Hepinize selam. Hikayelerinizin ortaklarından biri de benim. 23 yaşındayım, kabullenmekte zorlansam da. Kabullenmek istemiyorum çünkü istemediğim biçimde yaşadığım 1 senenin daha geçmiş olduğunu bilmek beni boğuyor.
Muhafazakâr bir aile, sülale, çevrede büyüdüm. Ailemizde bir kızın büyüdüğünün kanıtı olan başörtüsünü de ilk kez bu sebeple liseye geçerken taktım. Kendimi büyük hissetmek için, belki o zaman kuzenlerim beni o kadar küçümsemez diye. Fakat ilk zamanlardan beri istemediğimi fark ediyorum. O zaman kendime itiraf edememiş olsam da sınıf arkadaşlarımın başörtülü olduğumu bilmesini hiç istemezdim çünkü asıl o zaman bana karşı bakışları ̇değişirdi.
2 sene önce annem bana başımı açmak isteyip istemediğimi sordu, bir daha cesaret edip söyleyemem diye istediğimi söyledim. İşte asıl çileli dönemlerim o zaman başladı. Annem tarafından hayatımda duymadığım hakaret ve ithamlara maruz kaldım. “Böyle bir şey yaptığımı nasıl düşünürsün?” diye her soruşumda “Senden her şeyi beklerim” gibi cevaplar almaya başladım. Benimle aylarca konuşmadı, ağladı. Psikolojik şiddetinden her gün nasibimi aldım.
Bunu ailemin onayıyla yapmayı istediğim için hâlâ başımı açamadım. Fakat mümkün olduğunu da pek sanmıyorum. Babamla her konuştuğumuzda biraz daha beklememi, okuyup araştırmamı söylüyor. Yani oyalıyor. Bunu anlamam da 1,5 seneme mâl oldu. Gençliğim geçiyor ve sanırım ben, ailemin oyalaması ile 60 yaşıma kadar bu şekilde yaşayacağım. Bu durum çok zor. Her defasında konuyu onlara açmakta o kadar zorlanıyorum ki… Sırf tadımız kaçmasın diye kendimden ödün vermek canımı yakıyor.
Onlar benimle konuşup beni ikna ettiklerini̇ düşündükten sonra konu onlar için kapanıyor. Fakat benim her günüm hatta her saatim bu düşünceyle dolu. Onların tasarladığı hayatı yaşayan nihayetinde benim. Fakat annem, hayatımın benim olduğunu iddia etmeye bile hakkım olmadığını düşünüyor.
Sanki ailemizin mutluluğu yalnızca benim isteklerim yok sayıldığında mümkünmüş gibi. Mutsuzluğumun nedenini bilmelerine rağmen konunun üstünü her kapatışlarında sanki̇ bu konu hiç var olmamış gibi davranmayı başarabiliyorlar. Nasıl yapıyorlar, hiç bilemiyorum. Belki de bunları yaşamak zorunda olan onlar olmadığı içindir. Fakat bu defa konuşacağım; izin almayacağım ama haber vereceğim. Bana şans dileyin.
(Görsel: Felice Casorati)