Bir gün o kıyafetleri dışarıda da giyebileceğim düşüncesi beni bugüne kadar avuttu.

Merhaba, ben bugün buraya kendi hikayemi yazmaya geldim. Zaten çoğumuz benzer hikayelere sahibiz, onun için hiç uzatmadan başlayayım. Ben 19 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Muhafazakâr bir ailede büyüdüm. Yaklaşık 7 yıldır başörtüsü kullanıyorum, geçen sürenin bu kadar uzun olduğunu daha önce fark etmemiştim. Geçen gün aileme bunu nasıl açıklarım diye düşünürken kendi kendimi teselli etmeye çalışıyordum; ‘En fazla ne olabilir ki?’ diye düşünmeye başladığımda, hayatımın yarısını böyle geçirmiş olduğumu fark ettim. Bu, son 2 yıldır isteyerek yaptığım bir eylem değil. Her seferinde, bu sefer artık benim de bir birey olduğumun ve kendi kararlarımı verebileceğimin farkına varırlar diye düşünüyordum ama ne yaptıysam olmadı.

Liseyi ailemden uzakta okudum, bu süreçte yurtta kaldım. Pek çok sorunla da kendim baş etmek durumunda kaldım, olmadı. 18 yaşımı doldurdum; artık yetişkin bir bireyim, dedim. Yine olmadı. Üniversiteye başladım, olmadı. Bir işe girdim, çalışmaya başladım; artık kendi paramı kendim kazanıyorum, bu sefer bana olan bakışları değişir, dedim ancak ben hâlâ onların küçük kızıydım. Ne yapsam bana yetişkin bir birey gözüyle bakmıyorlardı. Sanki ben daima bir şeylerden etkilenen, kendi düşüncesi ve karar yargıları olmayan küçük bir çocuktum.

Son zamanlarda bu konuşmayı ertelememin tek nedeninin onların tepkisinden çekinmem olduğunu fark ettim. Çünkü bu ilk seferim değil, daha öncesinde bu konuşmayı yaptığımda ‘orospu’ olarak yaftalandım ve okula gönderilmemekle tehdit edildim. Ne yapsam olmuyor. Artık içimdeki benliğimi dışa vurmak istiyorum, olduğum gibi görünmek istiyorum. Son zamanlarda daha da sık yaptığım bir şey var… Herhangi bir mağazaya gidip acaba açık olsam nasıl giyinirdim diye düşünüyor, ona göre kıyafetler seçiyorum. Onları tek tek deniyorum, kombin yapıyorum. Bir gün o kıyafetleri dışarıda da giyebileceğim düşüncesi beni bugüne kadar avuttu. Az önce çok yakın bir arkadaşımla konuştum, bu süreçte hep yanımdaydı. Onunla konuştuktan sonra fark ettim ki bu konuşmayı biraz daha ertelemenin bir anlamı yok. Yarın bir kez daha deneyeceğim. Bana bol şans dileyin lütfen… Umarım buraya bir sonraki gelişimde zafer mektubumu yazmaya gelirim.

(Görsel: Odilon Redon)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir