Merhaba. Öncelikle yaşadıklarımı buraya döktüğüm için kendimle gurur duyuyorum. Benim tesettür serüvenim yaklaşık 12 yaşımdayken babamın teşvikleri sonucu başlamış oldu. Annem, yaşımın çok küçük olduğunu düşündüğü için kapanmamı pek onaylamadı ama o yaşlarda düşündüğüm tek şey Allah’a kulluk etmekti. Çünkü 8 sene boyunca İmam Hatip okullarına gitmem zorunlu kılındı. Başka bir seçenek dahi sunulmadı.
Liseye başladığımda dini ve tesettürü sorgulamaya başladım. 11. sınıfta ise artık tesettürlü olmak istemediğime karar verdim. Bu süreçte annem ve arkadaşlarım ellerinden geldiği kadar benim yanımda oldular. Çok düşündüğüm, çok bunaldığım, sabaha kadar gözyaşlarımda boğulduğum zamanlar oldu ama ben yine de savaşımı kazandım. Sonucunda 2 sene sonra başımda örtü olmadan özgürce saçlarımı savurarak, 6 senenin acısını çıkara çıkara dışarı çıktım ve arkadaşlarımla eğlendim. Elbette babam bu durumu normal karşılamadı çünkü kendisi ataerkil bir sisteme inanıyor. Bu olaydan sonra babam 5 ay boyunca öfkeli cümleler ve hakaretler dışında benimle 1-2 kelam laf bile etmedi. Bir de üstüne ailem hakkında beni yıkan, derinden yaralayan bir olay öğrendim. Bana dini zorlayan, aşılayan, direten, tesettürlüyken giyimime ve örtüme çok dikkat ve hassasiyet gösteren biri olmama rağmen bana “Süslüman, düzgün kapan, o üstündeki niye kısa, o pantolonu beğenmedim, çıkartacaksın yoksa seni böyle yanımda gezdirmem” baskıları yapan adamın, affedilmeyecek büyüklükte ahlaka ters düşen tavırlarını öğrenince dinin bana ne kadar uzak bir değer olduğunu idrak ettim.
Yaşadıklarımı paylaşmak benim için zor oldu çünkü beni anlamaları çok zordu. Çoğu kişinin gözünde başımı açmam özgürlük değil, lükstü. Buraya yazma nedenim ise birilerinin beni anlamasını istemem. Ben buradaki hayat hikayelerinde kendimden çok parça buldum ve bu parçalar özgürlük savaşımda beni tamamlıyorlar. Umarım benim bu küçük direniş hikayem de sizlere bir şeyler katar.
(Görsel: Frederick Carl Frieseke)