Ben ilahiyat mezunuyum. Fikirlerim zamanla değişti. Bu değişim, uzun süren dini araştırmalarım sonucunda gerçekleşti ve farkındalık cehennemim de başlamış oldu. Ailem ve çevresi koyu dindar. Annem, dine hastalık derecesinde bağlı biri. İbadetlerimizi aksattığımızda bile ağlama krizlerine girip ciddi anlamda kendini paralıyordu. Sabah namazında bizi kapıları yumruklayarak uyandırıyordu. Çok mücadele etti ama karışmaması gerektiğini güzelce (gerektiğinde sertçe) söyleye söyleye onu bu duruma alıştırdım. Ama başörtüsü öyle değil abi… Yemin ederim, devlet meselesi gibi bir şey. Yobaz ailede olanlar anlayabilir ancak. Yani bu yobaz kesimde ‘kadın için’ imandan sonra başörtüsü geliyor. Bunun mücadelesi de hiç kolay değil. Bunun fragmanını kardeşim açılacağını söylediğinde yaşadık. Evin huzuru tamamen gitti. Sanırsınız, kız pavyona düştü. Gerçi onlar için ikisi farksız, neyse. Annemin duygusal şantajları her gün her saat sürüyordu. İmalı bakışlardan incitici laflara, kavgadan sonra ağlamalı bayılmalı nöbetlere… Yani sayamayacağım bir sürü şey. Bu süreç uzun sürdü ama sabrettik. Önce bandana taktı, sonra yavaşça tamamen saçını açıp o şekilde çıkabildi. Kardeşim taviz vermedi.
Ben daha duygusalım, sanırım annem yaşlı olduğundan ona acıyorum ve nöbet geçirmesinden çok korkuyorum çünkü dertten bir hastalığa yakalanırsa (açılsam da) vicdan azabından hiçbir şekilde mutlu olamayacağımı biliyorum. Kardeşimin yaşı benden çok küçük olduğundan böyle başarılı şekilde atlattığımızı düşünüyorum. Ama ben öyle değilim. Annemin gözünde din geçmişi olan ve bu konuda çok umut bağladığı kızıyım. Benim de açılmam onun için büyük bir darbe olur. Gizli şekilde kendimi tatmin ediyorum. 6-7 senedir büyük bir iç savaşın ortasındayım. Metro tuvaletlerinde bukalemun gibi değişiyorum. Bazen metro asansöründe değişiyorum, umarım birileri izlemiyordur, gerçi artık umurumda olmayacak raddeye geldim. Öyle yorucu bir durum ki ruhsal olarak tamamen tükendim. İntihar etmeye bile isteğim kalmadı, zaten çoktan ölmüşüm de hissiz şekilde yaşıyorum. Özgürlüğümü anneme tercih ettim de diyebiliriz. Bu gidişle ben hasta olacağım. Uzaklara gitsem de çözümü yok çünkü aileyle bağı kesmedikçe nasıl olabilir ki… Böyle bir çıkmazdayım işte kardeşlerim…
(Görsel: Jadwiga Umińska)
“Özgürlüğümü anneme tercih ettim.” için 3 yanıt
Seni çok iyi anlıyorum aynı durumdayım. Şapka kapşun yaptıgım halde annemin tansiyonu çıkıyor. Açılma fikrimden haberi yok olsa ne yapar bilmiyorum. Ama çok sıkıldım bu ikilemden. Bazen diyorum sevgili yapsam, o beni bu şekilde istiyor diye pası ona mı atsam. Diğer yandan benliğim buna karşı çıkıyor bu kadar acizmisin diye. Araftayım, keske bu kadar zor olmasa.
merhaba, ben de hem dindar hem din görevlisi -tamamı ilahiyatçı/imamhatipli- bir aileden gelip açıldım ve benim de ilahiyat serüvenim var. dindar annenin ne demek olduğunu da çok iyi bilirim. belki bunalıp konuşmak isterseniz bana yazabilirsiniz. sizi çok iyi anlıyorum
duygusal olarak bağlı olmak çok zor. ben de aynı senin gibi ikili bi hayat yaşıyorum ama bi zaman sonra bunu ailene açıklamalısın bence. benim annem de psikolojik sorunlar yaşamaya başladı şimdiden ama bana kalırsa onlar bizi biz olduğumuz için seviyor olsaydı bu konuda bu kadar baskıcı olmazlardı. bence istediğini yapmalısın. eğer annen seni o kadar seviyorsa zaten zamanla alışır ve destekler. yani bence her anne bir zaman sonra kızına böyle alışır. alışamıyorsa da senin bu durumu alttan almana gerek yok. bana göre sevgi saygı anlayış her şey karşılıklı olmalı. hele söz konusu senin hayatın ve hayallerinken bir anne mutlaka anlayışlı olmalı