Artık üstüme yük olan saçma sapan kıyafetler, beni olmadığım biri gibi göstersin istemiyorum.

Bu mektubu baş ağrısı, dişlerimi sıkmaktan oluşan çene ağrılarım, üzüntüden yüzümün her yerinde çıkan sivilceler, lekeler ve mosmor göz altları ile yazıyorum kız kardeşlerim.

Kapanma kararımı 4 sene önce 20 yaşlarımdayken biraz kalabalık ve yoğunlukla erkek nüfuslu bir sınıfta; onların şakalarından, bazen samimi bazen de bir yabancıymışız gibi davranışlarından ve sevmediğim alkollü ortamlarında yanlarında bulunma durumundan rahatsız olduğum için almıştım. Oysa şimdi düşününce yıllarımı, gençliğimi ve belki de bir ömrümü etkileyecek olan bu kararı almak yerine sadece ortamımı değiştirebilirmişim. Hem böylelikle zaten kapanmamı dört gözle bekleyen muhafazakâr ailemi de şimdilerde üzerime yük etmemiş olurmuşum.

İlk zamanlar herkesi hayatımdan çıkarıp başörtüm ile çok mutlu olduğumu düşünürdüm. Namazlarımı kılar, tövbeler ederdim. Sonraları o uzun, bol kıyafetler ve başörtüleri; eski özgüvenimi ve mutluluğumu kaybettirmeye başladı. En basit bir yere giderken bile kafama bir şey dolamak zorunda olmak, üzerimdeki ‘normal’ olan eşofmanları sanki anormalmiş gibi çıkarıp tesettürlü -o ne demekse artık- kıyafetler ile değiştirmek beni yormaya, tüketmeye ve bitirmeye başladı.

İlk zamanlar gelen içe kapanıklığımın, ailemden gizli doktora gidip majör depresyon tedavisi görmemin ve uyku sorunlarım için içtiğim onlarca reçeteli ilacın sebebinin beni bu hayata ait hissettirmeyen tesettürüm -bu kelime midemi bulandırıyor- olduğunu bilemedim. Halbuki daha iyi hissetmek için kapanmıştım, değil mi?

Düşündükçe üstümdeki yükün farkına varsam da maalesef bir şeyleri değiştirmek için cesaretim ve gücüm yok. Hepiniz gibi ben de aileme söyleyemiyorum. İçime kapandım, özgüvenimi yitirdim. Onlara söyleyecek ne cesaretim ne de onların tepkilerini, üzüntülerini; saatlerce, günlerce hatta aylarca anlatacakları günahları, cehennemi, ayetleri, hadisleri ve daha aklıma gelmeyen binlerce bilmem neyi kaldıracak ya da dinleyecek gücüm yok.

Ben sadece hiçbir şey düşünmeden saçımı bağlayıp bir kazak bir pantolon giyip ben olarak dışarı çıkmak istiyorum. Yani sanki koskoca dinin ve yüzlerce ayetin tek şartı ve tek kurtuluşu kendisiymiş gibi davranılan bir örtü olmak istemiyorum. Allah’ın değil de tamamen kulların sırtımıza bindirdiği bu yük ile yürümek yerine özgürce yürümek istiyorum.

Düşünmeden verdiğim küçücük bir karar -tabii bilinçaltımdaki aileden görme faktörü de dahil- hayatımı bana hapsetti. Artık üstüme yük olan saçma sapan kıyafetler, beni olmadığım birisi gibi göstersin istemiyorum. İnanın ki dayanamıyorum. Otobüste, yolda, kısacası gittiğim herhangi bir yerde ruhumu, saçlarımı ve düşüncelerimi kalbimdeki masum kız çocuğuna bırakıp gidiyorum.

Asla 20 yaşımdaki halime kızmıyorum. Belki o an öylesi daha doğru geldi ve öyle yaptım. Fakat şu anki bana çok öfkeli ve kızgınım. Kendi kendime kırdığım cesaretim yüzünden bir kalıba hapis yaşıyorum. Hayallerimde açıldığımı düşününce sanki son 4 sene hiç yaşanmamış gibi hayata eski kıvırcık saçlı günlerimden devam ediyorum. Artık öyle yorgunum ki sadece beni anlayacak sizlere içimi açmak istedim. Benim gibi hisseden herkese; umarım alacağımız tepkilerden, şiddetlerden, bakışlardan ve seslerden ürkmeden cesurca nasıl istiyorsak öyle giyinir ve o ilk adımı atabiliriz. Hepinizi çok seviyorum. Yalnız yürümediğinizi bilin.

(Görsel: Osman Hamdi Bey)

Comments (2)

  1. Merhaba sizin için gerçekten üzüldüm. İnsanlar Kur’an’ı okumadan araştırmadan kulaktan dolma bilgiler ile birbirlerine zulüm ediyorlar çok üzücü… Ailenize gelin Kur’an orjinaline bakalım beraber araştıralım deyin. Araştırdığınızda zaten böyle bir şeyin var olmadığını görecekler. Sadece çevirisinde örtü kelimesi başörtüsü gibi çevrilmiştir ki o yanlış çeviride bile saç konusu geçmiyor. Allah kuluna niye eziyet etsin düşününce insana mantıklı gelmiyor ki zaten böyle birşey yok. Umarım yavaş yavaş insanlarımız doğruyu bulur araştırıp çok zor ama inşallah Allah izin verirse bu karalamadan kurtulacağız. Ben ailemin baskısı sonucu araştırdım, gerçeği öğrendim ve asla bu yola girmedim. keşke herkes doğrusunu araştırsa ah…

  2. Nihan Kaya okumanızı öneririm. İyi Aile Yoktur, İyi Toplum Yoktur kitaplarını özellikle. İnstagramdan takip etmrk isterseniz @nihanka7

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir