Benim hikayem abim yazın yurtdışından geldiği zaman başladı, gerçi kapanma baskısı onun öncesinde de vardı. Benim ailemde daha çok kız-erkek ayrımı yapılıyordu. Ailem erkek kardeşimi o kadar çok severdi ki biz hep sevgiye muhtaç kaldık. Onlar her şeyi yapar, istediği gibi giyinirdi ve kimse onlara karışmazdı ama bizim oyun oynama hakkımız bile yoktu. Çocukluğum sorunlu ailemin kısıtlamaları ile geçti. Abim gelince de kapanma mevzuları iyice artı. Sırf eve gelen misafirlerin abime “Kardeşin artık büyüdü, saçları açık gezmesi ayıp, erkekler görmesin saçını” demesi üzerine abim o akşam bana zorla başörtüsü taktırdı. Ne kadar karşı gelsem de eğer yapmazsam okuldan alacağını söylüyordu, annem de ona arka çıkmıştı. Elimden gelen her şeyi yaptım ama sırf ayıp diye beni zorla kapattılar. Neden ayıp olduğunu hiç anlamıyorum, günahı düşünen yok. Kimse laf etmesin, konuşmasın, benim saçlarımdan millete ne? 2 yıl boyunca onların zoruyla kapalı kaldım. Hep kendime üniversiteye gidince açılırsın, diyordum. Neredeyse her gece gizlice ağlıyordum.
Sonunda üniversiteye başladım. İstediğim oldu, gittiğim gibi açıldım. Biraz bile vicdan azabı çekmedim, aksine o kadar rahattım ki… Bu, özgürlüğün rahatıydı. Saçlarım rüzgârda dans ediyordu, güneş vurunca aldığı rengi görebiliyordum. Tabii ailemin bunlardan haberi yoktu, onlar beni kapalı biliyordu. Yalan söyledim ama yine de çok mutluydum. Yeniden doğmuş gibiydim. İstediğimi giyiyordum, saçlarımı istediğim gibi yapıyordum. Her hasretin acısını çıkardım, tam 2 yıl istediğim gibi özgürce dolaştım. Ardından pandemiden dolayı eve gelmek zorunda kaldım. Saçlarımı bir daha açamamak, bu düşünce beni kahrediyor. Bazen diyorum ki belki yine bir umut olur da açılırım ama çok zor. Çok şey mi istiyorum? Herkesin rahatlıkla açabildiği gibi ben de saçlarımı açmak, özgür olmak istiyorum. Açık insanlara çok özeniyorum, ömür boyu da özeneceğim. Onlar gibi olamamak çok zoruma gidiyor. Ben artık dayanamıyorum. 2 yıldır evdeyim ve 2 yıldır ağlayarak kapanıyorum. Bazı aileler neden böyle, hiç anlamıyorum. Yoksa namus kavramı sadece kapanmakla mı ilgili?
(Görsel: Marie Laurencin)