Evden kaçma kararı aldım.

Herkese merhaba. Umarım herkes iyidir. Neyi nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Sadece bu benim hikayem ve çok zorlu bir hikâye olduğuna inanıyorum. Bunu da benim gibi aynı durumu yaşayan kişilere anlatmak istedim. Ben 20 yaşındayım. İlk kapandığım zaman 11 yaşındaydım ve hiçbir şey bilmiyordum. Seçim hakkına sahip değilsin ve dindar bir ailede çocukluğun mutlaka böyle şekillenir. Her zaman bastırılan bir çocuk olursun. 9 yaşında oje sürdüğüm için babamın elime vurduğunu, kızdığını biliyorum ya da erkeklerle oynayamaz ve akşam ezanına kadar dışarıda durabilirdim. 9 yaşında bir çocuk için fazla ağır şeyler. Ben 7. sınıftayken okullara başörtü serbestliği geldi. O kadar çekiniyorum, korkuyorum ki okula kapalı gitmeye… Tabii okula kapalı gitmeye başladım. Bu yüzden ilk zorbalığı öğretmenden gördüm. Arkadaşlarımın kötü bakışları ve bana ‘kezban’ gibi söylemleri, dalgaları ile her şeyden daha da soğumuştum. Öylece devam ettim. Sonrasında büyüdükçe eşarp şekli, modeli, giyinişim falan zamanla değişmeye başladı. İlk zamanlar renkli şeyler giyinirken, ailem söylenmeleri ile bana siyah ferace ve geniş bol giyindirme çabasına girdiler. Sorgulama hakkın yok, seçme hakkın yok. Bir şey diyemezsin. O zamanlar bir şey de hissetmiyordum, hiçbir şeyin farkında değildim. Sadece istemediğimi biliyordum. Kendimi iyi hissetmiyordum ve özgüvenim sıfırdı. Çünkü bu ben değildim. O kıyafetlerin içindeki ben değildim. Ben çok daha farklı biriydim; eğlenceli, neşeli, arkadaş ortamlarını seven… Giyinmeyi, makyaj yapmayı… Kadının doğası bu zaten. Çok düşkündüm gezmeye de okumaya da. Hedefleri olan, çok isteği olan biriydim. Ben farklıydım, her şeyimi söndürdüler. Gücüm olsaydı asla izin vermezdim.

Zaman geçti. 15 yaşında, ailemin yaşam tarzı, dindar oluşları üzerine daha ileri bir örtünme modeline girdim. Daha siyah, daha karanlık… İlk başlarda biraz istek vardı çünkü artık böyleydi. Değişmeyecekti ve ben de çarşafa girdim. 18 yaşına geldiğimde hayatı sorgulamaya ve kendimi aramaya başladığımı fark ettim. Ne istiyorum ben, kimim, neredeyim, nerede olmak istiyorum. Üzerimdekini taşıyamaya artık içimde istek yok. Sadece sorgulama vardı. Bir şekilde geçmişimi sürekli gözümün önünden geçirdim. Gece gündüz düşündüm. Kafamda bir savaş başladı. İki kişi vardı artık içimde. Biri bu hayata alıştırılmış, bastırılmış kız. Diğeriyse özgür olmak isteyen, büyüyen, kendini geliştirmek ve başarılar elde etmek isteyen kız… Zaten hep insanların bana şey söylemleri olurdu: “Baban senin önünü tutmasa sen çok şey yapardın, açık olurdun, dövme yaptırırdın” gibi. Benim aslında farklı biri olduğumu görürlerdi. Kapandığım zaman açılacağımı, babamın baskın olduğunu herkes bilirdi.

19 yaşına geldiğimde artık tamamen karar verdim. Açıldım ama aileme diyemedim. Onlardan gizli açık çıktım. İlk çıktığım gün yüzüme saçlarıma vuran güneş ve rüzgâr tarif edilemez bir duyguydu. Özgürdüm, vardım, hayattaydım. İlk defa hayatta olduğumu, var olduğumu hissettim. Yolda deli gibi koşan, gülen gözleri, içi hayat dolu olan o kız vardı. İnsanlar yargılamıyordu ve yapabileceğim şeylerin sınırı yoktu. Her şeyi yapabilirdim, başarabilirdim. Sonrasında gizli çıkmanın ağırlığı oldu, artık böyle yaşamak istemiyordum. Yalan dolanla hayat gitmiyordu. Daralıyordum, ağlıyordum. Psikolojim iyice bozulmuştu. Hele ki öyle bir yaşama dönünce yalandan kapalı gibi davranmak, öyle olmak beni çok yoruyordu.

1 sene böyle gittikten sonra 20 yaşına girdim. Cesaret edip aileme anlattım. Ailem kabul etmedi tabii ki… Kızdı, istemedi ve birilerinin beni bozduğunu düşündü. ‘El âlem ne der’ algısı tabii ki hemen öne atıldı. Ben ne hissediyorum, ne yaşıyorum; kimsenin umurunda değildi. Oturup konuşunca babam, “Git evlen, kocanın evinde yap! Bizden uzağa git, ölürsen ölünü alırım. Ben asla yanında olmam! O saatten sonra böyle bir kızım olmaz, reddediyorum!” gibi şeyler söyledi. “Dışarıdakiler gibi orospu mu olacaksın?” dediler. Bunca söylemden sonra yaparsam ya eve hapsedileceğim ya öleceğim ya da evlenmek zorunda kalacağım, dedim. Hiç istemediğim şeyler olacaktı. Ben de evden kaçma, gitme kararı aldım. Cesaret edip böyle bir aileye bunları söylediysem ve yıllarca kendimle, insanlarla, savaştıysam her şeyi yapabilirdim. Yaşamak istiyordum, ben olmak istiyordum ve kaçıp gidip kendi hayatımı kurup ayaklarımın üzerinde duracağım. Kararımda hâlâ istekliyim. İnsanlar şunu unutmasın: Kadınlar güçlü ve her şeyi yapabilecek kişilerdir. Bu hayat benim hayatım, benim gençliğim ve sonucuna razıyım. Bunu okuyan tüm güzel ve güçlü kızlara demek istediğim bir şey daha var: Korkmayın! Biz özgür doğduk. Bu hayata kimseyi memnun etmeye gelmedik.

(Görsel: Gertrude Abercrombie)

Comments (2)

  1. Bana ualaşabilirsin. Evden ayrılmayı ben de düşünüyorum. @heidialp123

  2. Merhaba sevgili dertdaş. Seni çok iyi anlıyorum. Çünkü bundan 6 ay önce evden bu gibi sebepler dolayısıyla kaçtım. Lakin geri döndüm. Çok zordu ama özgürdüm. Ancak anneme dayanamayıp döndüm. Lakin içimdeki sesler susmak bilmedi hiç. Özgür olmak nedir ne değildir iyiden iyiye konuşalım seninle. Bana Twitter’dan ulaşabilirsin. Sevgiyle kal
    (@tadimizkacmasnn)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir