Karşımda saatlerce ağlıyordu ve beni bir şekilde ikna ediyordu.

Merhaba. Nereden başlasam, bilemiyorum. Buraya yazacağımı hiç düşünmezdim, hep gelen mesajları okurdum. Ama artık sona yaklaşıyormuş gibi hissettiğim için yazmak istedim.

8. sınıfa başlarken okulun ilk günü ailemin söylemesiyle kapanmam gerekiyordu. Hazır hissetmediğimi, o an bunu yapmak istemediğimi defalarca söyledim ama yine de anlamadılar. Babam beni okuldan almakla tehdit etti. Annem, “Senden istediğimiz ne sanki, niye bu kadar ağlıyorsun?” dedi. Yine de kabul etmemiştim. O gün beni okula göndermediler, dışarı gezmeye götürdüler. “Bir dene başörtüyü” dediler, “Tamam” dedim. O gün dışarı çıktığımda gerçekten çok kötü hissediyordum. Bunu ablama söyledim, “Dışarıdayken kapanmak istemiyorum” dedim fakat ablamın verdiği cevap şuydu: “Saçmalama, sen dışarı böyle çıktın, artık kapalısın.”

İlk yıllar asla kendime yediremedim. Saçlarımı görmemek için aynaya bakmıyordum. Kim sorsa kendim kapandığımı söylüyordum çünkü ailemin bunu bana zorla yaptırması gururumu çok acıtıyordu. 2. yılımda yani 9. sınıftayken artık bir karar alıp annemle konuşmuştum. Çok kızmıştı; “Aklından geçenleri biliyorum” dedi, “Sen nasıl böyle bir şey isteyebilirsin?” deyip bir sürü ayet, hadis ne varsa söyledi. Oysa bunlar zaten bildiğim, küçüklüğümden beri duyduğum şeylerdi. O gün büyük bir kavga ettik, en sonunda “Asla öyle bir şey olamaz” deyip odadan çıkmıştı. O an ilk defa gerçekten yaşamak istemedim. Ne yapacağımı bilemiyordum. Lavaboya gittim, kapıyı kilitledim, o kadar sinirliydim ki her yeri yumrukluyordum. Herkes kapıyı açmam için bağırıyordu ama benim tek yaptığım ağlamak ve sinirimi kendimden çıkarmaktı. Şans eseri tam o sıralarda evde ders alıyordum, hocam gelmişti, onun için kapıyı açtım. Hocamla 2 saat konuştuk, ilk defa biri bana hak vermişti, “Senin için annenle konuşurum, belki fikri değişir” dedi. Değişmedi tabii ki… 1 gün sonra annem yanıma geldi; benimle gerçekten çok güzel konuştu, başımı öptü, sarıldı, “Sen benim her şeyimsin, sana kıyamadığımız için izin vermiyoruz” gibi şeyler söyledi. Yaklaşık 3 saat konuştuk. Yerleri yumrukladığım için bileklerim şişip morarmış ve kan toplamıştı, bileklerime şefkatle krem sürdü. Sonuç olarak, anneme sarılıp onun için kabullendim, “Tamam” dedim.

Birkaç ay önce tekrar ruhsuzlaşmaya başlamıştım. Okulum, ailem; herkes bunu fark etmişti. Bir gün okulda dayanamayıp çok ağlamıştım, rehberlik hocamla saatlerce konuşmuştuk. Hocam annemi okula çağırıp psikolog desteği almam gerektiğini söyledi. Annem psikolog isteğini görmezden geldi, yine geldi ve benimle konuştu. Tekrar kabul ettim, “Tamam” dedim. Belki çabuk kabullenip boyun eğiyormuşum gibi gelebilir fakat onların üzülmesine dayanamıyordum. Karşımda saatlerce ağlıyordu ve beni bir şekilde ikna ediyordu. Bunu iyiliğim için yaptığına eminim çünkü hiçbir şeyimi eksik etmezler, hataları da olsa her zaman yanımdalardır. Annem, “Bunu beraber aşacağız kızım, yapabilirsin” diyordu, benim için elinden geleni yapıyordu, beni hayata bağlamaya çalışıyordu. Ben de çok çabalıyordum; saçımı aşırı kısa kesiyordum, sırf açılmak istersem engel olur diye. Biraz uzuyordu, tekrar aşırı kısa kestiriyordum. Tesettürü sevmememin benim suçum olduğunu düşünüyordum; kendimi cezalandırıyordum, neden sevmiyorum diye. Bir bez parçasının bu kadar şeye neden olması çok üzücü, başta tesettürü severken aile baskısı yüzünden tesettürden soğumam çok üzücü. Bunu teyzem de anlamıştı, annem söylemiş, teyzem de benimle konuştu fakat hiçbir şey değişmedi.

Annem de artık fikrimin netliğini anladı. Birkaç gündür yüzüme pek bakmıyorlar. Benim biricik babam, bana asla kıyamayan, her zaman yanımda olan, öpen babamla aramız çok soğuk. Yemek yerken yüzüme bile bakmıyor. Bunu bana inat yaptığını düşünmüyorum, benim için üzülüyor. Birkaç gün önce psikoloğa gitmeye başladım. Belki içimdeki savaşı psikoloğun yardımıyla biraz olsun dindiririm. 7 Nisan benim doğum günüm ve yeni yaşıma kendimi özgür hissederek girmek istiyorum… Yaklaşık 1 ay var, daha fazla uzatmak istemiyorum ve doğum günümde net bir şekilde tüm ailemle konuşacağım. Doğum günümde konuşmam ne kadar doğru bilmiyorum fakat içime öyle doğdu. Bazen sırf annemin ve babamın mutluluğu için kabullenmek istiyorum ama ruhumda bir şeyler değişmedikten sonra bunun bir anlamı yok. Sanırım artık kendimi düşünmem gereken bir durumdayım. Kabullenmeleri gerek; herkesin kusursuz olamayacağını, artık bir birey olduğumuzu anlamaları gerek. Umarım bir sonraki mektubumda sizlere umut aşılamaya gelebilirim. Sevgiyle kalın. Hepimiz çok güçlüyüz…

(Görsel: Friedrich Ahlers-Hestermann)

Comments (2)

  1. züleyha

    seni o kadar çok anlıyorum tek farkımız ben kapanmayı da kendim istemiştim. İnstagramdan yazmak istersenkonuşabiliriz. Benimde konuşmaya ihtiyacım var. hesabım: @aolartk

  2. Seni çok iyi anlıyorum yaşadıklarının meredeyse aynısını yaşadım ve hala bu sürecin içimdeyim eğer konuşmak, dertleşmek istersen bana @mari.soul_art instagram hesabından ulaşabilirsin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir