 2 yanıt
Benzer yanlarımız çok fazla. Hep örnek gösterilen olmak, bunu getirisi olarak da onların istediği gibi yaşamak. Sorgulamaya başlayınca da hemen senin elinden alıverirler o takdir edilmenin verdiği hazzı. Geriye düşüncelerin ve sen kalırsın. “Yoldan mı çıktım? Doğru yol var mıydı? Birileri için mi yaşayacağım?”
Umarım işler istediğin gibi geçer. Umarım.
Baban veya başka hiç kimse için kendini kesinlikle feda etme baban hassas olabilir sağlık sorunları olabilir ama senin de kendini etkileyen sorunların var neyin olursa olsun kendinden çok başkalarını düşünmek sadece sana zarar verir açılmak gibi bir niyetin varsa öncelikle etrafındakilere değil kendine daha çok değer verip bu düşüncelerden sıyrılman gerekir sen vicdan azabı duyulacak bir şey yapmıyorsun kötü olan sen değilsin seni buna mecbur bırakanlar acı ama gerçek konuşacağım baban seni gerçekten seviyorsa her halinle sevecektir ama anlattığına göre baban senin sevgiye muhtaç bir çocuk olarak kendine oluşturduğun dindar karakterini seviyor ona bambaşka bir halini gösteriyorsun ama gönlün bambaşka bişeyde gerekirse bu düşüncelerini ona aç neden kapandığını bize anlattığın gibi ona da anlat anlamak istemiyorsa kaybeden taraf o olur sen değil eğer anlamıyorsa seni her halinle kabul edemiyorsa sevgisi sahtedir sen kötü bir şey yapmıyorsun kendi özgürlüğünü başkaları için kısıtlama kimsenin aklına girmesine babanın kötüleşmesine sebep olduğunu düşündürmesine izin verme insanlar istediğin şeyi yaptığın için üzülebilirler diye düşünüyor olabilirsin ama yapmazsan da sen üzüleceksin bunu sakın unutma